Kontrol Altına Alınca Harekatımız Sona Erer

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 'Barış Pınarı Harekâtıyla veya harekât alanındaki herhangi bir yerle ilgili kimseye bir söz vermedik. Soranlara sadece terör örgütünün sınırlarımızın 30 kilometre uzağına çekilmesiyle ilgili sayısız defa tekrarladığımız duruşumuzu ifade ettik. Ne zamanki Münbiç'ten Irak sınırına kadar olan hat boyunca, istisnasız bir şekilde 30-35 kilometrelik bir derinliği kontrol altına aldık, işte o zaman harekâtımız sona erer' dedi.

Kontrol Altına Alınca Harekatımız Sona Erer

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.
 
Meclis’in yeni yasama yılının ilk grup toplantısının hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son haftalarda gerçekleştirdiği Sırbistan ve Azerbaycan ziyaretleri hakkında bilgi verdi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis gündemine dair çok önemli hazırlıklar ve kanun tasarıları bulunduğunu belirterek Yargı Reformu’nun birinci paketi başta olmak üzere tüm bu çalışmaların titizlikle takip edileceğine inandığını söyledi.
 
AK Parti milletvekillerini, Meclis çalışmalarına katılmaları konusunda uyaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu dönemde de Cumhur İttifakı olarak Meclis’i etkin şekilde çalıştırmakta kararlıyız. Ülkemizin ve milletimizin hayrına olduğuna inandığımız her konuda, Meclis’te temsil edilen diğer siyasi parti grupları ve milletvekilleri ile uzlaşma yollarını aramayı sürdüreceğiz. Bununla birlikte, Meclis’in gereksiz yere oyalanmasına, kilitlenmesine, işlevsiz hâle getirilmesine yönelik hiçbir girişime de eyvallah etmeyeceğiz” dedi.
 
“TÜRKİYE’NİN TAVRI, HER ŞEYE RAĞMEN, BARIŞTAN, HUZURDAN, ESENLİKTEN YANA OLMUŞTUR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nın 9 Ekim saat 16.00’da başlatıldığını hatırlatarak Türkiye’nin harekâtı başlatma noktasına bir anda gelmediğini, Türkiye’nin bölücü terör örgütüyle yaklaşık 40 yıldır mücadele ettiğini kaydetti.
 
Türkiye’nin her hâl ve şart altında müttefiklik hukukunun gereklerini yerine getirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buna karşılık, müttefiklerimizin yüzümüze başka konuştuğu, arkamızdan ise başka işler çevirdiği, inkârı mümkün olmayan bir şekilde açığa çıkmıştır. Her şeye rağmen Türkiye’nin tavrı barıştan, huzurdan, esenlikten yana olmuştur, böyle de olacaktır. Suriye meselesi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu coğrafyasını yeniden dizayn edilmesini amaçlayan bir projenin ürünüdür. Gerçi, biz Suriye yönetimine, daha ortada hiçbir çatışma yokken, demokrasiden, hukuktan, haktan, adaletten yana tavır takınması için çok tavsiyede bulunduk, çok çabaladık. Özellikle, vatandaş dahi sayılmadıkları için ezilen, horlanan, dışlanan Kürt kardeşlerimize, yine ülkemizle irtibatları sebebiyle baskı altında tutulan Türkmen kardeşlerimize hakkaniyetle davranılması için ısrarcı olduk. Bunu bizzat Esed’in kendisine defaatle söylemiş bir liderim.  Maalesef bizim hüsnü niyetle yaptığımız tekliflerimiz değerlendirmeye alınmadı, hatta tam tersine baskı, şiddet ve zulüm yolu seçildi.”
 
“TÜRKİYE, MÜLTECİLER İÇİN BUGÜNE KADAR 40 MİLYAR DOLAR HARCAMA YAPTI”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle 4 milyon Suriyelinin Türkiye’ye geldiğini belirterek, “Tamamına yakını Arap olan bu mülteciler, maalesef ifadeyi kullanmakta bile edep ettiğim Arap Ligi’ne hiç yakışmıyor. Ey Arap Ligi acaba siz ne kadar Suriyeliyi kabul ettiniz? Siz, Suriye’yi Arap Ligi’nden çıkardınız. Şimdi de Türkiye’ye hakaret etmek için Suriye’yi almak gibi bir projeyi hayata sokmaya çalışıyorsunuz. Yaşanan kaos ortamını fırsat bilen kimi güçler, DEAŞ adı altında bir cinayet makinesi icat etmiş ve iplerini sürekli ellerinde tutarak ortaya salmıştır” ifadelerini kullandı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arap Ligi’nin mültecilerle ilgili bir kuruş destek vermediğini, 6 milyar Avro sözü veren Avrupa Birliği’nin de sadece 3 milyar Avro’yu uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla Kızılay ve AFAD’a gönderdiğini yineleyerek Türkiye’nin ise mülteciler için bugüne kadar 40 milyar Dolar harcama yaptığını vurguladı.
 
“TÜRKİYE, EL BAB’DA 3 BİN DEAŞ’LIYI ETKİSİZ HÂLE GETİRDİ”
 
Terör örgütü DEAŞ’ın faaliyet gösterdiği, katliamlar yaptığı, müdahalelere sebebiyet verdiği bölgelerin tamamının coğrafyamızın kadim halklarının yaşadığı yerler olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ’ın İslam ve Müslümanların en büyük düşmanı ve yüz karası olduğunun altını çizdi.
 
Bugün dahi hâlâ, bölgede Müslümanlar lehine atılabilecek her adımın önüne, DEAŞ faktörünün bir engel olarak çıkartılmaya devam ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üstelik DEAŞ’ı proje olarak geliştiren, maddi olarak destekleyen, fiilen yönlendiren ülkeler, bugün karşımıza güya en büyük DEAŞ düşmanı görüntüsüyle çıkıyor. Hâlbuki biz bu konuda kimin ne rolü oynadığını gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ’ın bölgede çöküşünü başlatanın, El Bab’da 3 bin DEAŞ’lıyı etkisiz hâle getirenin Türkiye olduğuna dikkati çekerek, “Başta FETÖ’cüler olmak üzere güya biz DEAŞ’a karşı müşfikmişiz. Tıpkı bir balon gibi sürekli şişirilen, gücü sadece masumlara yeten bu örgütün foyasını, Fırat Kalkanı Harekâtıyla biz ortaya çıkardık. Bu harekâtta yaklaşık 3 bin teröristi etkisiz hâle getirerek, DEAŞ balonunu söndürdük. Esasen, Fırat Kalkanı’nın ardından müttefiklere, Rakka ve Deyrizor tarafı başta olmak üzere, Suriye’de DEAŞ’ın elindeki diğer yerleri de özgürleştirmeyi teklif ettik. Hatta harekât planlarımız dahi hazırdı” sözlerine yer verdi.
 
“TÜRKİYE’NİN VE TÜRK MİLLETİNİN MAZİSİNDE TESLİM OLMA SEÇENEĞİ ASLA OLMAMIŞTIR”
 
Müttefiklerin Türkiye gibi meşru bir güç yerine, PKK-YPG gibi bir terör örgütüyle hareket etmeyi tercih ettiklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teröristler, Fransa’da bir eylem yaptığında, Fransız halkının acısını paylaşmak üzere tüm dünya ile birlikte biz de oradaydık. Buna karşılık DEAŞ ülkemizde 50 kişinin, 100 kişinin öldüğü pek çok canlı bomba saldırısı gerçekleştirdiğinde, yanımızda hiç kimseyi bulamadık. Meselenin DEAŞ değil, hele PKK hiç değil, sadece ve sadece bölgemize yönelik bir projenin hayata geçirilmesi olduğu gerçeği, attığımız her adımda bir kez daha karşımıza çıktı” değerlendirmesini yaptı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önlerinde iki yol bulunduğuna işaret ederek, “Ya Avrupa’da ve Amerika’da yazılan bu senaryoda bize biçilen role teslim olacak, yanı başımıza gelenlere ve geleceklere rıza gösterecek, kasap bıçağına boynumuzu uzatacaktık ya da mücadele edecektik. Türkiye’nin ve Türk milletinin mazisinde teslim olma seçeneği asla olmamıştır. Biz de yapmamız gerekeni yaptık, milletimizle birlikte mücadele bayrağını yükselttik. ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyerek devletini kurmuş bir millete başka türlüsü zaten yakışmazdı” diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin DEAŞ tehdidi ortadan kaldırmasının ardından garip bir manzarayla karşılaştıklarını, bir tarafta rejimin yüzbinlerce insanı katlederek, milyonlarca insanı yerinden ederek ilerlediğini, diğer tarafta ise PKK-YPG, Amerika’nın ve Avrupa’nın sınırsız desteğiyle, bir milyon Arap’ı, Kürt’ü, Türkmen’i, Süryani’yi ve her kesimden insanı yerinden ederek Türkiye sınırında bir terör koridoru oluşturduğunu anlattı.
 
“15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİNDE DE TÜRKİYE BİRKAÇ SINIRLI DOSTU DIŞINDA YALNIZ BIRAKILDI”
 
Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekâtı sırasında destek yerine sürekli eleştiriye maruz kaldığını, bugün de Barış Pınarı Harekâtı’nda aleni bir dirençle, hatta saldırıyla karşı karşıya kaldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Bugünlerde hemen her gün, hatta kimi günler birkaç tane batılı lider, Barış Pınarı Harekâtını durdurmamız için bizi arıyor. Bu harekâtı durdurmuyorum. Ama bugüne kadar bizi, teröristler tarafından ülkemize atılan 900’e yakın havan ve roketler için üzüntülerini bildirmek üzere kimse aramadı. Bizi, bu saldırılarda hayatını kaybeden 20 vatandaşımız için başsağlığı, yaralanan 170 vatandaşımız için geçmiş olsun dileklerini iletmek üzere de kimse aramadı. Bunları iyi tanıyın, bunlara hiç güvenmeyin, zira bunlara hiç güvenilmez. Hatta terör örgütünü korumak için bizi arayanlar, şöyle bir yarım ağızla dahi olsun, bu konuda tek kelime etmediler. Bunların derdi Türk ordusu bu kadar süratle mesafe alacağını beklemiyordu, ummuyordu, baktılar ki hesap tersine döndü bunun üzerine şimdi aramaya başladılar. Sadece terör örgütü temsilcilerinin yönlendirmesiyle bizi itham etmeye, teröristlerden beslenen medyanın malzemeleriyle bizi eleştirmeye kalktılar. Tabii hepsine de gereken cevabı verdik, veriyoruz.”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminde de Türkiye’nin birkaç sınırlı dostu dışında yalnız bırakıldığını hatırlatarak, “Bize bugüne kadar ‘terörle mücadelenizde size nasıl yardımcı olabiliriz’ diye gelen neredeyse hiç olmadı. Sadece ve sadece teröristlerin iddialarını, taleplerini, çıkarlarını korumak için karşımıza çıktılar” dedi.
 
“TERÖRİSTLER CANINIZI YAKMAYA BAŞLADIĞINDA YİNE BU ASİL MİLLET YANINIZDA OLACAKTIR”
 
Batı’lı ülkelere, Arap Birliği’ne ve azıcık da olsa ahlak ve vicdan sahibi tüm ülkelere seslendiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu devran elbet dönecek. Asla böyle bir duruma düşmenizi istemeyiz. Ama şunu bilin ki yarın öbür gün siz de bizimle benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalacaksınız. İşte o zaman birileri de sizin karşınıza, terörle mücadelenize destek için değil de teröristlere kol kanat germek için çıkacak. Emin olun, o zaman bizi çok iyi anlayacaksınız, ama iş işten geçmiş olacak.  Teröristler kapınıza dayandığında… Sınırlarınızdan içeri düşen bombalarla vatandaşlarınız ölür ve yaralanırken… Şehirleriniz canlı bomba saldırılarıyla, terörist eylemleriyle sarsılırken… Terör örgütü mensupları, müttefik dediğiniz ülkelerde ellerini kollarını sallayarak dolaşır, en üst düzeyde ağırlanırken… Evet, işte bunlar olurken, bakalım teröristleri destekleyenlere siz ne diyeceksiniz, nasıl davranacaksınız? Unutmayın, bu dünya etme bulma dünyasıdır.”
 
Türkiye’nin, binlerce yıllık güçlü devlet geleneği, kadim medeniyet mirası, milletinin sarsılmaz birliği beraberliği sayesinde bu mücadelesinden de başarıyla çıkacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bakalım, o kara gün geldiğinde siz ne yapacaksınız? Kendinizi güvende sandığınız sırça köşkünüz paramparça olup üzerinize çökmeye başladığında, vatandaşlarınız yakanıza yapıştığında, bakalım teröristlere bugünkü gibi sahip çıkmayı sürdürebilecek misiniz? Biz bugüne kadar nerede bir masum kanı akmışsa, nerede bir mazlumun ahı göğe yükselmişse, nerede bir garip çaresizce etrafına bakınmışsa, tüm kalbimizle ve imkânlarımızla hep orada olmaya çalıştık. İnşallah bundan sonra da aynısını yapacağız. Teröristler canınızı yakmaya başladığında da yine bu asil millet yanınızda olacaktır. Onun için diyorum ki, gelin bu mücadelede Türkiye’nin karşısında değil yanında yer alın, en azından karışmayın” dedi.
 
“TÜRKİYE TARİHİNİN HİÇBİR DÖNEMİNDE SİVİL KATLİAMI YAPMADI”
 
NATO üyesi ülkelere de seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ya bu PKK-YPG ne zaman NATO’nun üyesi oldu da benim haberim olmadı, bu nasıl iştir? NATO üyesi ülkeler YPG’nin, PYD’nin yanında yer alıyor ve onlara her türlü desteği veriyor, silahsa silah, mühimmatsa mühimmat, başta Amerika, 30 bin tır Irak üzerinden bunlara silah, mühimmat, araç gereç desteği verildi. Öbür tarafta Avrupa Almanya’sıyla, Fransa’sıyla her türlü desteği veriyor. İşte şu anda tüneller var, 90 kilometreyi aşkın tünel; nerede? Suriye’de. Peki, bunun çimentosu nereden geliyor? Lafarge. Lafarge nerede? Hemen orada, bu bir Fransız firması. Neyle izah edeceksiniz, kimi aldatacaksınız? Bunların durumu devekuşu gibi, saklayamıyorlar, her şey meydanda, ama bunların da hesabını verecekler” diye ekledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye aleyhinde yürütülen kampanyanın en önemli malzemelerinden birinin “sivil katliam” iftirası olduğuna dikkati çekerek, Türkiye’nin tarihinin hiçbir döneminde sivil katliamı yapmadığını vurguladı.
 
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesinde Ruanda’da, Cezayir’de yüzbinlerce insanı katledenin Fransa olduğunu söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sen bana nasıl bunları söylersin dedim, aynaya bak aynaya dedim. Bunlar için Afrika’nın kitabını şöyle bir açtığımız zaman, Afrika’nın kitaplarında neler var neler var. Yani bunların hepsi maalesef bu tür kara kaplı, evet, defter ve kitaplarla bunların mazisi dolu” dedi.
 
“TÜRKİYE’Yİ SİVİLLERİ KATLETMEKLE SUÇLAYANLARIN YÜREĞİ TAŞLAŞMIŞ, VİCDANI KARARMIŞ DEMEKTİR”
 
Türkiye’yi sivil katliamıyla itham edenlerin ve sivil katliamı görmek isteyenlerin Türkiye’nin ayak basmadığı bölgelere bakması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sivil katliamı görmek istiyorsanız, aynanın karşısına geçin ve tarih boyunca ellerinize bulaşmış olan masum kanlarına bakın. Türkiye bu konuda asla itham edilebilecek bir ülke değildir. Türkiye’yi sivilleri katletmekle suçlayanların gözü kör, kulağı sağır, dili çatal, yüreği taşlaşmış, vicdanı kararmış demektir” vurgusunu yaptı.
 
Barış Pınarı Harekâtı’nda teröristler sırf sivil kayıp oluşsun diye Türk askerine evlerden, parklardan, kiliselerden, camilerden, okullardan, hastanelerden saldırdığını, kiliseden keskin nişancıların ateş açtığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ibadethanelere ateş açılmadığını, teröristlerin buralardan ayrıldıktan sonra imha edildiğini kaydetti.
 
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TARİHİNDE BİR DEVLET OLARAK BİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE AYNI MASAYA OTURMAK YOKTUR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı’nda şu ana kadar adım adım ilerlenerek bin 220 kilometrekare alanının temizlendiğini açıkladı ve Türkiye’nin sadece teröristleri hedef aldığını söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye halkına karşı değil, Suriye halkıyla birlikte zalimlere karşı mücadele ediyoruz. Siz ne derseniz deyin, biz teröriste terörist demeye ve öyle muamelede bulunmaya devam edeceğiz. Sırf ülkemize zarar vermek için teröristleri makamlarında ağırlayanlar bunun utancını ömür boyu taşıyacaklardır, bunları da yüzlerine söylüyorum. Bak şunu da söyleyeyim: Bu teröristlerle bize arabuluculuk yapmaya çalışan bazı liderler var. Dedim siz uluslararası savaş hukukunda veya siyaset biliminde ne zamandan beri devletlerin terör örgütleriyle masaya oturduğunu duydunuz? Bu o tür devletler varsa bile Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde bir devlet olarak bir terör örgütüyle aynı masaya oturmak yoktur ve bundan sonra da bizden böyle bir şeyi beklemeyin. Bunun için de arabulucu filan aramıyoruz ha, buna da ihtiyacımız yok” şeklinde konuştu.
 
Türkiye’nin operasyon bölgesinde kalacak DEAŞ’lıların sorumluluğunu üstlenmeye hazır olduğunu, Türkiye’yi hedef alacak DEAŞ’lıları da bir şekilde tepeleyeceklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kontrol altına aldığımız yerlerde PKK-YPG’lilerle birlikte DEAŞ’lıları da etkisiz hâle getirmeyi de sürdüreceğiz” dedi.
 
“TÜRKİYE TERÖRİSTLERLE PAZARLIK YAPILMAYACAĞINI BİLECEK KADAR TECRÜBE SAHİBİ BİR ÜLKEDİR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygılı olduklarını vurgulayarak Suriye’de tüm kesimleri temsil eden meşru bir hükûmet kurulduğunda, güvenliğini sağladıkları yerlerin sevk ve iradesini Suriyelilere bırakacaklarını kaydetti.
 
“Barış Pınarı Harekâtı Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan hattın tamamında daha önceden ilan ettiğimiz 30-35 kilometrelik derinliğe ulaşana kadar sürecektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda hiçbir istisna, tereddüt ve açık kapı bulunmadığını sözlerine ekledi.
 
Güvenli hâle getirilen yerlere 1 milyon ile 2 milyon arası Suriyeli’nin geri dönüşü için çalışmalara hemen başlamak istediklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  uluslararası toplumdan ellerindeki imkânları, projeleri destek için sunmalarını rica etti.
 
Türkiye’nin teröristlerle pazarlık yapılmayacağını, yapılsa da anlamı ve neticesi olmayacağını bilecek kadar tecrübe ve dirayet sahibi bir ülke olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllardır teröristlerle kucak kucağa yaşayanlar onlarla istedikleri pazarlığı yapabilirler, ama biz bu yola asla tevessül etmeyiz. Bu vesileyle bizi arayıp teröristler adına taleplerde bulunanlara şunları söylemek istiyorum: Madem terör örgütüyle bu kadar içli dışlısınız, madem terör örgütünü bu kadar seviyorsunuz ve kolluyorsunuz, madem masumların akan kanının değil de, teröristlerin ezilen başlarının derdindesiniz, madem teröristlerin gönlünü etmek uğruna Türkiye’nin müttefikliğini hiçe saymayı göze alıyorsunuz öyleyse size bir teklifimiz var, bizim terörist bile olsa kimseyi taammüden öldürmek gibi bir niyetimiz zaten olamaz, çünkü biz sizler gibi değiliz” değerlendirmesinde bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Barış Pınarı Harekâtıyla veya harekât alanındaki herhangi bir yerle ilgili kimseye bir söz vermedik. Soranlara sadece terör örgütünün sınırlarımızın 30 kilometre uzağına çekilmesiyle ilgili sayısız defa tekrarladığımız duruşumuzu ifade ettik. Ne zamanki Münbiç’ten Irak sınırına kadar olan hat boyunca, istisnasız bir şekilde 30-35 kilometrelik bir derinliği kontrol altına aldık, işte o zaman harekâtımız sona erer” uyarısında bulundu.
 
“BİZ, KÖKÜ BİNLERCE YIL ÖTESİNE UZANAN SAPASAĞLAM BİR MİLLETİZ”
 
Suriye’deki gelişmeler sebebiyle Türkiye’yi ekonomik yaptırımla tehdit edenlere de seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Azdan az gider, çoktan çok gider. Yahu biz Çanakkale’de bir tas çorbayı paylaşan milletin torunlarıyız, onunla Çanakkale Destanı’nı yazanların torunlarıyız. Bizde açtığınız her yaranın çok daha büyüğü sizin ekonominizde açılır. Bizim kesilen sakalımız bir süre sonra çok daha gür şekilde yerine gelir, ama sizin kayıplarınızın telafisi o kadar kolay olmaz” diye konuştu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konusunu görüşmek üzere Türkiye’ye gelecek veya arayacak herkesin Türkiye’nin yaklaşımını bilerek hazırlık yapması gerektiğini belirterek, “Aksi takdirde beyhude yere zaman ve enerji harcamış olur. Düşünün, bize ülkelerine girme yasağı koyanlar, onlar da iyi düşünmeleri lazım. Bu ne demektir? Türkiye gibi bir devlete siz ülkenize girme yasağı koyacaksınız. Bize düşen nedir? Hayırlı olsun. Gelmezsek ne olur, batar mıyız, biter miyiz, öyle bir şey mi var? Çok mu meraklıyız? Ve düşünün, yani şahsıma, aileme, bakan arkadaşlarıma, üç-dört tane bakan arkadaşıma vize yasağı koyuldu. Bu siyasetten zerre kadar nasibini almış olan insanlara yakışır mı? Bir ülkeye, bir devlete bu yakışır mı? Siyaset duygusallık sanatı değildir. Siyaset, birinci derecede insan yönetme. İki, ülke yönetme sanatıdır” ifadelerini kullandı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanılan sürecin sadece Suriyelileri ilgilendirmediğini, asıl hedefin Türkiye ve Türk milletinin bekası olduğunu vurgulayarak, “Kökü sağlam olan ağacı unutmayın rüzgâr deviremez. Hamdolsun biz kökü binlerce yıl ötesine uzanan sapasağlam bir milletiz. Gerekirse yedi düveli karşımıza almak pahasına bu ümmetin ve bu milletin onurunu, izzetini, haysiyetini yere düşürmedik, düşürmeyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
 
Dede Korkut’un “Yer ve gök, yerdekiler ve göktekiler ve Yüce Allah şahit olsun ki; sen er oldukça, yiğit oldukça, adam oldukça ve senden olanlar, senin yanındakiler böyle oldukça Türk milletinin sırtı yere gelmez” sözünü okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Evet, biz dik durursak, sağlam durursak, bir ve beraber olursak Allah’ın izniyle kimse bizim sırtımızı yere getiremez” dedi.
 
“KENDİMİZ İÇİN NE İSTİYORSAK KARDEŞLERİMİZ, DOSTLARIMIZ, TÜM İNSANLIK İÇİN DE ONU İSTİYORUZ”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Pınarı Harekâtı bölgesinde ve diğer yerlerde kahramanca mücadele eden güvenlik güçlerine başarılar dileyerek, “Çeşitli spor müsabakalarında şampiyon olan ve başarıdan başarıya koşan sporcularımızın Mehmetçiklerimize verdikleri selamların kendilerine başarıyla dönmesini Allah’tan niyaz ediyorum” duasında bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin bu önemli davasında siyasi ve fikri ayrılık gözetmeksizin ülkesinin yanında yer alan herkesi yürekten selamlıyorum. Bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içip, havasını soluyup sonra da bulduğu her fırsatta gavurun kılıcını çalanları da milletimizin engin irfanına, takdirine havale ediyorum. Günün kavga etme değil birlik olma, tek yumruk, tek bilek, tek yürek olma günü olduğunu bildiğimiz için bu konuları tartışmayı ileri bırakıyoruz. Bizim niyetimiz de, çabamız da, hedefimiz de ülkemizin, milletimizin, evlatlarımızın daha güvenli, daha huzurlu, daha müreffeh bir geleceğe sahip olmasıdır.  Bildiğiniz gibi Savunma Bakanımı siyasi partilerin liderlerine gönderdik ve gerek Ana Muhalefet, gerek İyi Parti, gerekse Milliyetçi Hareket Partisi liderlerini ziyaret ettiler, kendilerini bilgilendirdiler, görüştüler ve süreci de bu şekilde sıcak tutarak yürütüyoruz. Bugün de Dışişleri Bakanımız Parlamentoda yine bir geniş bilgilendirme konuşması ayrıca yapacaklar. İş bu kadar böyle adeta nakış işler gibi hassasiyetle yürüyor. Kendimiz için ne istiyorsak kardeşlerimiz, dostlarımız, tüm insanlık için de onu istiyoruz.”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. Rusya ziyaretinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu an itibarıyla Rusya seyahatimizle ilgili herhangi bir olumsuz durum yok. Büyük ihtimalle gerçekleşecek" ifadesini kullandı.
 
“ABD KONGRESİ’NDEKİ TARTIŞMALAR BÜYÜK BİR SAYGISIZLIKTIR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika seyahatinizi merak ediyoruz. 13 Kasım'da yapılması planlanıyordu. Son yaşananlardan sonra bir değişiklik var mı?" sorusuna cevaben şunları söyledi: "Amerika seyahati, buraya gelecek olan heyetlerle yapılan görüşmelerden sonra değerlendirilecek olan bir durum. Çünkü Kongre’deki bu yapılan tartışmalar, müzakereler, konuşmalar; şahsım, ailem, bakan arkadaşımla ilgili olan bütün bu değerlendirmeler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı çok büyük bir saygısızlıktır, haddini bilmemektir. Dolayısıyla böyle bir durum karşısında tabii ki bunun değerlendirilmesinden daha doğru bir şey olamaz. Değerlendirip ondan sonra kararımızı veririz."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den gelen heyetle bir görüşmesinin olup olmayacağı sorusuna, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dışındakilerle görüşmesinin söz konusu olmadığı cevabını verdi.
 
UEFA'nın, A Millî Takım'da forma giyen futbolcuların 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Arnavutluk ve Fransa ile oynadıkları maçlarda olası siyasi provokasyon içeren davranışlar sergilediği iddiasıyla Türkiye Futbol Federasyonu’na disiplin soruşturması başlattığı hatırlatılarak, değerlendirmesi sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Ben onu da doğrusu şık bulmuyorum. Futboldan az çok anlarım. Böyle bir şey hayatta olmuş değil. Biliyorsunuz Griezmann'ın, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile böyle bir şeyi oldu. Griezmann'a bir şey mi yaptılar, herhangi bir şey verdiler mi? Burada ise şu anda Millî Takım’ın bir milli bakışı var, bu millî bakışını da oradaki bütün seyircilerle paylaşıyor. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Ben buradan çok ciddi bir şey çıkacağını tahmin etmiyorum. Olsa olsa bir kınama yapabilirler. Bunun dışında, bu noktaya gelmiş bir takıma, herhangi bir olumsuz yaklaşım olmaz."
 
“SDG, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BAŞKA İSMİDİR”
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Münbiç'te SDG ile rejimin anlaştığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine de şunları kaydetti: "Rejimin, SDG ile herhangi bir anlaşması olduğuna ihtimal vermek istemiyorum. Zira burayla ilgili bizim Rusya ile daha önce bir anlaşmamız var. Zaten Sayın Putin ile bir araya geldiğimizde o haritaları, bunların Türkçesi, Rusçası hepsi var, kendilerinin önüne sereceğiz. Kaldı ki bizim zaten özellikle Münbiç'te olmak diye bir derdimiz yok. Bizim tek derdimiz var o da şudur; ama Rusya ama rejimin, terör örgütü YPG/PYD'yi buradan çıkarmalarıdır. Bize bu sözü önce Sayın Trump verdi. '90 günde biz burayı terör örgütünden boşaltacağız.' dediler bize. 1,5 sene oldu, boşalttılar mı? Hayır. Bizim derdimiz bu toprakları sahiplerine teslim etmektir. Biz bunu istiyoruz. Yoksa 'bize bunu verin.' diye bir derdimiz yok. SDG dediğimiz, terör örgütünün farklı bir ismidir. YPG/PYD'yi bir şemsiye altına almışlar, o şemsiye de SDG."
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'de Halkbank'a yönelik hazırlanan iddianamenin sorulmasına karşılık olarak da  "O da tabii bu işlerin ne kadar duygusal olduğunun ayrı bir ifadesi. Güya bu iş kapatılmıştı. Şimdi bunu yeniden güney New York savcılığı açmak suretiyle maalesef hukuk dışı, çirkin bir adım attılar. Onların alacağı kararları göreceğiz. Ona göre de biz tabii tedbirlerimizi olgunlaştıracağız" cevabını verdi. BÜLTEN