Korkutan tehlike!
AMATEM Psikiyatri Uzmanı Yalçın Kahya ile madde bağımlılığının doğru bilinen yanlışlarını konuştuk. Kayseri'de madde bağımlılığının çok yaygın olduğunu söyleyen Kahya, 8 yaşında madde bağımlısı hastasının olduğunu söyleyerek, '8 yaşındaydı ama madde tedavisinde kullanılan ilaçları bile biliyordu' dedi.
En önemli etken aile
Günümüzün en büyük problemlerinden birisi madde bağımlılığı… Bağımlı sayısı her geçen gün daha da artan, okul önlerinde bile rahatlıkla alınıp satılabilen, artık yakın çevremize kadar aşina olabildiğimiz madde bağımlılığı ile karşı karşıyayız. Bu süreçte biz de madde bağımlılığında AMATEM’İN görevini, tedavi öncesi ve sonrasını psikiyatri uzmanı Yalçın Kahya ile konuştuk. Yalçın Kahya, madde bağımlılığına başlama veya terk etme noktasında en büyük etkenin aile olduğunu söyledi.
8 yaşında madde bağımlısı var!
Kayseri’de madde kullanımının çok yaygın olduğuna değinen AMATEM Psikiyatri Uzmanı Yalçın Kahya, 8 yaşında hastasının olduğunu söyledi. AMATEM’de tedavinin gönüllülük esasına bağlı olduğunu belirten Kahya, hala bağımlı olduğunu kabul etmeyen ya da AMATEM diye bir kuruluşun varlığından insanların haberdar olmadığını söyledi. Kahya, tedavi sonrası madde kullanımına dönme oranının yüksek olduğuna da değinerek, “Bazen fazla cesaret, çok fazla özgüven iyi değil” dedi.
AMATEM kimlerin tedavisine yardımcı olur?
AMATEM hem alkol hem de madde bağımlılığı tedavi merkezleridir. Türkiye'nin birçok ilinde bulunmaktadır. Alkol ve madde tedavisi için görev alan kurumlardır. Genelde başlarında psikiyatristler yer alır. Bunun dışında pratisyen hekimler, hemşireler, sosyal hizmet uzmanları olarak bir ekip halinde çalışır. Madde kullanan, alkol kullanan hastaların tedavisine, rehabilitasyonunu yönetirler. Koruyucu hizmet olarak da aynı zamanda görev almaktadırlar.
Koruyucu hizmet derken neyi kastediyorsunuz?
Yani kişi alkol ya da madde kullanımı yok ama bununla ilgili bir şüphesi var diyelim. Bu anlamda da danışmanlık merkezi görevi de üstlenebilirler.
Kayseri'de madde bağımlılığı ne yönde sizce?
Kayseri'de madde bağımlılığı da oranı çok yüksek. Başvurular sık olmakla birlikte bazı hastalarda hızlıca çözüm üretebilirken bazı hastalar tekrarlayan başvurulara sebep oluyor. Bazen sık yatışları olmasına rağmen, ayakta tedavileri ya da yatarak tedavilerini sağlamamıza rağmen bazen bazen nüks dediğimiz, tekrardan madde bağımlılığına başlama oranlarını da sıklıkla görebiliyoruz.
İnsanlar neden başlıyorlar maddeye?
Bağımlılık nedir diye baktığımız zaman bağımlılık yapan maddelerin sahte bir iyilik hali oluşturması amacıyla vücuda dâhil edilmesi olarak tanımlanıyor. Ve bu maddenin alınması sonucu oluşan biyolojik problemler, toplumsal problemlerin tamamına da bağımlılık deniyor. Bu yüzden hem biyolojik faktörler, hem toplumsal faktörler, sosyal kültürel faktörler bağımlılığın oluşmasına sebep olabiliyor. Ailede bağımlı bir birey varsa anne babada ya da kardeşlerde bu oldukça bağımlılık açısından risk oluşturabiliyor. Aile bu noktada oldukça önemli. Ailenin madde bağımlılığından hem koruma hem madde bağımlılığına başlama tedavi ve sonraki süreçlerde oldukça rolü fazla.
Madde bağımlılığı tedavi ve başlama sürecinde en büyük etkenlerden birisi aile diyebilir miyiz?
Eğer ailenin sosyokültürel düzeyi iyiyse, maddi durumu iyiyse bağımlılıkla ilgili bilgili ise ve yaşadığı ortamda kişinin aile ilişkileri iyiyse bu bağımlılık açısından koruyucu bir faktör olabiliyor. Yine kişi bağımlılığa başlasa bile ailenin desteğiyle beraber kurtulması daha kolay olabiliyor. Ama eğer aile içinde de birçok problem varsa bu bağımlılığın hem başlamasında hem de devam etmesinde risk oluşturuyor. Yine kişinin çevresi, arkadaş ilişkileri oldukça önemli. Arkadaş ilişkileri yani yüzde 80 oranında bağımlılık açısından risk oluşturmakta.
Eğer ailenin maddi durumu iyiyse madde kullarımı daha düşük dediniz. Ancak bu maddelerde oldukça pahalı. Maddi durumu düşük insanlar nasıl temin edebiliyorlar?
Maalesef bunda da şöyle bir şey var. Adli olaylara karışabiliyorlar. Gasp, hırsızlık gibi ya da maalesef bazı durumlarda ailedeki, evin içindeki eşyaları satıyorlar. Onların kendi maaşlarını ele geçiriyorlar, aile içi kavgalar olabiliyor. Maalesef fuhuş olabiliyor. Gasp, hırsızlık gibi olaylarla da para elde edip sonrasında madde alma olabiliyor.
Kayseri'de başlama yaşı kaç?
Bununla ilgili net bir çalışma yok ama Türkiye'de farklı çalışmalar var. Genelde başvurularda biz daha genç daha ileri yaş alıyoruz ama daha çok çocuk siyasisine başvuru şeklinde de olabiliyor. Ama 8 yaş 10 yaşa kadar bir başlama yaşı var.
8 yaş mı?
Kurumlarda yaşayan kişilerde, aile desteğinin olmadığı durumlarda erken yaşta başlama görebiliyoruz. Ben Antalya'da çalışırken gelmişti bir hasta, 8 yaşındaydı, kurumda kalıyordu. Madde kullanımı vardı. Hatta maddeyle ilgili olan ilaçları da biliyordu. Madde tedavisinde kullanılan ilaçları biliyordu.
8 yaşındaki çocuk nasıl bilebilir, ne kadar ürkütücü?
Genelde ergenlik dönemi risk faktörü olarak görülür. 15, 25 yaş arası daha çok madde bağımlılığına başlama ve en riskli dönem odur. İleri yaşlarda kaygılar az oluyor aslında, insanlarda ileri yaştayım bana bir şey olmaz gibisinden ama 60 yaşında ilk kez bağımlı olan kişilerde görebiliyoruz.
AMATEM’e gönüllü başvurusu mu yoksa zorunlu olarak tedavi için mi daha çok başvuruyorlar?
İlk gelişlerde çok bilgileri olmuyor. Birçok kişi bağımlı olmadığını düşünüyor. Birkaç kere kullanıyorum ama ben bunun bağımlısı değilim diyor. Bağımlı olup olmadığını düşünmek aslında bir bakıma riskli. Yani kişinin ben bağımlıyım, bu bir hastalık ve bunun tedavisi var şeklinde düşünmesi aslında bağımlılık tedavisinde oldukça önemli bir adım. Çünkü bu bir beyin hastalığı. Diğer hastalıklardan bir farkı yok. Maddelerin yarattığı beyindeki değişikliklere bağlı olarak bağımlılık oluşuyor ve bu sebepten dolayı bu bir hastalık. Bunun bir hastalık olduğunu kabullenmek ve tedavisinin var olduğunu bilmek. Bu noktada kişileri oldukça rahatlatıyor ve tedavi uyumu da artırıyor. Biz bu anlamda ilk geldikleri zaman bir kaygı, endişede olduklarını fark ettiğimiz zaman da yoğun bir bilgilendirme yapıyoruz.
Tedavi süreci nasıl işliyor?
Öncelikle ayaktan tedavi de başlıyoruz. Daha önce kişinin hiç tedavisi yoksa. Tabii bu hastanın durumuna göre değişiyor. Madde kullanımı birçok ruhsal sıkıntılara da sebep olabiliyor. Bazı maddelerin kullanımına bağlı şizofreni benzeri tablolar da görebiliyoruz. Bu açıdan dolayı eğer kişinin kendisine çevreye zarar verme riski varsa hiç ayaktan tedaviye başlamadan yatarak tedavi de verebiliyoruz. Ama bunun dışında madde kullanımıyla beraber günlük hayatında çok yoğun bir sıkıntıları yoksa öncelikle hiç tedavi de almadıysa ayaktan tedaviyle başlıyoruz.
Yatarak tedavi sürecine nasıl geliniyor?
Ayaktan tedavide ilaçları düzenli kullanmasına rağmen madde kullanımı devam ediyorsa bu noktada yatış yaparak tedaviye de karar verebiliyoruz. Sonrasında ilerleyen takiplerde yatarak tedavi yapıyoruz. Yatarak tedavide de ortalama süremiz kişiden kişiye değişmekle birlikte ortalama üç hafta kadar ilk süreçte maddeler vücuttan atıldığı için bir arındırma dönemi oluyor. Detoksifikasyon diyoruz ona aynı zamanda. Sonrasında da bir rehabilitasyon süreci oluyor.
Tedavi de nelere önem veriliyor?
Hem hekimler hem burada psikologlarımız, hemşirelerimiz aynı zamanda eğitim de veriyorlar. Bir yandan bağımlılıkla ilgili bu eğitimler de oldukça önemli. Çünkü bağımlılığın ne demek olduğunu bilmiyorlar. Maddelerin birçoğunu bilmiyorlar. Çünkü bazen dışarıdan aldıkları maddeler çok farklı maddeler olabiliyor, karıştırılabiliyor. Kimin ne verdiğini tam olarak onlar da bilmiyorlar. İçindeki maddenin tam olarak ne şekilde i işlev gördüğünü, hangi sıkıntıları yarattığını bilmiyorlar. Bu noktada bilgilendirdiğimiz zaman aslında riskleri sonuçlarını anlattığımız zaman sonraki süreçlerde takipte oldukça başarılı olabiliyoruz.
AMATEM’in madde bağımlılığını bıraktırma noktasında başarısı nasıl?
Burada tamamen hasta bazlı düşünmek gerekiyor. Hastanın bireysel özellikleri, hastalığın durumu, kendisinin bu noktadaki motivasyonu, ailenin bu noktadaki motivasyonu ve aile, hasta ve hekim ya da tedavi merkezinin iş birliği sağlandığı zaman başarı oldukça yüksek. Bu noktada iş birliğini kurmak oldukça önemli.
Tedavi bitti, hasta taburcu oldu. Buradan sonra süreç nasıl?
İlaç tedavisini yatarak tedavi bittikten sonra da mutlaka sürdürüyoruz. Bu süreçte mutlaka kontrolleri aksatmıyoruz. Kontrol olarak hastaların ayaktan takiplerini sağlıyoruz. Tedavide kalmaları için oldukça önemli. Çünkü bazen bazı hastalarda aşerme olabiliyor maddeyle ilgili. Madde isteği olabiliyor ve kayma dediğimiz tedavide iyi giderken madde kullanımı olabiliyor. Bunun engellenmesi açısından da tedavide kalmaları açısından yakın takibe alıyoruz hastaları. İlaçlar düzenli alıyor mu almıyor mu? Hem hasta hem aileye bunu soruyoruz. Madde kullanıp kullanmadığı bu dönemde madde kullanıyor mu, kullanmamış mı, ne kayma yaşamış mı? Bunları sorguluyoruz. Ona göre bir süreç izliyoruz. Tekrar maddeye dönüyorlar.
Bağımlı tedavi gördükten sonra tekrar tekrar madde kullanımına devam ediyor. Neden?
Bazen fazla cesaret iyi değil. Bazen çok fazla özgüven iyi değil. Ben bunu kafamda bitirdim, başardım şeklinde düşünmek; aslında bir bakıma motivasyonu arttırırken bazen riskli ortamlara girmeyi kolaylaştırabiliyor. Özellikle daha önce madde bağımlılığına işte başlatan bir arkadaş çevresi varsa kişiyi çağırıyor tekrar o ortama. Kişi ben bundan tedavi gördüm. O ortama girsem de bir şey olmaz diyor. Ama işte o şekilde olmuyor. O fazla özgüven, ben nasıl olsa artık bu işten kurtuldum. Bana bir şey olmaz düşüncesi. Aslında bazen kötü sonuçlara sebep olabiliyor.
Adli vakalardan sonra gelenler var. Onlar içir süreç nasıl işliyor?
Bağımlılık bir bakıma aslında gönüllü esasına dayanan bir tedavi. Burada kişinin kendi isteği de oldukça önemli. Bu açıdan tedavide kişinin motivasyonda oldukça etkiliyor. Ama bazı durumlarda kişinin kendisine, çevreye zararı varsa, tedavi edemezsek kendisine ve çevreye çok fazla zarar verecek durumlar oluyorsa adli süreçler işleve giriyor. Kişi tedaviyi reddediyor. Bağımlılıkla ilgili tedavi istemiyor ve hem ailesine, hem kendisine birçok zarar verebiliyor. Ya da toplumsal bir takım sebep olabiliyor. O noktada zorunlu yatış kararı çıkartılabiliyor adli süreçlerle beraber. Zorunlu yatış kararında da hani en az üç hafta boyunca genelde yatışını sağlıyoruz burada. Onların hani kendisinin kendi isteğiyle çıkmalarına izin vermiyoruz.
Kendi isteğiyle de tedavisi bitmeden çıkabiliyor yani...
Eğer gönüllü olarak gelmişse kendi isteğiyle çıkabiliyor. Sonuçta bu gönüllülük tedavisi bir hafta geldi mesela, tedavi oldu. Ben tedavi olmak istemiyorum deyip çıkabiliyor, tedavi reddi yapabilir. Gönüllülük esasına dayalı olduğu için.
Bu konuda bir şey yapılamıyor mu?
Bu noktada bilgilendirme yapılıyor ama sonuçta ayaktan tedavide de aynı şekilde çok fazla madde kullanılan insan var dışarıda. Ama herkes tedaviye başvurmuyor. Yatan hastada da tedavi redde görebiliyoruz.
İlk kişi kullanmaya başladığında aileler neye dikkat etmeli ya da nasıl anlayabilirler bu bazı işaretler var madde kullanımı şüphelendiğinde bazı işaretler var. Onlar neler?
Kişinin eğer arkadaş ortamı değişmişse, normale göre çok fazla sinirliyse, belli davranış değişiklikleri olabilirse, aileyle kavga ediyorsa dikkat edilmeli. Kullanılan maddeye göre kıyafetlerinde lekeler olabiliyor. Maddeyi iğneyle enjeksiyon şeklinde kullanabiliyorlar. Vücudunda iğne izleri varsa. Çok uyuyorsa ya da hiç uyumuyorsa, iştahında çok büyük bir artış ya da azalma varsa dikkatinde, hafızasında birtakım sorunlar oluyorsa, kişiliğinde bazı değişiklikler oluyorsa bu noktada biraz şüphe etmek gerekiyor.
Doğru bilinen yanlışlar var mı?
Bazı yanlış inanışlar var. Belki onlardan bahsedebiliriz. Mesela bana bir kereden bir şey olmaz diye düşünüyorlar. Başlarken oldukça önemli ve riskli bir şey. Çünkü maddeler beyinde ödül merkezi dediğimiz bir merkezi uyarıyorlar ve sonrasında tek bir seferde kullanım, bir sonraki kullanışlar için daha büyük risk oluşturuyor. O şekilde bir bağımlılığa yol açıyor ve sonuçta bağımlılık yapıcı maddeler beyinde bir haz duygusu yaratıyor. Ve kişi bu duyguya, doyuma ulaşmak için her seferinde daha fazla maddeye ihtiyaç duyuyor. Bu anlamda bana bir kereden bir şey olmaz düşüncesi yanlış bir düşünce.
Ne kadar zamanda bağımlı hale geliniyor acaba?
Kişiden kişiye değişmekle birlikte tek sefer kullanımda bile bağımlılık riski var. Vücut sonra gereksinim duyuyor sürekli. Onun dışında bazı maddelerin bağımlılık yaratmayacağıyla ilgili düşünceleri olabiliyor. Mesela esrar genellikle daha masum sanılıyor madde olarak. Ama esrarda da oldukça bağımlılık riski yüksek. Şizofreniye, depresyona ve onun dışında birçok fiziksel hastalığa yol açan bir madde. Bazı maddelerin bağımlılık yapmayacağıyla ilgili yanlış inançları olabiliyor kişilerin. Yine bunun tedavisinin olmadığıyla ilgili de düşünceleri oluyor. Bu anlamda kliniklere başvurmuyorlar. Ama bağımlılığın hem ilaçla hem de yine buna eşlik eden, yardımcı olan psikoterapik girişimler, terapilerle tedavisi mümkün.
>>Dilek Bayram