KTO meclis toplantısında 26 meclis üyesi Mahmut Hiçyılmaz'ın istifasını istedi
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Eylül ayı meclis toplantısı yapıldı. Mecliste 26 meclis üyesi verdikleri dilekçe ile KTO Başkanı Mahmut Hiçyılmaz'ın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındığı için kuruma zarar vereceğini söyleyerek, istifasını istedi. Bunun üzerine bir konuşma yapan Hiçyılmaz, soruşturma kapsamında kendisine iftira atıldığını söyleyerek, 'Asıl istifa etmesi gerekenler kendi menfaatleri uğruna kuruma zarar vermekten kaçınmayanlar ve onların uzantılarıdır' dedi.
KTO Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda yapılan meclis toplantısında konuşan KTO Meclis Başkanı Ömer Gülsoy, 15 Temmuz'da Türk Milleti'nin tarih yazdığını söyledi. Gelecek nesillere güzel bir ülke bırakmak için 15 Temmuz gecesinde Türk Milleti'nin canıyla ve kanıyla mücadele ettiğini kaydeden Gülsoy, Türkiye'nin gelecek 100 yılının kurtarıldığını kaydetti.
"Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunun düşürmesini haksız buluyoruz"
Meclis toplantısının sonunda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunun düşürmesini haksız bulduklarını söyleyerek yaşanan sıkıntılar nedeniyle tüccarların sıkıntılı günler geçirdiğini söyledi. Hiçyılmaz, “Ülke olarak, zor günlerden ve sıkıntılı bir süreçten geçmekteyiz. Yaşanan sıkıntılar nedeniyle üyelerimizin, tüccarlarımızın zor günler geçirdiği bir gerçektir. Üyelerimizin beklentilerinin karşılanması noktasında Hükümetimizin önemli adımlar attığını görmekteyiz. Kredi kartları, konut kredileri ve tüketici kredileriyle ilgili kararlardan dolayı hükümetimize teşekkür ediyorum. Hükümetimizin aldığı önemli ekonomik kararların, ticaretin canlanmasına ve ekonomideki büyüme yönlü performansın artarak devam etmesine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in, 15 Temmuz sürecinin olumsuz ekonomik yansımalarının atlatıldığı yönündeki açıklamasının üzerinden çok kısa bir süre geçmişken, Türkiye’nin kredi notunu düşürmesini hayretle karşılıyoruz. Hükümetimizin, ekonominin canlanması için aldığı kararlar başta olmak üzere, reel sektörün bu sıkıntılı ortamdan bir an evvel çıkılmasına yönelik görüşü ortada iken, Moody's'in tavrı ve icraatları manidardır. Yapılan bu değerlendirmeyi, Türkiye’nin uluslararası piyasalarda güven kaybetmesine yönelik girişimler olarak görmekteyiz. Uluslararası kuruluşların 15 Temmuz sonrasında takındığı tavır, dostane değildir. Bizler reel sektör temsilcileri olarak, bu kararların karşısındayız ve hükümetimizin atacağı her türlü adımı destekliyoruz. Moody's'in aldığı kararlarda haksızlık olduğu kanaatindeyiz. Çünkü Türkiye’de bütçe istikrarı devam etmektedir. Moody's bu kararı alırken bunu görmezlikten gelmiştir. Ayrıca yine Moody's’in görmek istemediği; Ağustos ayında enflasyonun gerilemeye başlaması ve yıllık enflasyon oranının yüzde 8,5’e gerilemiş olmasıdır. Ayrıca Merkez Bankası faiz oranları da düşmeye devam etmektedir. Gecelik borç verme faiz oranı yüzde 8,25’e gerilemiştir. Bu politikaların etkilerinin ortaya çıkması beklenmeden not düşürümüne gidilmesi anlamlı olmadığı gibi siyasi bir karar olduğu yönünde de kanaatler oluşmuştur. Dolayısıyla Moody's'in not düşürme kararının haksız olduğunu düşünüyor ama sorunun çözümünün de ekonomiye olan güvenin artırılmasına yönelik çalışmalardan geçtiğini öngörüyoruz" ifadelerini kullandı.
“15 Temmuz’un ardından devletimiz büyük gayret gösterdi”
15 Temmuz darbe girişiminin ardından faillerin yakalanması konusunda devletin büyük bir gayret gösterdiğinin altını çizen Hiçyılmaz, “15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşanan gelişmeler ile Fethullahçı Terör Örgütüne karşı yürütülen mücadele, ülkemiz ve şehrimiz gündemini oluşturmaya devam etmektedir. Bu mücadele sürecinde iş dünyasının ihtiyaç duyduğu moral ve desteğin sağlanması bunun yanı sıra beklentilerin karşılanması çok büyük önem arz etmektedir. 15 Temmuz günü, asker elbisesi giymiş bir grup eli silahlı hain yapmış olduğu darbe girişiminden bu yana iki aydan fazla zaman geçti. Geçen süre içerisinde, bu hain girişimin bastırılması ve faillerin yakalanması konusunda devletimiz tarafından büyük bir gayret gösterilmektedir. Ülkemizde bundan önce de buna benzer olaylarla demokrasinin askıya alındığı dönemler olmuştur. Ancak, masum vatandaşın üzerine topla, tüfekle saldırıp onları katleden, TBMM’yi bombalayan böyle bir alçaklık ilk defa görülmüştür. Bu darbe girişimini gerçekleştiren Fethullahçı Terör Örgütü mensuplarının ve onlara yardım ve yataklık edenlere karşı yurt genelinde bir dizi operasyonlar yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini ve bulunduğu coğrafyada güçlü bir ülke olmasını istemeyen ve son 15 yılda gerçekleştirdiği istikrarlı büyüme hamlelerini hazmedemeyen iç ve dış güçlerin bir oyunu olan darbe teşebbüsü, düşmanlarımızın ne kadar acımasız olduğunu ortaya koymuştur. Yaptıkları darbe girişimi ile hükümeti devirmeye teşebbüs eden FETÖcüler, karşılarında dünyanın takdirini kazanmış bir lider ve O’nu var gücüyle destekleyen asil Türk Milleti’ni bulmuşlardır. 15 Temmuz akşamında darbe haberlerini alır almaz, üyelerine bayraklarını alarak gitmeleri için mesaj gönderen Kayseri’deki ilk kurumlardan biriyiz. Biz mesaj gönderme talimatını verdiğimizde darbe girişiminin nasıl sonuçlanacağı henüz belli değildi. Çünkü biz; vatanını, bayrağını canından çok seven, devletine-milletine gönülden bağlı, milli iradeye ve demokrasiye inanmış insanlarız. Çünkü biz; 15 Temmuz akşamı vatanını kurtarmak için, asker kıyafeti giymiş hain ve teröristlerin tankına, topuna, mermisine kendisini siper ederek, vatan sevgisinin ne olduğunu tüm dünyaya gösteren asil Türk Milleti’nin birer üyeleriyiz” diye konuştu.
"Sıkıntılı süreçler yaşandı"
Bu süre zarfında sıkıntılı süreçler yaşandığının altını çizen KTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, şunları söyledi: “FETÖ belasından kurtulmak ve tamamen kökünü temizlemek adına devletimiz tarafından yapılan operasyonlar çerçevesinde, kurumumuzdan bir grup arkadaşlarla beraber hiç beklemediğimiz, arzu etmediğimiz bir süreci yaşadık. Bu çerçevede bize geçmiş olsun dileklerini ileten başta meclis başkanımız, üyelerimiz ve dostlarımıza teşekkür ediyorum. Bu süreci yaşamamıza sebep olan müfterilerin iftiralarına karşı yaptığım açıklamalarımı ve cevaplarımın bir kısmını sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum. 2013 Mayıs’ında KTO’da yönetime geldikten sonra anlaşarak imzalanan bozma sözleşmesi (ikale) yoluyla Oda’yla ilişkisi sona eren Mehmet Kılnamaz isimli şahsın iftirası, kendi karakterini ortaya koymuştur. 2013 yılında mahkemeye vermiş olduğu ifadesinde, işten ayrılma sebebi olarak siyasi görüş ayrılığım ve ülkücü olduğum için beni işten çıkardılar demiş ve bize karşı açtığı davayı, haksız dava olmasından dolayı kendi isteğiyle geri çekmiştir. Fakat aynı şahıs bugün bizi şikâyet ederken 2007-2010 yılları arasında basın yayın organlarında Fetullahçı Terör Örgütü aleyhinde yazdıkları nedeniyle işten çıkarıldığını iddia ederek kendi kendine çelişmiş ve müfteriliğine bir başka boyut kazandırmıştır. Ayrıca, bu dönemde iddia ettiği yazıları da yoktur. 2013 yılında başka, 2016 yılında başka ifadelerle bize iftira atan bu şahıs, yüce Türk adaleti önünde bunun hesabını mutlaka verecektir. Bir diğer iftira ise KTO’nun temizlik işi ile alakalıdır. 2013 Mayıs ayında yapılan seçimden sonra yönetime geldiğimizde, KTO’nun temizlik işlerini PAR Temizlik Şirketi yapmakta iken, biz göreve geldikten sonra bu şirketin sözleşmesini feshederek Fetullahçı Terör Örgütü bünyesindeki Nezahet AŞ. firmasına verdiğimiz iddia edilmektedir. Bizden önceki yönetim PAR Temizlik Şirketiyle 2012 yılının 9.ayında sözleşme yapmış ve sözleşme süresi 1 yıl olarak düzenlenmiştir. Biz de sözleşmenin 8. Maddesine göre hareket edip, yeni bir ihale duyurusunu internet sitemizden yaptık ve verilen teklifleri değerlendirip en düşük fiyatı veren Nezahet A.Ş. firmasına işi vermiş olduk. Bu süreçte Par Temizlik Şirketi yeni ihaleye teklif vermemiştir. Aynı yöntemlerle ihaleler yapılmış ve her yıl en düşük fiyatı veren firma hangisi ise iş ona verilmiştir. Nitekim bu yılda yapmış olduğumuz ihale neticesinde bir başka firma ihaleyi kazanmış ve önümüzdeki yılın 9. Ayına kadar temizlik işini yapmaya hak kazanmıştır. 2013 yılının 9. Ayında yapılan ihalede bu iş Nezahet A.Ş. firmasına verilirken, firmanın her türlü evrakları incelenmiş ve ihaleye girmesine mani olacak herhangi bir durum tespit edilmemiştir. Kaldı ki, ihalenin yapıldığı 2013 yılının 9. Ayında ülkemizde, bugün başımıza bela olan “Fetullahçı terör örgütü” diye bir örgütten henüz bahsedilmemektedir. Hal böyle iken bu ihaleyi 2013 yılının 9. Ayında “Fetullahçı terör örgütü bünyesindeki bir şirkete” verdiğimizin iddia edilmesinin ne kadar mesnetten yoksun olduğunu takdirlerinize sunuyorum. Müfterilerin iftiralarından bir diğeri de; 2013 yılında yapılan Ticaret Odası Seçimini, “Fetullahçı Terör Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren GESİAD’ın üyelerinin desteği ile kazandığımız ve Ticaret Odasının bu terör örgütünün güdümünde faaliyet gösterdiği” yönündedir. 2013 yılı seçimi yaklaşırken, TOBB nezdinde, bir önceki seçimde haksızlığa uğradığımız düşünülerek, yeniden aday olmam konusunda bana telkinde bulunuldu. Aynı şekilde; şehrimizin önde gelen siyasi yetkilileri ile yapmış olduğum görüşmelerde adaylığım konusunda olumlu görüş bildirdiler. Üyelerimizle ve iş dünyasını temsil eden çeşitli STK’larla yaptığım görüşmelerde hepsinden de olumlu cevaplar aldım. Adaylığımı destekleyeceklerini söylediler. Görüşme yaptığım STK’lardan sadece GESİAD benim adaylığım konusunda olumlu cevap vermedi ve aday olarak Mehmet Filiz’i çıkarmayı düşündüklerini belirttiler. Bunun üzerine ben Hilton Otelinde başkan adaylığımı açıklamak üzere karar aldıktan sonra, GESİAD yetkilileri, kendi başlarına seçime katıldıklarında başarılı olamayacaklarını anlamış olmalılar ki, bana destek vereceklerini söylediler. Seçimden sonra yönetim kurulu başkan yardımcısı olan GESİAD üyesinin birçok komplo ve kumpaslarıyla karşılaştık. Üyelerimize hizmet yolunda atacağımız adımlar, yenilikler ve icraatler noktasında önümüze birçok engel çıkardılar. Hedeflerinin bizi yıldırmak ve kaçırmak olduğunu, yönetimi ele geçirerek hain emelleri doğrultusunda Oda’dan istifade etmek istediklerini anladık. Yönetimdeki sağduyulu arkadaşlarla beraber bunlara karşı mücadele ettik. Biz bu mücadeleyi vermeye başladığımız sıralarda henüz 17-25 Aralık süreci yaşanmamıştı. Oda genel sekreterliği ve diğer kadrolara çeşitli oyunlarla aldırdıkları insanları işten çıkararak ve yönetimdeki bu kötü niyetli hainleri uzaklaştırarak, Oda’nın bu hainlerin eline geçmesini önledik. Bu mücadelemizde; bize destek verme noktasında yetersiz kaldıklarını ve bundan dolayı da üzüldüklerini bana ifade eden çevreler dahi olmuştur. Hainlerle bu kadar mücadele etmemize rağmen seçimden sonra Fethullahçı Terör Örgütü bünyesinde bulunduğu anlaşılan GESİAD’ın güdümünde faaliyet gösterdiğimizi iddia ederek bizi şikayet etmek, hangi insafla, hangi izanla ve hangi insanlıkla izah edilebilir.”
"Ölene kadar başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındayız"
Ölene kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olduklarını kaydeden Başkan Hiçyılmaz, “Bir diğer iftira konusu ise, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra demokrasi nöbetleri için meydana kurmuş olduğumuz çadırın üzerine ‘Ölene kadar başkomutanımızın yanındayız’ levhasını asmış olmamızdır. Böyle bir levhadan ancak FETÖ’cüler rahatsız olur diye düşünüyorum. Bu şekilde bize suç isnat eden birinin ancak FETÖ’cü olması beklenir. Çünkü bizim ölene kadar Başkomutanımızın yanında olmamız onları rahatsız etmiştir. Ayrıca bu FETÖ'cüler iftiralarının boyutunu o kadar çirkinleştirmişlerdir ki, akıl alacak gibi değildir. Benim, 15 Temmuz’a kadar Cumhurbaşkanımıza hakaretler ettiğimi iddia edecek kadar alçalmışlardır. Halbuki, benim Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili görüşlerim birçok kesim tarafından bilinmektedir” diye konuştu.
Kendisine iftira atanlara seslenen Hiçyılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu iftiraları bize atarak kendinize KTO’da bir alan yaratmaya çalıştığınız bellidir. Önümüzdeki seçim için kullanmaya çalıştığınız ahlaki olmayan bu yollarla elinize hiçbir şey geçmeyecektir. Çünkü, Kayseri’nin sağduyu sahibi tüccarları bu iftiralara itibar etmeyecek KTO’nun yönetiminin ehil olmayan ellere geçmesine izin vermeyecektir. Attığınız iftiralarla bizim KTO’dan istifa etmemiz için çok çaba gösterdiniz. Ama şunu bilin ki, sizin gibi müfterilerin isteğine karşı koymak boynumuzun borcudur. Asıl istifa etmesi gerekenler; bu yaptıklarıyla kuruma zarar veren müfteriler ve onların işbirlikçileridir. Asıl istifa etmesi gerekenler; kendi menfaatleri uğruna kuruma zarar vermekten kaçınmayanlar ve onların uzantılarıdır. Biz, üyelerimizin menfaatlerini korumaya devam edeceğiz. Varmaya çalıştığımız hedefe ulaşmak için daha çok çalışacağız. Bizim KTO yönetimindeki geleceğimizin takdiri sağduyu sahibi tüccarlarımıza aittir.”