Mavi Marmara saldırısının 5. yılı
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organizasyonunda Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine uluslararası sularda 31 Mayıs 2010'da İsrail'in yaptığı ve 10 kişinin yaşamını yitirdiği saldırının ardından açılan ceza ve tazminat davalarında gelinen süreç, mağdurları umutlandırdı.
Saldırıda İsrail askerleri tarafından vurularak hayatını kaybeden Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mavi Marmara meselesinin aslında ümmetin meselesi, hak ile batılın mücadelesi olduğunu söyledi.
İsrail'in "insanlık dışı" saldırısını gelecek nesillere aktarmak için her sene bunu hatırda tutarak unutulmamasını sağlamaya çalıştıklarını, bunun mücadelesini sürdürmeye gayret ettiklerini vurgulayan Doğan, şunları kaydetti: "Bu çerçevede bugüne kadar hukuki mücadelemizi sürdürdük, halen de sürdürüyoruz. İstanbul'daki davamız devam ediyor, belli bir aşamaya geldi. Geçen gün de Mavi Marmara gemisinde keşif yapıldı. Saldırıyla ilgili bilirkişi raporu bekleniyor. Lahey'de Uluslararası Ceza Mahkemesinde de çok önemli bir gelişme oldu. Bu süre zarfında bizim temyiz başvurumuz kabul edilerek tüm mağdurların Uluslararası Ceza Mahkemesinde dinlenmesine karar verildi. Mahkeme daha önce İsrail'in insanlık suçu işlediğini kabul etmiş ama yetki olarak alanına girmediğini belirterek davayı reddetmişti. Bizim temyiz başvurumuz üzerine ön inceleme kurulu bu davanın aslında Uluslararası Ceza Mahkemesi yetki alanına girdiğini belirtti. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bu ceza mahkemesinden önemli sonuçlar bekliyoruz. Esas itibarıyla İsral'in insanlık suçu, savaş suçu işlediği kabul edildi. Biz artık İsral'e karşı savaş suçu kararı verilmesini ve yakalama emrinin uygulanmasını bekliyoruz. Mavi Marmara, mazlumların ortak davasıdır. Gücümüz yettiğince bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Ben de inşallah bu mazlumların davasını daha üst seviyede takip etmek üzere yeni görevler almaya hazırım."
"MAĞDURLARIN DİNLENECEK OLMASINI ÖNEMSİYORUZ"
Mavi Marmara gemisinde 32 farklı ülkeden yaklaşık 700 katılımcının bulunduğunu hatırlatan Doğan, bu katılımcıların özellikle de şehit aileleri ve yaralıların bizzat dinlenmesini istediklerini ancak her defasında 700 kişinin oraya gidip dinlenmesinin uzun süreceği için avukatlar aracılığıyla ifade vererek süreci kısaltma yönünde girişimlerde bulunduklarını belirtti.
Mağdurların dinlenmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Doğan, "Uluslararası Ceza Mahkemesi, bir suç olduğunu, mağduriyet olduğunu kabul ediyor, bu mağdurlardan suçun nasıl işlendiğiyle alakalı bizzat görüş almak istiyor. Bu, gerçekten Uluslararası Ceza Mahkemesi açısından bugüne kadar olmamış bir şey. Bu, çok önemli bir gelişme. Eğer Uluslararası Ceza Mahkemesi bu dava sonucunda İsrail'in insanlık suçu işlediğine karar verirse daha önce de Bosna Hersek'te verdiği karar gibi İsrail makamlarının ceza alması, tutuklanmaları mümkün olacak" diye konuştu.
Verdikleri mücadeleyle Gazze'ye abluka ve ambargonun kaldırılmasını amaçladıklarını belirten Doğan, şöyle devam etti: "Mavi Marmara'nın esas amacı, Gazze'deki mağdurların, mazlumların çoluk çocuğun yardımına gitmek, dünyanın dikkatini çekerek Gazze'ye kapanan kapıların açılmasını sağlamaktı. Gazze'ye yardım yapan tek ülke belki de Türkiye. İsrail kapısı da Refah kapısı da kapalı. Şu an Gazze, Mavi Marmara'nın yola çıktığı 5 yıl önceki durumdan çok daha vahim bir durumda. Tüm duyarlı insanların Gazze konusunu gündemde tutması gerektiğini düşünüyorum."
"MAVİ MARMARA, HAVADA, KARADA, DENİZDE HALA DEVAM EDİYOR"
Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda yaralananlardan Ali Tokluman da saldırının siyasi ve sosyolojik anlamda milat olduğunu vurguladı.
Tokluman, Mavi Marmara'nın fiziksel olarak durdurulmuş olsa da insanlık nazarında hala yoluna devam ettiğini anlatarak, şunları söyledi: "Mavi Marmara, zalimlere karşı önüne çıkan engellerle mücadele etmeye devam ediyor, havada, karada, denizde hala devam ediyor. İnsanlık nazarında böyle bir kazanımımız söz konusu. Mavi Marmara katılımcısı olarak bizim de olaydan sonra yurtiçinde ve yurtdışında açmış olduğumuz insani davalarımız hukuken devam ediyor. Her geçen dakika, her geçen yıl kazanımlar elde ediyoruz. Bu davalar açılırken bazı çok bilen insanlar 'başımızdan büyük işlere kalkıştığımızı, bu işlerden sonuç çıkmayacağını' filan işaret ediyorlardı fakat onlar yanıldılar. Davaların açıldığı günden bugüne kadar, gerçekten onları da bizleri de hayrete düşürecek hukuki gelişmeler oldu. Dünya üzerinde kötülük yok edilemeyecek ama kötülük kontrol edilebilir, zaptedilir hale getirilinceye kadar bu mücadele devam edecektir. Beş yıl içinde gelinen noktadan hoşnutuz."