Mimar Sinan 'ı Anma Günü
Ülkemizde her yıl 9 Nisan Mimar Sinan 'ı Anma ve Mimarlar Günü olarak kutlanmaktadır. Osmanlı mimarisinin en güzel eserlerinin sahibi olan Mimar Sinan 'ın aradan geçen yüzyıllara rağmen eserlerini nasıl inşa ettiği ve kim olduğu hala merak ediliyor.
Osmanlı döneminin gözde mimarı Mimar Sinan 'ın Türk mimarlık ve sanat tarihinde çok önemli yeri vardır. Eserlerinin tanınması ve korunması için gerekli araştırma ve geliştirmeyi teşvik etmek amacıyla 9 Nisan Mimar Sinan 'ı Anma ve Mimarlar Günü olarak kutlanırken Kayseri Ağırnaslı Mimar Sinan 'ın eserleri günümüzde hala merak konusu bunun yanı sıra Mimar Sinan 'ın hayatı da sıkça araştılan konular arasında.
Mimar Sinan Kimdir?
Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirildi. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilenler arasındaydı. Sinan, At Meydanı’ndaki saraya verilen çocuklar içinde mimarlığa özendi, vatanın bağlarında ve bahçelerinde su yolları yapmak, kemerler meydana getirmek istedi. Devrinin mahir ustaları mahiyetinde han, çeşme ve türbe inşaatında çalıştı. 1514’te Çaldıran, 1517’de Mısır seferlerine katıldı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında yeniçeri oldu ve 1521’de Belgrad, 1522’de Rodos seferinde bulunarak atlı sekban oldu. 1526’da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesinden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaşılığa yükseldi.
532’de Alman, 1534’de Tebriz ve Bağdat seferlerinden dönüşte “Haseki” rütbesi aldı. Bağdat seferinde Van Kalesi Muhasarasında, göl üzerinde nakliyat yapan kalyonlara top yerleştirdi.
Korfu, Pulya (1537) ve Moldovya (1538) seferlerine katılan Mimar Sinan, Moldovya (Kara Buğdan) seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurduğu köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’ın takdirini kazandı. Aynı sene başmimarlığa yükseldi.
Mimar Sinan 'ın Hayatı
Yavuz Sultan Selim dönemindeyken devşirme biri olarak İstanbul’a getirilmiştir. Dinamik, genç ve zeki olması nedeni ile seçkin kişiler arasındadır. Mimar Sinan saraya verilen çocuklar arasında mimarlığa özenmiş ve vatanında bahçeler ve bağlarda suyolu yapıp kemerler oluşturmak istedi.
Devrindeki en iyi ustaların elinde türbe, çeşme ve han inşalarında çalışmıştır. Ayrıca Mısır ve Çaldıran seferlerine katılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında yeniçeri olmuş ve Rodos ile Belgrad savaşlarında atlı sekban olmuştur. Mohaç Meydan Muharebesinin ardından zenberekçibaşılığına kadar yükselmiştir.
Çok fazla savaşa katılmış olan Mimar Sinan Moldovya seferindeyken Prut nehrinin üzerine on üç günde kurmuş olduğu köprüyle Kanuni’nin takdirini kazanmıştır. Katılmış olduğu seferlerde de balkanlar, Viyana, İran, Irak, Mısır, Suriye ve Güney Avrupa gibi birçok yerde mimariyi incelemiştir.
Mimar Sinan mimarbaşı olmadan önce Halep’te bulunan Hüsreviye Külliyesi, İstanbul’da Haseki Külliyesi ve Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi en dikkat çeken eserleridir.
Mimarbaşı olduktan daha sonra ise Şehzadebaşı Camii ve Külliyesi, Süleymaniye ve Selimiye Camileri en dikkat çekici olan yapılardır. Süleymaniye Camisi İstanbul’daki en güzel eseridir. Fakat Mimar Sinan’ın en güzel olan eseri ve ustalık eseri ise Selimiye Camisidir. 84 cami, 57 medrese, 53 mescit, 48 hamam, 8 köprü, 3 darüşşifa, 20 kervansaray, 17 imaret, 8 mahzen, 35 saray, 22 türbe, 7 darülkurrave 5 su yolu kemeri olmak üzere 364 eseri bulunmaktadır.
Mimar Sinan 'ın bazı eserleri
Sinan’ın mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar Halep’de Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesi’dir.
Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, O’nun sanatının gelişmesini gösteren basamaklar gibidir. Bunların ilki, Şehzadebaşı Camii ve Külliyesidir. Külliyede ayrıca imaret, tabhane (mutfak), kervansaray ve bir sokak ile ayrılmış medrese bulunmaktadır.
Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Yirmiyedi metre çapındaki büyük kubbe, zeminden itibaren tedricen yükselen binanın üzerine gayet nisbetli ve ahenkli bir şekilde oturtulmuştur. Sükûnet ve asaleti ifade eden bu sade ve ahenkli görünüşü ile Süleymaniye Camii, olgunlaşmış bir mimariyi temsil etmektedir.Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Fatih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesi olmuştur.
Mimar Sinan’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. 31,50 metre çapındaki kubbe, sekizgen şeklindeki gövde üzerine oturmuştur. Üç şerefeli ince minarelerine üç kişi aynı anda birbirini görmeden çıkabilmektedir.Sinan bu camiin ustalık eseri olduğunu ve bütün sanatını Selimiye’de gösterdiğini belirtmektedir.
Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle incelemiş, fakat hiçbirini aynen taklid etmeyip, sanatını devamlı geliştirmiş ve yenilemiştir. Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve diğer kısımlar taşıdıkları yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kalın değildir. Kullandığı bütün mimari unsurlarda bu hesap dikkati çeker.
Mimar Sinan aynı zamanda bir şehircilik uzmanıdır. Yapacağı eserin, önce çevresini tanzim ederdi. Yer seçiminde de büyük başarı göstermiş ve eserlerini, çevresine en uygun tarzda yerleştirmiştir.
Bilinen eserleri: 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adettir.
Haber Merkezi