Öğretim üyelerinden ERÜ'nün bölünmesinde hakkaniyet olmadığı serzenişi
Erciyes Üniversitesi'nin (ERÜ) bölünerek Kayseri Üniversitesi'nin kurulması konusunda, üniversitenin bölünmesinde hakkaniyetin gözetilmediği gerekçesiyle bazı öğretim üyeleri serzenişte bulundu.
Geçtiğimiz günlerlerde, yeni üniversitelerin kurulması ve bazı üniversitelerin de bölünerek İstiklal Üniversiteleri adı altında hizmet vermesinin kararlaştırılmasında Erciyes Üniversitesi’ndeki bazı öğretim üyeleri, bu bölünmenin diğer üniversitelerdeki gibi hakkaniyetli olmadığını iddia ederek bunların gerekçelerini maddeler halinde sıraladı.
Söz konusu duruma ilişkin görüşlerini aktaran öğretim üyeleri, bu bölünmede hangi kriterlerin göz önünde bulundurulduğunu anlayamadıklarını dile getirerek hakkaniyetli bölünme olmadığı gerekçelerini maddeler halinde şöyle sıraladı; “19.04.2018 tarih ve 147 sayı ile Kanun Tasarısı olarak TBMM Plan ve Bütçe, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nuza havale edilen “Yükseköğretim Kurumu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” nı değerlendirirken yeni kurulması düşünülen “Kayseri Üniversitesi” hakkında özetle belirttiğimiz başlıkları dikkatinize arz eder, saygılarımızı sunarız: 1. Genel algının aksine, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) bünyesinde ve %90’ı ana kampüsünde bulunan, mevcut tüm Meslek Yüksek Okulları (MYO) “Kayseri Üniversitesi”ne devredilmemiş; Halil Bayraktar MYO ve Adalet MYO kapsam dışı bırakılmıştır. Kriter nedir, nasıl ve kimler belirlemiştir? 2. MYO’lar için “niteliksiz”, Ziraat Fakültesi için “yer beğenmez”, Veteriner Fakültesi için “kavgacı” gibi haksız ve yakışıksız yakıştırmalarda bulunulması bu kurumlardan “Kayseri Üniversitesi” oluşumu vesilesiyle “kurtulma” gibi algılanıp gayet haksız ve acelece “habis cerrahisi” yaparcasına sadece mezkûr kurumlar ERÜ’den bu yaftayla ayrılmıştır. 3. Bu ayrıştırma projesi bir önceki yönetimin “sebebi bilinmez projelerinden” biri iken her nasılsa “geçmişi unutmaya çalışan” mevcut yönetimin “iş listesinde” yer almıştır. 4. ERÜ’nün “Araştırma Üniversitesi” olduk gerekçesi 40 yıllık tarihi ve “Kayseri Üniversitesi” ne devredilen tüm kurumlarıyla “Araştırma Üniversitesi” olunduğunu unutturmamalıdır. Kaldı ki aynı durumdaki diğer “Araştırma Üniversiteleri” nden bu şekilde somut ve rasyonel olmayan gerekçelerle yeni bir üniversite kurulması düşünülmemiştir. 5. Diğer köklü üniversitelerden bölünerek oluşturulan yeni üniversitelerde fakülte ve kurumlar “dengeli” şekilde (öğrenci ve fakülte sayısı) paylaştırılırken “Kayseri Üniversitesi” de bu denge dikkate alınmamıştır. 6. 40 yıllık ortak birikim ile günümüze gelen ve kullanılan tüm sosyal tesisler, lojmanlar, kreş, yemekhaneler, araştırma merkezleri ve laboratuvarları, atölyeler, kütüphaneler, enstitü ve hayırsever binaları, Erciyes Teknopark A.Ş., Mithapaşa Uygulama Çiftliği, İncesu Yavaş Çiftliği, Erciyes Dağı ve Talas Sosyal Tesisleri, patentler, faydalı model ve fikri mülkiyet hakları/ürünleri, rektörlük birimlerinin bütçelerinde yer alan bütçe ödenekleri ve hatta cami ERÜ’de kalacak şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Hâlbuki bunların bir bölümü halen doğrudan ve sadece bu kurumların kullanımındadır. Miras taksimi misali; şehir içi değerli yerler “öz evlatlara” taksim edilirken “üveylere” dağ başları/ilçeler layık görülmüştür. Kampus yeri net olmalıdır. Bu maddedeki tüm tesis, bina ve mülkler detaylı şekilde kanun metninde bulunmalıdır. Hatta 15 Temmuz Kampüsü “Kayseri Üniversitesi”ne devredilecek şekilde kanun metnine girmelidir. 7. ERÜ’de “haberimiz yok aniden ortaya çıktı” denilen bu süreci baştan beri sessizce takip eden ve “Kayseri Üniversitesi”ne devredilen kurumlarda çalışan bir kısım kişilerin yakın zamanda kadrolarının ERÜ’de kalacak şekilde aktarılması olayın “tepeden inme” olmadığını göstermekte ve akademisyenleri ciddi üzmektedir. 8. “Kayseri Üniversitesi” ne devredilmesi düşünülen bu kurumlardaki öğrenci sayısı tüm mevcut öğrenci sayısının yaklaşık %25’i iken, kurumlarda çalışan ne idari ne akademik personelin (yaklaşık 500 kişi) ne de öğrencilerin (yaklaşık 15,000 kişi) haberi olmadan, rızası alınmadan böyle bir oluşma gidilmiştir. 9. Tüm bu detaylardan elbette Ankara’nın, YÖK’ün ve M.E.B.’nın haberinin olması beklenemez ve mümkün değildir. Ankara’ya yansıtılan ve belki de “en iyi böyle ve herkes razı” söyleminin gerçekleri ve gerekçeleri yansıtmadığı açıktır. 10. Bizler öğrencilerimizle birlikte akademilerde, üniversitelerde yaşıyoruz, hayat buluyoruz, öğreniyoruz, öğretiyoruz. Çalıştığımız üniversitenin “adı, yeri, imkânları” farklı olsa belki başka akademileri tercih eder oralarda çalışırdık. Dolaysıyla böyle bir yaklaşım verimsizliğe sebebiyet veren isteksizliğe, mutsuzluğa, erken emekliliklere ve başka üniversitelere göçe sebep olacaktır.” HABER: KAAN AKBAŞ