Ömer Gülsoy, hastalık sürecinde yaşadıklarını anlattı
Yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) yenen Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, testi pozitif çıktığında 'Hastalığı acaba kime bulaştırdım' kaygısı yaşadığını belirterek 'Arkadaşlarıma haber verdim, bizimle görüşen tedbirini alsın diye sosyal medyadan paylaştım. Allah'a şükür etrafımızda böyle bir durum çıkmadı.' dedi.
Ömer Gülsoy'un bir süre önce kontrol amaçlı gittiği hastanede yaptırdığı testi pozitif çıktı. 95 yaşındaki diyaliz hastası babasıyla Kayseri Şehir Hastanesinde tedavi gören Gülsoy, hastanede yaklaşık 10 gün süren tedavisinin ardından sağlığına kavuştu, babasının ise yoğun bakım ünitesinde tedavisi sürüyor.
Gülsoy, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin mart ayında tanıştığı salgında bugüne kadar 20 bini aşkın insanın hayatını kaybettiğini anımsattı.
“Meçhul bir düşmanla karşı karşıyayız”
"Meçhul bir düşmanla karşı karşıyayız." diyen Gülsoy, şöyle konuştu: "Virüs bilinen bir yerde değil, bilinen bir kişi de değil, bu nedenle dikkat etmemiz gerekiyor. Biz de görevimiz dolayısıyla pek çok kişiyle görüşüyoruz, ziyaretlerimiz oluyor. Nihayetinde Allah'ın verdiği nefesin ne kadar kıymetli olduğunu bu hastalığa yakalananlar gayet iyi anlıyor. Rabb'im bir nefes vermiş, bu nefesi rahatlıkla alabilmenin ne kadar güzel olduğunu, ne kadar şükretsek az olduğunu anlıyoruz. Bu hastalığın en zor kısmı nefes. Bu ay içinde ben pozitif çıktım ayrıca annem, babam, eşim ve evladım da pozitif çıktı. Ben biraz hafif atlattım. Babamda sıkıntılar baş gösterdi. Biz hastanede tedavi gördük. Babam yaşlı olduğu için hem onun bakımı, refakat edebilmek için hastanede kaldık."
“Öksürüğün hiç bitmediğine şahit oldum”
Gülsoy, hastanede kaldığı sürece çeşitli manzaralara şahit olduğunu belirterek, "Hastanede gördüm ki bu hastalığı çok zor geçirenler, hayatını kaybedenler var. Öksürüğün hiç bitmediğine şahit oldum. Yan odada yatan bir hastanın ciğerleri sökülürcesine sabaha kadar öksürdüğünü duydum. Nefes almakta o kadar zorlanıyorlardı ki, ateşleri oluyordu, babamda da ateşi gördük." ifadelerini kullandı.
Babasının diyaliz hastası olduğunu ve haftada 3 gün diyalize girdiğini ifade eden Gülsoy, ilk zamanlar durumu iyi olan babasının nefes almakta zorlandığını ve yoğun bakım ünitesinde tedavi gördüğünü söyledi.
“Virüsü nasıl kaptığımı anlamadım”
Virüsü nasıl kaptığını anlamadığını, testi pozitif çıktığında "hastalığı acaba kime bulaştırdım" kaygısı yaşadığını belirten Gülsoy, şöyle devam etti: "Ben bunu ne zaman kaptım, eşime mi, evladıma mı, babama mı kardeşime mi, çalışma arkadaşlarıma mı bulaştırdım diye vicdani yönden büyük bir baskısı var. Bunu çok yaşadım. Son bir hafta 10 gün içinde kimle görüştüm, kiminle yakın temastaydım, bunların acısını çektim. Arkadaşlarıma haber verdim, bizimle görüşen tedbirini alsın diye sosyal medyadan paylaştım. Allah'a şükür etrafımızda böyle bir durum çıkmadı. Örnek olmak için maskeli ve mesafeli davranıyorduk. Maskesiz geleni uyarıyorduk. Hastalıktan çok kime bulaştırdım diye ister istemez bir suçluluk duygusu yaşıyorsunuz. "
"Şehir hastanelerimiz iyi ki yapılmış"
Gülsoy, bu salgında Türkiye'deki sağlık sektörünün nasıl iyi bir konumda olduğunun gözler önüne serildiğini dile getirdi. "Şehir hastanelerimiz iyi ki yapılmış, iyi ki varlar." diyen Gülsoy, sözlerini şöyle tamamladı: "Hastanede başhekiminden hemşirelerine, temizlikçisine, bakıcısına kadar herkes çok ilgili. Hepsi canla başla çalışıyorlar, hepsine şükranlarımı sunuyorum. Dünyada bu salgında sağlık alanında en iyi biziz. Hastalık sürecinde yurt dışından arayıp soran dostlarım oldu. Hepsi ülkelerinde sağlığın ücretli olduğunu, paranız olmadığı sürece hastanenin kapısından içeri giremediklerini söylüyorlar. Allah devletimize zeval vermesin. Hepimize bu salgın sağlığın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Nefes alabilmek kadar güzel bir şey yok. Nefesinizin kıymetini bilin. İnsanlara ve kendinize saygı duyuyorsanız lütfen kurallara uyun."
AA