Prof. Dr. Keskin: '15 Temmuz tesadüfen belirlenmiş bir tarih değildir'
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Edebiyat Fakültesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Keskin, 15 Temmuz Kalkışmasının, bilinçli olarak, çok sayıda Müslüman ve Yahudi'nin katledildiği 15 Temmuz 1099 tarihindeki Kudüs Kuşatması'na denk getirildiğini söyledi.
15 Temmuz tarihinin tesadüf olmadığına dikkat çeken ERÜ Edebiyat Fakültesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Keskin, söz konusu tarihin Pentagon tarafından, 15 Temmuz 1099 tarihinde çok sayıda Müslüman ile Yahudi’nin katledildiği ve tarihe Kudüs Kuşatması olarak geçen güne denk getirildiğini ifade etti. 15 Temmuz Kalkışmasını, aynı zamanda ‘Sevr’in hortlatılma projesi’ olarak tanımlayan Prof. Dr. Mustafa Keskin, “15 Temmuz 1099 Kudüs’ü Şerif’in Haçlılar tarafından ele geçirildiği, Müslümanların camilerde, onlarla işbirliği halindeki Yahudilerin de havralarında katledildiği, kanların mabetlerde, atların dizine kadar yükseldiği tarihin adıdır. 15 Temmuz tesadüfen belirlenmiş bir tarih değildir. O yüzden, bu kalkışmayı yapanların Türk milletin istiklali ile Türk milletin şerefi ile haysiyeti ve bekası ile hiçbir alakaları yoktur. Nitekim birkaç günden bu yana akan bilgiler söylediklerimizi doğrulamaktadır” diye konuştu.
“28 Şubat’ın düzenleyicileri de PDY idi”
28 Şubat harekatında da, o dönemde ismi bilinmese de, Paralel Devlet Yapılanması (PDY)’nın parmağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Keskin, “28 Şubat’ta PDY yüzde 80 vardır. Çünkü onlar esas o zaman parlatıldılar. Yani PDY’na maşa olan çocukların parlatıldığı, gerçek zekaların körletildiği, sınav hırsızlıklarının başlatıldığı tarihler 1990’lardır. Ama biz o zaman haberdar değiliz. Bu, Batınilik’ten de daha tehlikeli bir yapıdır. Ve söylemekte hiçbir beis yok, bu Pentagon’da, Londra’da biraz da Berlin’de düzenlenmiş, içeride aktörleri temin edilmiş en dehşet verici kalkışmadır” dedi.
“Bir darbede ilk kez TBMM bombalandı”
15 Temmuz Kalkışması’nın, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki diğer darbelerden farkının, sivil işbirlikçilerinin olması ve ilk kez TBMM’nin bombalanması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mustafa Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbelerin nitelik itibariyle birbirinden farkı yoktur ama gerekçeleri ve hedefleri bakımından birbirinden farkı vardır. Hiçbir darbe hareketi Türkiye Cumhuriyeti Devletine kastetmemişti. En büyük fark budur. Ne 27 Mayıs’ta, ne 12 Eylül’de, ne 1997 28 Şubat’ta, ne 2001’de, ne de 2007 e-muhtıra döneminde, hiç kimse milli iradenin tecelli ve temerküz ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalamak gibi bir alçaklığı yapmamıştır. 15 Temmuz Ayaklanmasının, Haçlıların Kudüs’ü ele geçirmesine denk gelen kalkışmanın, tek amacı vardı, bizi kalbimizden almaktı; Türkiye Cumhuriyeti devletini sonlandırmak, bizi uşak mevkiini düşürmek, bütün haysiyet sembolü projelerini sonlandırmaktı. İkinci önemli farkı da sivil işbirlikçilerinin olmasıdır, eskiden sadece askerler yapardı bu işi. Şimdi bunu imamlar yapıyor. İmamlar derken Diyanet’in imamı değil, üniversite hocaları yapıyor. Kastettiğim tırnak içindeki imamlar Fetullah denen adamın tayin ettikleri, içeriğini, içimizdekileri bilmiyoruz. Bunu ordudakilar, Cumhurbaşkanlığındakiler, istihbarattakiler, Milli Eğitimdekiler bilmiyordu.”
Bundan sonraki süreçte, PDY işbirlikçilerinin gereken cezayı alması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Mustafa Keskin, cezaların gerektiği gibi uygulanmaması durumunda, örgütün gizli faaliyetlerine devam ederek, Türk milletinin istikbal ve istiklali için daha büyük tehdit oluşturacağını sözlerine ekledi.