'SABRETMEMİZ LAZIM'

Kovid-19 aşı çalışmaları ile ilgili bilgi veren Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kılıç, 'Hiçbir aşıda yüzde 100 koruma söz konusu değildir. Bu hastalığa alışmamız lazım, sabırla beklememiz lazım. Aşı çıkacak diye korunma metotlarından uzak durmamamız lazım.' dedi.

'SABRETMEMİZ LAZIM'

Kovid-19 salgınına karşı çeşitli araştırma merkezlerinde yapılan aşı çalışmaları dünyanın gündeminde. Bir süredir hemen hemen her gün medyada aşı çalışmalarına dair gelişmeler haber olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan her çalışmada, farklı koruma düzeylerinden söz edilmesi, vatandaşın kafasını karıştırıyor. Konuyla ilgili olarak gazetemize değerlendirmede bulunan Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Kılıç, "Pandemi durumunda insanlığın aşıya çare olarak kafa yorması doğaldır ama sabırlı olmak gerekir." dedi.

"3-5 AYLIK İŞLER DEĞİL"

Bir aşıda önemli olanın, vücudun aşıdan sonra bakteri ya da virüse karşı geliştirdiği antikor* düzeyi olduğuna işaret eden Kılıç, bilim dünyasının yeni tanıdığı koronavirüse karşı geliştirilen aşı adaylarında, ortak bir koruma oranından söz edilemediğini belirtti. Bazı aşı adaylarında yüzde 90, bazılarında da yüzde 94 koruma düzeyinden bahsedilmesini, henüz aşı çalışmalarının sona erdirilememiş olmasına bağlayan Kılıç, şunları söyledi:

"Aşı çalışmalarında antikor miktarı ne kadar yüksekse o aşı tutmuştur ya da geçerlidir diye kabul edilir. Örneğin Hepatit B virüsüne karşı son 20 yıl öncesine kadar aşı yoktu. O, bir DNA virüsü. DNA virüsleri, RNA virüslerine göre biraz daha iyi, selim seyirli ve vücudumuz buna karşı nötralizan antikor miktarlarını daha iyi oluşturmakta. Koronavirüsler ise RNA virüsü. RNA virüslerinde nötralizan antikor miktarları ana hedef olmakla birlikte, dünyada bunun koruyuculuğunun tartışması yapılmakta. Tüm dünyada bilim insanları bununla uğraşıyor ama koruyuculuk miktarının tam ifadesi yok. Kimisi yüzde 90 , kimi yüzde 94 diyor, belki Kayseri'deki yüzde 100 çıkacak. Bunu bilemeyiz. İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılacak olan deneylerin karşılaştırmaları yapılacak. Karşılaştırmalar yapıldıktan sonra koruyuculuk düzeyi, uygulanabilirliği ispatlanmış olacak. Sonra da uygulama safhasına geçilecek. Bunlar 3, 5 aylık işler değil. Biraz sabır istiyor."

"AŞI OLUNCA HER ŞEY BİTMEYECEK"

Bazı hastalıklarda; özellikle viral enfeksiyonlarda üretilen aşıların ömür boyu koruyuculuğu olmadığına dikkat çeken Kılıç, Kovid-19'a karşı aşı üretilse bile, virüsün genetik mutasyona uğrama ihtimalinden dolayı, çalışmaların bitmeyeceğini kaydetti. Bu nedenle, aşı üretilince hastalık bitecek algısının yanlış olduğunu vurgulayan Kılıç, maske, mesafe ve temizlik şeklindeki korunma metotlarının terk edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

"SÜRE VERMEK DOĞRU DEĞİL"

Halihazırda, bilimsel olarak aşı çalışmaları için süre vermenin doğru olmayacağını kaydeden Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu mikrobik hastalık şeklinde kabulleneceğiz. Aşı olacak ve bu hastalık bitecek diye düşünürsek kendimizi aldatırız. Viral enfeksiyonlar, örneğin halkımızın grip diye bildiği hastalık her yıl kendiliğinden genetik yapısını değiştiriyor . Dolayısıyla her yıl virüsün genetik yapısına göre aşı hazırlanıyor. Yine bir başka örnek; Hepatit B'de bir aşı üç doz uygulanır, daha sonra yıllar içerisinde hasta kontrol edilir, antikor titrasyonu yüksekse koruyuculuğu devam ediyor diye düşünülür. Düşmüşse tekrar bir rapel doz yapılır. Bu, tüberkülozda da böyledir. Yine bir başka örnek; 1980'lerde ortaya çıkan AIDS mikrobunun da daha aşısı bulunmadı. Nitekim o da, koronavirüs gibi bir RNA virüsü. Koronavirüs de yeni bir virüs olduğu için çalışmalar bu yönde devam etmekte. Bugün dünyada bir aşı bulunsa bile bunun koruyuculuk düzeyini de kimse kestiremez. Yarın aynen influenza virüsünde olduğu gibi genetik mutasyona uğrarsa, bu sefer de genetik yapısını değiştiren virüse karşı aşı çalışmaları devam edecektir. Bilim böyle bir şey. Bu nedenlerden dolayı her zaman dile getirilen maske, temizlik, fiziksel mesafeyle kendimizi koruyucu önlemler almak zorundayız. Dolayısıyla aşı olsak da yine maskeyle korunacağız. Salgın 1-2 yıl da sürebilir. Acele edilmeyecek veya SARS virüsünde olduğu gibi  kendiliğinden geçmesi beklenecek. Bu da bir ihtimal."

"ERÜ'DE AŞI ÇALIŞMALARI OLUMLU İLERLİYOR"

Erciyes Üniversitesi'ndeki aşı çalışmalarını değerlendiren Kılıç, "Aykut Özdarendeli'nin çalışmalarını bütün kalbimle desteklediğim gibi bir anabilim dalı başkanı olarak da bu çalışmaların içerisindeyim. Bu gönüllülerin de aşı olunduktan sonra her gün anabilim dalımıza numuneleri geliyor. Şu ana kadar aşıya bağlı bir enfeksiyon olayı gelişmedi. Umarım aynı şekilde de devam eder. Faz-2 ve Faz3'te de başarılı bir şekilde antikor yanıtını alırsak çalışmaların olumlu gideceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.

*Antikor: Geçirilen bir enfeksiyona karşı vücudun savunma amacıyla ürettiği, kanda bulunan maddelerdir.

Selma Kara