Şiddetli sallandık

Salı gece 02.28 sularında Sarıoğlan merkezli 4.9 şiddetinde deprem ile Kayseri korkuyla uykusundan uyandı. Depremde can kaybı yaşanmazken orta hasarda maddi kayıplar meydana geldi. Depremin ardından AFAD'ın açıkladığı bilgilere göre ilçede sabahın ilk ışıklarına kadar 21 artçı sarsıntı yaşandı. Deprem çevre illerde de hissedildi.

Şiddetli sallandık

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Mustafa Umut Özdemir, Sarıoğlu’nda yaşanan 4.9 şiddetindeki deprem ile ilgili Anadolu Haber’e bilgiler verdi. Özdemir, Gece yaşanan Sarıoğlan merkez üssü olan depremin 28 kilometrelik bir parçanın kırılmasıyla meydana geldiğini belirterek, “Biz bu depremi düşünce olarak bekliyorduk ama ne zaman olacağı konusunda bir fikir beyan edemiyoruz” dedi.  

Sarıoğlan depremi esnasında duyulan ses ile ilgili Mustafa Umut özdemir, “Yumuşak zeminlerde ses olmaz, ancak sert, kayalık zeminlerde ses duyulur. İnsanları en çok koruktan da bu korkunç sestir zaten” ifadelerinde bulundu.

Fay hatları üzerinde yaşıyoruz!

Kayseri'de 4 çeşitli fay hattının varlığından bahseden Umut Özdemir, “Bunların kendi aralarında periyotları var. Kayseri’den geçen fayın içinde üç tane yapı var. Geçen sene biri kırıldı. Bu sene biri kırıldı. Bir tane daha var kırılmayan. Kayseri'de yerleşim alanlarının olduğu bölgelerden geçen 3 fay hattı var.  Bunlardan bir tanesi Talas’tan, diğeri şehrin tam ortasından, sonuncusu ise Erkilet’ten geçiyor.  Erciyes fay hattı Talas’a gidiyor. Zaten fay hattı Şehre girmedin tek fay hattı, Kayseri’ye girince 3 kola ayrılıyor, çıkarken de yine Niğde de tek kolda birleşiyor. Bu üçünün de yapısı farklı. Bu nedenle de yaşanan depremler farklı” diye konuştu.  

7 şiddetinde deprem olabilir

Kayseri’de 7 üzerinde bir depremin olabileceği üzerinde duran Özdemir, “Enerjinin çıkışına bağlı olarak 5 ila 7 şiddetleri arasında bir deprem bekliyoruz. Kayseri'de üç tane hiç kırılmamış hattımız var. Bu hatlarda kırılma olduğunda yaşanacak depremde şiddeti de yüksek olacaktır. Bu yarın da olabilir, 20 yıl sonra da olabilir. Bu konuda çalışan profesörler var. Profesörler çalışmaları sonucunda biriken yükü tam hesaplayamıyorlar. Çünkü levha kalınlığı ile kara tabakasının kırılan kısmı bazı yerlerde 100 kilometreye kadar ulaşıyor. Bizler 100 kilometrenin 10 kilometresine kadar olan bölgeyi biliyoruz, Bugünkü teknoloji ancak bu kadarını bize veriyor.  Geriye kalan 90 kilometrenin nasıl bir tepki vereceğini de bilmediğimiz için tam olarak ölçemiyoruz. Yani şu gün şu saatte şu derecede deprem olur diyemiyoruz”

Depreme dayanıklı bina az!

Özdemir, Kayseri’de yaşanacak olası 7 şiddetlik bir depreme çok dayanıklı binaların olmadığına değinerek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“2000 yılı öncesinde yapılan yapıların hiçbirinde deprem yönetmeliği yok.  Bu nedenle de sağlam mı değil mi bilemiyoruz.   Ama 2000 bin sonrası yapılan binalar sağlamdır.  Bu aşamadı kentsel dönüşüm çok önemli. Dönüşümü yaparken de bizler fay yasası diye bir yasa istiyoruz. Fay yasası. Fay zonları üzerinde imar yapılmasını istemiyoruz. Bina fayın üzerindeki binayı ne kadar sağlam yaparsan yap fayın üstündeki bina yıkılır. Bu binayı en sağlam çelikten bile yapsan o bina yıkılır. Biz de fay zonları üzerinde bina yapılmasını istemiyoruz.”

Çök-kapan-tutun avizeyi çek!

Deprem anında vatandaşlar ise yıllardır uzmanların önerdiği korunma ve güvenli alana geçme gibi tedbirler yerine cep telefonu kamerasıyla avize veya dışarıyı çekme gibi tepkilerde bulundular. Bu davranış tarzının nedenini Psikolog Arzu Ersoy, “sosyal medyada takdir almak, beğenilmek, fenomen olmak için görüntü çekmek” olarak yorumluyor. 

Psikolog Arzu Ersoy, kişilerin deprem anında ve sonrasında psikolojik olarak etkilendiğini ifade ederek, “Yaşanan depremde can kaybı olmaması sevindirici olan tarafı iken depremin bireylerde yarattığı etkiler fizyolojik ve psikolojik olarak farklı boyutta olabiliyor. Kişiler fiziksel olarak zarar görmese de psikolojik olarak etkilenebiliyor” dedi.

Fenomen olmak için görüntü çekiyorlar

Deprem sırasında bireylerin göstermiş olduğu düşünce ve davranış olarak tepkilerin farklılık göstereceğinin altını çizen Arzu Ersoy konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Bireylerde psikolojik olarak korku, endişe, suçluluk, öfke, karamsarlık, panik, çaresizlik gibi duygular yoğun şekilde gözlemlenirken davranış açısından da bazı bireylerde deprem anında yapılması gereken önlemlere ağırlık verse de bazı bireylerde ise durum deprem anında yapılması gerekenlerden ziyade kendi can güvenliğini de tehlikeye atarak o anı kayıt altına almaya çalıştığını görüyoruz. Bu durum oldukça tehlikeli sonuçlara yol açabilir. Deprem anında yapması gerekenlerden ziyade telefonla o anı kayıt altına alan bireylerin motivasyonu sosyal medyada takdir almak, beğenilmek, fenomen olmak için görüntüyü çekmekse bu durum maalesef bu kişilerin psikolojik iyi oluşlarının iyi bir noktada olmadığını bizlere gösteriyor.”

Deprem sonrası anılarınızı sık sık anlatın!

Deprem sonrası psikolojik etkileri azaltmak için konuşma yönteminin önemli olduğunu belirten Ersoy, “Deprem sonrasında ise düşünce davranışlarımızda olayın etkisiyle anılarınızı tekrar tekrar anlatma ihtiyacı hissedebilirsiniz. Bir süre her an deprem olacak gibi hissederek korku duyabilirsiniz. Aynı olayı yaşayan kişilerle sık sık konuşma ihtiyacı hissedebilirsiniz bu normaldir ve duygularınızı paylaşmak sizin için yararlı olacaktır. Yaşı kaç olursa olsun herkesin ihtiyacı öncelikle anlaşılma ve dinlenmektir. Kişinin yaşadığı duyguyu, üzüntüyü, korkuyu mutlaka anlatmasına izin verilmeli” diye konuştu.

81 yıl içinde kenti etkileyen en büyük deprem

Öte yandan Sarıoğlan depremi 81yıl içinde kenti etkileyen en büyük depremlerden birisi oldu.  En son 2008 yılında Kocasinan ilçesi Güneşli beldesinde de 4.9 şiddetinde deprem meydana gelmişti. Kayseri’de 1940'lı yıllarda 5.2 ve 5.3 şiddetindeki 2 ayrı depremde 37 vatandaş hayatını kaybetmişti.

>>Dilek Bayram