Sınav nasıl kazanılır? Sınav kazanma taktikleri
Başarılı bir sınav için iyi bir motivasyon ve çok çalışma dışında iyi sınav taktikleri de gerekli. Uzmanlar doğru çalışma yöntemleriyle bilginin kalıcı hafızaya aktarılmasının mümkün olduğunu dile getiriyor. Peki sınav nasıl kazanılır, sınav kazanma taktikleri nelerdir? Sizler için derledik..
Uygulayacağınız bazı küçük taktikler hem sınavınızın daha verimli geçmesini hem de psikolojik olarak sınavda daha iyi hissetmenizi sağlar. Her şeyden önce sınava hazırlanırken olumsuz ön yargılarınızdan kurtulun!
Unutmayın! Olumsuz düşünceler sizi bırakmaz, sizin onları bırakmanız gerekir. İyi bir çalışma tekniği ile bu tip olumsuzlukların üstesinden rahatlıkla gelebilirsiniz.
Peki, neler yapmalı?
Sınava, sorularını çözerken iyi hissettiğiniz dersten başlayın.
Olumsuz soru köklerine dikkat edin (ulaşılamaz, bahsedilemez, yoktur vb.).
Önce tüm soruları çözüp en son optik forma geçirmek yerine soruyu çözer çözme cevabınızı optik forma geçirin. Olası bir kaydırmanın önüne geçersiniz.
Sorularla inatlaşmayın. Bir soruya 2 dakikadan fazla zaman ayırmayın. Eğer sizi daha uzun süre uğraştırıyorsa yanına bir işaret koyup hemen başka soruya geçin. Zaman kaybetmeyin.
Kendinize ne kadar güvenirseniz güvenin işlem gerektiren soruları akıldan çözmeye çalışmak yerine mutlaka kâğıt üzerinde çözün.
Sınav esnasında küçük esneme hareketleriyle vücudunuzu rahatlatın. Bu, sınav gerginliğini ve soruları çözdükçe artan yorgunluğunuzu alacaktır.
Sınavda sorulara yoğunlaşın. Soruyu okurken aklınızın bir köşesinde sınav sonrasını ya da başka şeyleri düşünürseniz soruya gerekli dikkati veremezsiniz.
Soruları ön yargıdan uzak değerlendirin. Soruyu gördüğünüz an zormuş, deyip okumaktan, incelemekten vazgeçmeyin. Her soruya şans tanıyın.
Her soruda bir bit yeniği aramayın. Her sınavda gerçekten kolay birkaç soru bulunur. Şüpheci yaklaşımlarınız bu basit sorularda fazlaca zaman kaybetmenize neden olur.
Son olarak ve belki de en önemlisi, mutlaka turlama tekniğini kullanın!
Peki turlama tekniği nedir?
Bir testteki kolay, çok kolay ve normal soruları birinci turda çözerek diğerlerini (zor ve çok zor soruları) ikinci tura bırakmaya turlama tekniği denir.
Ayrıca uzmanlar sınavlarda başarılı olmak ve sınav kazanmak için ezber yapmanın yeterli olmadığını belirterek, doğru çalışma yöntemleriyle bilginin kalıcı hafızaya aktarılması gerektiğini söylüyor. Bunların yanında verimli çalışma için içsel motivasyonun da şart elbette.
Eğitim Danışmanı Barış Balcı’nın önerilerine göre; öğrenmeyi kalıcı hale getirmek ve doğru öğrenme için gereken koşulları ve yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz:
İçsel Motivasyon
Kişi önce ‘Neden öğrenmeliyim?’ diye kendine sorarak güçlü bir sebep bulmalı. Neden okuyorum? Neden okula gidiyorum? Neden bu sınava giriyorum? Neyi gerçekleştirmek istiyorum? Hayalim, tutkun olduğum şey ne? En iyi okul, en iyi öğretmen, en iyi kaynaklar olsa bile bazen en iyi sonuçlar ortaya çıkmayabiliyor. İçsel bir motivasyonunuzun olması şart.
Kişiyi harekete geçiren güçlü nedenler varsa, kişi o hayale ulaşmayla ilgili aşamaları daha hızlı yerine getirebiliyor. Ona yönelik eylemlerde bulunuyor, çalışmalarını ona göre planlıyor. Beyin çalışma sürecini daha çok önemsiyor. Bu nedenle kişi sınav sonucunda kazanacağı okulu, elde edeceği kazanımları düşünerek sonuca odaklanmalı.
Öğrenmeyi Sevmek
Kişi öğrenme sürecini severek ve keyifle yaptığında zor gelmez. Eğer gönülsüz, istemeden yapıyorsa, en basit şey bile ona zor gelecektir. Bu nedenle öğrenmeyi sevgiyle mutlulukla ilişkilendirmek gerekiyor. Kaygıyla, zorunlulukla ilişkilendirdiğimizde isteksizliğe ve motivasyon eksikliğine yol açıyor. Okulda bazen güçlü olmadığımız alanlarda becerilerimizi geliştirmemiz, bazı konuları öğrenmemiz gerekebilir. Sayısalcılar tarih, felsefe gibi derslere karşı, sözelciler ise matematiğe karşı isteksiz olabiliyor. Oysa öğrenmenin kendisi güzel. Önce öğrenmeyi sevmemiz gerekiyor. Zihnimizi zorlayan bir durum var ve biz onu aşmayla ilgi bir çaba içindeyiz. Bu bizim gelişimimize katkı sağlıyor. Doğuştan bazı yeteneklere sahibiz ve bunları geliştirebiliriz. Problem çözme becerisini geliştiren bir öğrenci, ilerleyen süreçte iş hayatında karşılaştığı bir problemi çözerken de bu mekanizmayı kullanıyor.
Ezberlemek mi? Öğrenmek mi?
Bazen ezber yapmak işe yarayabiliyor. Bir vizeye, bir finale girmeden önce o bilgiyi çok yoğun tekrar ederseniz, ezberlerseniz o sınavda geçer not alabilirsiniz. Ama konuların fazla olduğu üniversite ve liselere geçiş sınavlarına hazırlıkta her şeyi ezberleyemezsiniz. Konuları ezberlemek değil öğrenmek gerekiyor. Bilgiyi geri çağırabilmek, onu ancak kalıcı hafızaya kaydettiğinizde mümkün oluyor.
Sahip olduğumuz algı kanallarını daha aktif kullanmamız gerekiyor. Bir öğrenme etkinliği sırasında çoklu algı kanalı kullanıldığında bilginin kalıcılığı artmış oluyor. Bir bilgiyi öğrenirken okuyabilirsiniz, yazabilirsiniz, dinleyebilirsiniz, onunla ilgili tartışmalara katılabilirsiniz, birine anlatabilirsiniz, o bilgiyle ilgili mental zihinsel bazı kurgular oluşturabilirsiniz. O bilgiyle ilgili deneyim elde etmek, uygulama yapmak çok daha etkili öğrenmeyi sağlıyor. Yazarak çalışmak okumaya oranla 10 kat daha etkili. Tekrarlar da bilginin kalıcılığını artırıyor.
Zihin haritaları
Bilgiyi kalıcı hafızaya kaydetmek için kavram haritaları, zihin haritaları denilen bazı teknik ve metotlar var. Çalışırken beyin hücresine, nörona ağlarına benzer bir yapıyla not alındığında beyin oradaki veriyi datayı daha iyi kavrıyor. Ana başlık ve alt başlıklarda hatırlatıcı kelimeler, küçük resimler, şekiller, sembollerle ilişkilendirilerek bilgi hafızaya aktarılabiliyor. Bu teknikleri bilmesek bile yazarak not tutarken renkli kalemler kullanmak, bazen hatırlatıcı şekiller semboller oluşturmak bilgiyi daha uzun süreli kaydetmemizi sağlayacaktır. O bilgiyle ilgili zihinsel bir kurgu oluşturduğumuzda, zihinsel bir fotoğraf, bir video oluşturduğumuzda beynimiz onu daha uzun süre saklayacaktır.
Programlı Çalışma
Sınava hazırlanan öğrencinin bir çalışma takvimi ve günlük programı olmalı ve ona uymalı. Eksikleri, güçlü ve zayıf yönlerimizi görebilmemiz için haftalık deneme sınavları yapılmalı.
Kişi bir günde tek bir ders çalışmamalı. Uzun süre aynı derse çalışmak sıkılmaya sebep verebiliyor. Günde minimum 2-3 ders, en fazla da 5-6 ders çalışılabilir. Ayrıca gün içerisinde sayısal sözel dengesi oluşturulmalı. En çok zorlanılan ders sabah saatlerine alınmalı. Diğer derslerden sonraya bırakılırsa kişinin ona enerjisi kalmayabilir. Yatış-kalkış saatleri, yemek saatleri de belirlenmiş olmalı. Yemeklerden sonra zihin çok iyi yoğunlaşamayabilir bu nedenle yemekten en az 30-40 dakika geçtikten sonra çalışmaya başlamalı.
Çalışma Masasının Konumu
Çalışma masa sandalyesi duvara dönük olmalı. Görüş alanının dar olması dikkat odaklanma açısından olumlu. Çalışırken masa lambası ve şapka kullanılmasını öneriyorum. Işığın sağ ya da sol arkadan çapraz geliyor olması ideal olur. Karşıdan gelen ışık gözleri çok yorar. Sınıftaysak her 20-30 dakikada uzaklara bakmalıyız. Teneffüslerde öğle aralarında dışarıda dolaşmak da gözleri dinlendirir. Aynı şekilde bireysel olarak çalışırken de bir iki nefes egzersizi eşliğinde gözlerimizi dinlendirmeliyiz.
Ders Çalışırken Müzik Dinlemek
Ders çalışırken müzik dinlemek doğru değil. Ders çalışırken ders çalışmaya, müzik dinlerken müzik dinlemeye, yemek yerken yemek yemeye odaklanmamız gerekiyor.
Uyumadan Önce Tekrar Etme
Molalar da çok önemli. Molayı boşa giden bir zaman olarak düşünmeyin. Moladan hemen önce öğrendiklerimiz geçici-kısa süreli hafızamıza kaydediliyor. Molada dışarı çıkmak, gözleri dinlendirmek, uzaklara bakmak, eli-yüzü yıkamak kısa süreli hafızadaki bilgiyi uzun süreli hafızaya aktarıyor. Yatmadan önce o gün öğrenilen bilgiler gözden geçirilirse, bu kez uzun süreli hafızadaki bilgiler kalıcı hafızaya aktarılıyor.
Sınıfta Dinleyerek Öğrenme
Dinleme, okulda en çok kullanılan öğrenme yöntemi. Dinlerken etkili öğrenmenin sağlanabilmesi için kişi dikkatini konuşan kişiye vermeli. Dinleme sırasında konuşmacıyla etkileşimde bulunmak, soru sormak, konuşmayla ilgili küçük notlar almak bilgiyi daha iyi öğrenmemize katkı sağlıyor. Zihinde bir soru işareti oluştuğunda mutlaka sormamız gerekiyor.
Sanatsal ve sportif faaliyetler
Haftada birkaç saatinizi sanatsal ya da sportif faaliyete ayırmanızı öneriyorum. Kedi köpekle uğraşmak, resim çizmek, folklor, satranç oynamak, sevdiğiniz, sizi rahatlatacak her türlü aktivite olabilir. Kişi arada bir kendisine iyi gelecek ve onu yaptığında keyif alacağı aktivitelere zaman ayırmalı.
>>Haber Merkezi