Stratejist Çiftçi: 'Evet diyen 'vatansever', hayır diyen de 'vatan haini' olarak nitelendirilmemeli'

Stratejist Abdullah Çiftçi, yeni anayasa ile ilgili olarak: 'Anayasaya evet diyen 'vatansever', hayır diyen de 'vatan haini' olarak nitelendirilmemeli' değerlendirmesinde bulundu.

Stratejist Çiftçi: 'Evet diyen 'vatansever', hayır diyen de 'vatan haini' olarak nitelendirilmemeli'

Geçtiğimiz günlerde Kayseri’ye gelen Stratejist Abdullah Çiftçi’den gündeme ilişkin bilgi ve görüşlerini aldık. Yeni anayasa, başkanlık ve terör olayları hakkında görüşlerini edindiğimiz Stratejist Çiftçi; “Anayasaya evet diyen ‘vatansever’, hayır diyen de ‘vatan haini’ olarak nitelendirilmemeli” dedi ve bu süreçte dış kaynaklı bir psikolojik harp ile algı yönetimi yürütüldüğünü dile getirdi. 
 
Paylaştığı bilgilerde, bu süreçte ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir söylem kullanmamak gerektiğini kaydeden Çiftçi, aktardığı görüşlerinde şunları iletti: “Türkiye üzerinde yoğun dış kaynaklı, halkın moral değerlerini çökertici, vatandaşın devletine güvenini sarsıcı terör, finansal terör saldırısı ve özellikle sosyal medya üzerinden ‘algı yönetimi’ ile psikolojik bir harp uygulaması var. Bu nedenle anayasa referandum sürecinde ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir söylem kullanmamak gerek. Anayasaya evet diyen ‘vatansever’, hayır diyen de ‘vatan haini’ olarak nitelendirilmemeli. Dünyada yeni bölgesel güçlerin, ittifakların oluştuğu bugünlerde, devletin daha hızlı kararlar alabilmesi ve ‘bürokratik oligarşi’den kurtulması ve kurumsallığın daha istikrarlı bir yapıya kavuşturulması gerek.  Bu süreç iyi yönetilemez ise toplumsal huzursuzluk artar.”
 
“TERÖR EYLEMLERİ ÜZERİNDEN SAVAŞ DEVAM EDİYOR”
 
Verdiği bilgilerde; 21. yüzyılda savaşın şimdilik devletler üzerinden değil, vekalet örgütleri, terör eylemleri, siber savaş, istihbarat savaşı, finans savaşı olarak devam ettiğini ifade eden Çiftçi, kendilerini dünyanın sevk ve idaresinden sorumlu gören küreselcilerin, dünya finans sistemini kontrol ettiğini belirterek şunları kaydetti: “Anayasa referandum sürecinde seçmenin oyunu etkilemek için bir taraftan terörü destekliyorlar, diğer taraftan güvenlik nedeniyle Türkiye’nin kredi notunu düşürüyorlar. Türkiye’ye yönelik finansal savaş bölgede bir anlaşma zemini olana kadar devam eder. Türkiye üzerindeki operasyonların seyri bölgede kalıcı siyasal bir çözüm bulunana kadar devam eder. Ancak Trump ile küreselciler arasındaki savaş nedeniyle, karşılıklı birbirinin eylemlerini ifşa dönemi başladı. Türkiye üzerinde terör eylemleri yapanlar, eskisi gibi rahat hareket edemezler. ABD’nin taraflarının kendi içindeki çatışma şiddetine göre Türkiye’de ve Türkiye üzerinde de ABD/Alman/İngiliz ve küreselciler kendi aralarında çatışmaya devam ederler.” 
 
“TÜRKİYE BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR- YENİ İFŞALAR GÖRECEĞİZ”
 
Paylaştığı bilgi ile görüşlerinde son olarak terörle ilgili de konuşan Çiftçi, Türkiye üzerindeki terörün dış kaynaklı olduğunu, Türkiye’nin büyümesini, tarihi misyonunu üstlenmesini engellemek ve bölgesel dizaynı Türkiye’siz yapabilmek için terör ile Türkiye’nin baskı altına alınmak istendiğini sözlerine ekleyerek şunları ifade etti: “Bu süreç, PKK’nın Kürtleri temsil etmediği, uluslararası bir maşa olduğunu ortaya çıkardı. PKK artık eskisi gibi Müslüman Kürtler arasında zemin bulamaz. Her şeyin içinde olan ve küreselcilerin kontrolündeki Fethullahçı Terör Örgütü-(FETÖ) ifşa oldu ve hızla kamu kurumlarından temizleniyor. Yıllardır vatandaş arasında ‘PKK yerine dağlar bombalanıyor’ algısı vardı. Ordudaki FETÖ yapılanması dikkate alınırsa, bunun doğru olduğu ortaya çıkıyor. Ama FETÖ unsurlarının TSK içinde zayıflaması ile TSK, PKK’ya ağır kayıplar verdirdi. PKK, FETÖ, DAEŞ gibi terör örgütleri, küreselcilerin terör veritabanına kayıtlı, aynı merkezden yönlendirilen örgütler. Türkiye’deki terör eylemlerinde bu üç örgütün koordineli işbirliği var. ABD ve İngiltere’nin küreselciler ile kapışması, terörün tüm dünyayı tehdit eder hale gelmesi ile önümüzdeki süreçte yeni ifşalar göreceğiz. Bu nedenle Türkiye’de terörün bitmesi, her zamankine göre daha olasıdır. Terör örgütleri sadece dışarıdan değil içerideki işbirlikçilerden de destek alıyor. Türkiye kamu kurumlarındaki sızma, yabancılara çalışan ‘bürokratik oligarşi’yi ve işbirlikçileri temizlediğinde terör Türkiye’de zemin bulamaz. Millet, Suriye’de devletsizliğin ne olduğunu, Akdeniz sularında boğulan mültecileri, tecavüz edilmiş kadınları, yetim kalmış çocukları ve harap olmuş şehirleri gördü. Vatandaşın teröre duyarlılığı ve şuurluluk, kararlılık düzeyi daha yüksek. Bu nedenle Türkiye terörü yener, yenecek.” ÖZEL HABER: KAAN AKBAŞ