Tarihi Kervansaray'da 784 yıllık beddua!
1240 yılında ünlü Selçuklu Veziri Celalettin Karatay tarafından yaptırılan Bünyan ilçesindeki Elbaşı bucağına bağlı Karadayı (Karatay) köyünde bulunan Karatay Kervansarayı Vakfiyesi ile ilgili hikâye ve bedduaları hiç duymuş muydunuz? Detaylar Kayseri Anadolu Haber'in bülteninde..
Türkiye coğrafyasında en önemli kervansaraylardan biri de Kayseri’nin Bünyan ilçesindeki Elbaşı bucağına bağlı Karadayı (Karatay) köyünde bulunuyor.
Kayseri-Malatya karayolu üzerinde, Kayseri’ye 45 kilometre mesafede bulunan “Karatay Kervansarayı” ya da “Karatay Han” olarak bilinen abidevî yapı kentin önemli tarihi mekânları arasında yer alıyor.
Karatay Kervansarayı Vakfiyesi’nin ilginç hikâyesi ve vakfiye şartlarını bozanlar veya yerine getirmeyenler için bedduaları, özel haberimizde derledik.
Büyükşehir Belediyesi’nin tarihe adeta ışık tutan kültür ve sanat dergisi Şehir Dergisi’nin 46’ncı sayısında Tarihçi Mustafa Cingil tarafından kaleme alınan ‘Karatay Han ve Muhteşem Vakfiyesi’ yazıda dikkat çeken bilgiler yer alıyor.
Türkiye Selçuklularının ileri gelen devlet adamlarından Celâleddin Karatay tarafından yaptırılan Karatay Kervansarayı, Alâeddin Keykubâd’ın oğlu II. Gıyâseddin Keyhüsrev’in dönemi olup, 1240 yılında inşa edildi.
Karatay Han’a ait vakfiyenâme Anadolu’daki diğer eserlere ait vakfiyelere göre çok daha kapsamlı olması ile oldukça öne çıkıyor.
Dahası vakfiye günümüze ulaşan tek kervansaray vakfiyesi olma özelliği ile de ayrı bir değer taşıyor.
Her cuma akşamı bal helvası yapılıp bütün yolculara bedelsiz ikram edilmiş
Karatay Vakfiyesi’nde vakıf gelirlerinin detaylı bir şekilde teker teker yazılması dışında, kervansarayda çalışacak personel ve bunların maaşları, gelen yolculara namaz kıldırmak için bir imam tayini, gelen yolculara bedelsiz yemek verileceği, bu yemeklerin yapılacağı kapların temini için adlarının detaylıca ve birer birer zikredilmesi, her cuma akşamı bal helvası yapılıp bütün yolculara bedelsiz ikram edileceği, yolcuların diğer ihtiyaçları görüldükten sonra ayakkabılarının da tamir edileceği, edilemiyorsa da yenisinin verileceği belirtiliyor.
Ecdadın hayvana olan saygısı bu vakfiyede
Han’a gelen hayvanların nallanması için gerekli nal ve çivisinin sürekli bulundurulup bedelsiz nallama yapılacağı, hasta hayvanların tedavisi için sürekli bir baytarın bulundurulacağı, iyileşmesi mümkün olmayan hayvanın yerine yenisinin verileceği vurgulanırken, gelen hayvanların ihtiyacı olan arpa ve samanın bedelsiz verileceği ifade ediliyor.
Yine aydınlanma ve ısınma için gerekli yağın sürekli bulundurulacağı, Yolcuların temizlik ihtiyacı için kervansaray içinde bir hamam olmadığı için köydeki hamamın vakfedilerek yolcular ve köy halkı için tahsis edileceği, hastalanan yolcuların bedelsiz tedavisi için kervansarayda bir revir ve eczanenin bulundurulacağı, ölen hastaların bedelsiz kefenlenip gömülecekleri gibi daha birçok hüküm detaylıca yazıldıktan sonra gelirden artan paraların civardaki müslim ve gayrimüslim köyleri ayırt etmeksizin buralarda bulunan fakir ve ihtiyaç sahiplerine aynî veya nakdî yardım olarak dağıtılacağı anlatılmaktadır.
Vakfiyenin sonunda bir de beddua var
Vakfiyenin sonunda vakfiye şartlarını bozanlar veya yerine getirmeyenler için beddualar da yer alıyor.
Bedduada, şu ifadeler yer alıyor:
Her kim vakfımın şartlarından birini dahi değiştirir, hükümsüzlüğe sürüklerse veya yerine getirmeye çekinirse günah onundur. Allah şüphe yok ki görür ve bilir. Vakfa dokunan veya onun şartlarını gerçekleştirmeden alıkoyan kimse; Allah’ın, kitapların, meleklerin ve bütün insanların lâneti kıyamete kadar o kimsenin üzerine olsun. Allah ona yeter. Her nefis kıyamet gününde farklı cezalara çarptırılacaktır.