Türk kokoreci mi? Yunan kokoretsi mi?
Greek City Times adlı internet gazetesine göre, Yunan sakatat yemeği olan kokoretsi dünyanın en iyi sakatat yemeği listesinde 1. sırada yer alıyor. Listeye göre Türk kokoreci ise 4. sırada yer aldı. Peki, kokorecin anavatanı olan Türkiye nasıl 4. sırada yer aldı? Türk kokoreci ile Yunan kokoretsi arasında ne fark var? Detaylar Kayseri Anadolu Haber'de…
Geleneksel olarak Yunanistan'da Paskalya Pazarı’nda meze olarak tüketilir. Paskalya ile ilişkilendirilmesine rağmen, genellikle yıl boyunca ülke genelinde bulunabilir. Kokoretsi Balkanlar'da da popülerdir ve yemeğin adı Arnavutça işkembe anlamına gelen kukurec kelimesinden gelir.
Dünya çapında popüler bir yemek olan kokoreç, kimi zaman üzerine çeşitli baharatlar ve domates eklenerek gözleme üzerinde sandviç olarak servis edilirken kimileri ise turşu ve dolmalık biberle birlikte baget şeklinde servis etmeyi seviyor.
Yunanistan’a ait olan Greek City Times adlı internet gazetesi sayfasında dünyanın en iyi sakatat yemeği listesini yayımladı.
Listeye göre Yunanlılara ait olan kokoretsi, dünyanın en iyi sakatat yemeği olarak seçildi. Listenin 4. sırasında Türkiye’ye ait kokoreç yemeği yer aldı.
İşte Yunan kokoretsi ile Türk kokoreci arasındaki fark:
Her ikisi de şişte pişirilen geleneksel sakatat yemekleri olsa da, farklı mutfak geleneklerinden kaynaklanmaktadır ve bazı dikkate değer farklılıkları vardır.
Yunan mutfağında akciğer, böbrek, kalp, karaciğer gibi kuzu sakatatları, Türkiye'de ise ince ve kalın bağırsaklar ile herhangi bir katkı maddesi içermeyen şekerlemeler kullanılır.
Türkiye’de ise sadece bağırsağı kullanırken, Yunanlılar bağırsağı ciğer, böbrek, tatlı ekmek ve baharatlarla doldururlar.
Kokoreç hangi ülkeye ait?
Kokoreç Yunanistan ile bir türlü paylaşamadığımız bir lezzettir. Sözcüğün köken Yunanca ve Arnavutça kelimelerden oluşup ‘’mısır koçanı’’anlamına gelir. Kokoreci Orta Asya’daki Türk boylarının keşfettiği, yapılan arkeolojik çalışmalarla ispatlanmıştır. Orhon kitabelerinde dünyanın ilk seyyar kokoreççileri olan ‘’baba ve oğul’’olduğu yazılmaktadır. Kokoreç hakkında, Çince de ve Türkçe kitabeler vardır. Zamanın tüm şöhretleri, büyük komutanlar ı ve filozoflar ı bu lezzetin tadına bakmak için ipek yolunu aşındırmıştır. Büyük İskender ‘in methini duyduğu bu lezzeti tatmak için seferini uzatıp, ta Orta Asya’ya kadar geldiği rivayet edilir. Bu lezzet kavimlerin göçüyle beraber Anadolu’ya taşınmış ve Osmanlı padişahlarının baş tacı olmuştur. İstanbul’un fethinde kapılardan ilk önce kokoreççilerin geçtiği yazılır. Yavuz Sultan Selim’in kokoreççi başı olmadan sefere çıkmadığı, IV. Murat’ın tebdili kıyafetle halkın arasına karışarak seyyar kokoreççiden gizli gizli kokoreç yediği bilinir.