Vural: 'Kitaplar vefayı öğretir'
Bu hafta, kalem olarak Kayseri'nin medarı iftiharı olan Sergül Vural ile yeni eserleri ve projeleri hakkında bir sohbet gerçekleştirdik. Yaptığımız söyleşide eserleri ve edebiyat dünyası ile ilgili düşüncelerini paylaşan Vural, 'Kitaplar, vefâyı öğretirler, cefâyı naklederler, sefâyı bize bırakırlar' diyerek yazın dünyası hakkında fikirlerini özetledi.
YAZI HAYATINA ŞİİRLE GİRDİNİZ DENEME VE ROMANLA DEVAM ETTİNİZ. ŞİİR KUMA KABUL ETMEZ, DENİR. BU KONUDA SİZ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Hayat, yolunu dosdoğru çizenlere gülümser; yolunu eğri çizenleri ise törpüler. Biz bu yolda hem kendimizi hem de kalemimizi törpüleyenlerdeniz.
Hayatın boşluklarına, direnme asiliğini göstermek için gerekliydi yazmak. Cesaret işiydi; hatta câhil cesareti… Ancak, câhillik insanda bâkî değildir. “Ben kim, böylesi bir sihirli iklimin kıyısında köşesinde dolaşmak kim?” demedim. Daldım bilmediğim bu deryaya. Başlamak yazmanın besmelesiydi; yapmayı planladığımız işlere devam etmekse inandığımız yolda kararlılık… Bir kulaç… Bir kulaç daha… Ve sonunda boğulmayacak kadar öğrendim bu deryada yüzmeyi. Zor işlere attığım her kulaç, yüreğime ve aklıma olan özgüvenimin ispatıydı. Yüreklilikle silahlanan, yiğitlikle savaş taktiği uygulayan ve gözü peklikle hamle yapan insanın karşısında kim durabilir? Önce şiir dedik evet… Sonra taştı gönlüme dokunan kelimeler. Kâh deneme oldu kâh hikâye kâh roman… Mühim olan gönlümde büyüttüklerime ortak etmekti okurlarımı; öyle de yaptım. Kim kaderine karşı gelebilir ki? Gönlüm, şiire yatkınlığı kadar düz yazıya da yatkındı. Şiirim de çaresiz boyun büktü bu kadere. Fakat onu hiç incitmedim. Şiir hep gözbebeğim oldu ilk günden beri. Hâlâ halleşiyorum onunla ve Rabb’im nefes verdiği sürece de bu dostluğumuz devam edecektir. Kitap bâbından sesimin çıkmaması dosyalarımın beklemesindendir. Yayın camiasının şiir kitaplarına sıcak bakmamasındandır. Ancak her ne varsa dünyada hepsi de zamanını bekler. Gün gelir tabak tersine döner elbet. O güne kadar şiirlerim dergilerde okurlarıyla beraber olacaklar.
GEÇTİĞİMİZ YIL, İSTASYON MAHALLESİ’Nİ ANLATAN BİR KİTABINIZ YAYINLANDI. BU MAHALLEYİ SEÇMENİZİN SEBEBİ NEYDİ?
Kayseri’nin yakın tarihine ışık tutacak bir projedir “Bir Nefeste Kayseri” kitap dizisi. 30 Kayserili yazarın, 30 farklı mahalle ve semti yazması şehrin yaşatılması adına çok önemlidir. Koordinatörlüğünü, Kayseri Eski Belediye Başkanlarından Şükrü Karatepe’nin yaptığı bu proje Büyükşehir Belediyesi’nin katkıları ile hayata geçti. Bu konuyla ilgili yapılan ilk toplantılara katılmadım. Proje, Laçin Yayınları’nın sahibi Mehmet Çelebi’nin “Siz demiryolcu çocuğusunuz. İstasyon mahallesini yazabilirsiniz…” önerisiyle filizlendi zihnimde. Evet, demiryolcu torunu ve demiryolcu kızıydım. Yıllarca babamdan ve dedemden dinlemiştim demiryolu hikâyelerini. Gördüğüm ve bildiğim en taze bahardı istasyonlar. Traversler arasında sek sek oynadığım günler, yol boylarından topladığımız ıhlamur çiçeklerinin kokusu hala duruyordu dimağımda. Çocukluğu ve gençliği tren sesleri arasında geçen biri olarak, raylarda çıkardığı tınılarla bir rakkasenin ayak seslerini andıran tren seyahatlerine özlemim hiç bitmemişti. Kayseri Garı, tarihi dokusu ve gizemli duruşuyla, etrafındaki birbirinden efsunlu duran lojman binalarıyla hatıralarımda apayrı bir yere sahipti. Dahası emanetti dedemden ve babamdan. Emanete sahip çıkmak gerekirdi. Ve karar verdim bu mahalleyi yazmaya. Kitabın yazım aşamasında sadece demiryolcularla değil mahallenin muhtarı ve sakinleriyle de uzun bir zaman yolculuğu yaptım. Kendi yaşadıklarımı anlatmakla yetinmeyip yaşanmış hayatların da izini sürdüm. İstedim ki bu mahalle kâh anılarımla kâh okuduklarımla kâh duyduklarımla harmanlanarak geçmişte yaşanmışlıklarıyla günümüze ulaşsın; insan olgusuyla birlikte zaman ve mekân olgusunu da içinde barındırsın. İstedim ki doğduğum şehrin, ray tıkırtısıyla değişen ve gelişen bir bölgesine, coğrafyasından toplumsal hayatına, insan tiplerinden unutulan değerlerine, erkeğinden kadınına kadar gönül gözümle bakarak ışık tutayım. İstedim ki yaşanmışlıklar mekân bağlamında netleşsin kalem ve kelam diliyle. Elhamdülillah ki kısa sürede tarihi doku bakımından fakir olan bu mahalleyi, insanların yaşanmışlıklarıyla hikayeleştirdim. Eskimeyen ne var dünya da? Gelişen teknoloji, global yapının değişmesi gibi sebeplerle TCDD da eskisi kadar revaçta değil. “Bir Nefeste Kayseri” projesinin vesilesiyle Kayseri İstasyonunu satırlara işlenmiş olmak beni ziyadesiyle mutlu etti.
3’Ü ANTOLOJİ OLMAK ÜZERE ÇEŞİTLİ DALLARDA 11 KİTABINIZ VAR. BUNLARA BİR YENİSİ DAHA EKLENDİ ŞU GÜNLERDE: ESERLERDEN ESİNTİLER… İSMİNDEN HAREKETLE BU ESİNTİLER BİZİ ÇEŞİTLİ ESERLERLE BULUŞTURACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR. BU YENİ KİTABINIZ HAKKINDA BİZE BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
Evet, güzel esintiler var Eserlerden Esintiler’de. Kitaplar, vefâyı öğretirler, cefâyı naklederler, sefâyı bize bırakırlar. Hele bir de yazarından imzalı alınmışlarsa yüreği coşkudan titretirler. Mürekkep kokulu sayfalar açılmayı beklerler okunmak için. Eserlerden Esintiler böyle bir heyecanın ürünüdür. 2005 yılından bu yana imzalanarak şahsıma takdim edilen kitapları, bazen elime geçer geçmez, bazen uzun bir aradan sonra, bazen de okuyup bir kenara bıraktığım kitabı ikinci kez okuyarak düşüncelerimi ve o anki duygularımı kitap yazıları olarak kaleme aldım. Bunu bir vebâl olarak gördüm. Ancak yeni kitap yazıları yazmayı düşünmediğim için, bu, şiir, deneme, hikâye ve roman kitaplarının bende bıraktığı rahvanlaşmış mülahazalara ve his yolculuğuna okurlarımı da ortak etmek istedim. Eserlerden Esintiler’in ilk bölümünde yer alan 65 adet kitap yazısının çoğunluğu Kayserili ya da Kayseri’de yaşayan şair-yazarlara ait eserler olmakla birlikte, aralarında Türkiye genelinde yayınlanan kitaplar da var. Kitabın ikinci bölümünde ise bendenizin kitaplarına yazılan 21 adet yazı yer almaktadır. Dilerim ki kitaplardan yansıyan duyguların esintisiyle yüreklerinize bir tatlı huzur sunabilirim. Dilerim ki kitapların diliyle okurların duygu dünyanızda yeni bir pencere açabilir; hayatınızın kitaplar kadar dolu, kitaplar kadar samimi ve kitaplar kadar zengin geçmesine yardımcı olabilirim. Eserlerden Esintiler Şiir Vakti Yayınlarından 278 sayfa olarak çıktı. Toplamda 56 yazara hizmet veren bu kitabın hayırlara vesile olmasını niyâz ediyorum.
KİTAPLARIN DÜŞÜNCE İKLİMİNDEN YAYILAN KENDİNE ÖZGÜ KOKULARI VARDIR. İNSANI MEST EDEN BU MİSK Ü AMBER İÇİNDE KADIN OLMANIN GETİRDİĞİ SORUMLULUĞU YAZARLIĞINIZLA NASIL BAĞDAŞTIRIYORSUNUZ?
Çok kolay… Sadece ve sadece âdem kimliğimle yazıyorum. Ve yazı hayatım boyunca cinsiyet ayrımına hep karşı çıktım. İnsan olarak herkesin sorumlulukları vardır. Kadının sorumluluğu var da erkeğin sorumluluğu yok mu? Aslında asıl sorun, insanın yakın çevresinin, birbirine olan hoşgörülü yaklaşımında hem düğümleniyor hem de çözülüyor. Bize birçok genç, yazı hayatına destek arayışıyla ulaşıyor. Bunların içinde yazdıkları şiirlerle sorgulanan kızlar olduğu kadar mâdur erkekler de var. Ve hatta yazmak istedikleri eserler, defalarca eşleri tarafından yakılan, bilgisayarındaki dosyaları silinen beyler de var. İnanması zor ama bunlar hakikat… Şairlik ve yazarlık hem insanların gıpta ufkunda yer alıyor, hem de bu yola çıkanlar, ilk önce en yakınları tarafından aforoz ediliyorlar. Bunu anlamak mümkün değil!.. Aynı kişiler ısrarla yürüdükleri ve kendilerince bedel ödedikleri yazarlık yolunda başarı kazanınca “iyi evlat, iyi kardeş, iyi eş” oluveriyorlar. Böylesine “zor hayat”ları görünce, kendimi Rabb’imin lütfuna mazhar olmuş olarak görüyorum. Açıkça ifade etmeliyim ki yazı hayatım boyunca yakın çevremden, önüme engel koyan hiç olmadı. Yakınlarım ve yazar çevresindeki yolda büyüklerim daima destek oldular yazmam için. Özellikle de hayat arkadaşım beni çok destekledi. Camiânın içinde benim bilmediğim ayak kaydırmalar olmuş olabilir, malum “Padişahın bile arkasından atarlar” ve “Meyve veren ağaç taşlanır…” Bu çabaları duysam dahi hep kulak arkası ettim. Doğru bildiğim yolda ilerlemekten hiç vazgeçmedim. Şair ve yazarlıkta kararlılık ve adanmışlık esastır.
ŞİİRLERİNİZDE ÜTOPİK BİR EFSUN SEZİLİYOR. BEŞERLE BAŞLAYAN VE İLAHİYE UZANAN BİR AŞKI İŞLİYORSUNUZ. BUNU BİLİNÇLİ Mİ YAPIYORSUNUZ?
Şiir, bilinçten ziyâde şuurla söylenen sözler bütünüdür. Bir yerde yangın varsa oradan dumanlar savrulur. Bir yerde nehir varsa etrafındaki yeşilliklerden bilinir, orada bir hayat kaynağının olduğu. Şiir de böyledir. Şair ya kalemiyle avlar kelimeleri ya da kendisine bahşedilen ilham ile söyler içindekileri. Kendimi bildim bileli Aşk’a âşık bir yüreğim var benim. Hep bir hasret, hep bir bekleyişim var. Hiçbir cüz bu hasretimi dindiremiyor, dindiremez de… Böylesine yoğun bir duyguya müptelâ olan gönlümün bir kanadı dünyada diğer kanadı ebediyyettedir. Bu hâlim ister istemez yansıyor, şiirlerime ve yazılarıma. Her sevdâ kendince büyüktür. Her âşık, kendi yaşadığını, yaşananların en hası sanır. Tasavvuf ehlinin de Leylâ’dan Mevlâ’ya uzanan çileli bir yolu vardır. Ne demiştik az önce: Sadece ve sadece âdem kimliği… Aynı düstur Aşk-ı Hakikat için de geçerlidir aslında. Ve itiraf etmeliyim ki Mecnûn’dan Mennân’a uzanan yolun henüz ilk basamağındayım. Bu basamak dahi kül olmadan yanışıma vesile… Önümde çıkılması gereken daha çok merdiven var. Rabbim çıkabilmek için derman versin gönlüme…
YÜREĞİ BU KADAR DOLU BİR İNSAN OLARAK EMİNİM Kİ YENİ KİTAP ÇALIŞMALARINIZ DA VARDIR. BİZE BU PROJELERİNİZ HAKKINDA DA BİLGİ VERİR MİSİNİZ? HEM BÖYLECE OKURLARINIZA MÜJDE OLMUŞ OLUR.
Elbette yeni çalışmalarım da var. Ve nefes alıp vermeye devam ettiğim sürece de olsun diye Rabbime duâ ediyorum. 2009 yılında çıkan Süveyda isimli şiir kitabından sonra çocuk şiirlerini saymazsak şiir kitabı çıkarmadım. Hazırda bekleyen üç şiir dosyası var. Çocuk şiirleri kitabına “Anne Melekler Nerede?” isimli bir kardeşin gelmesi de yakındır. Ve yine bekleyen üç deneme dosyası, bir hikaye dosyası bir de roman dosyası var. Tabi bir de yeni yazmakta olduğum roman çalışmam var. Bakalım Rabb’im bu dosyaların okurlarına ulaşmasına müsaade edecek mi?
HAYIRLISI OLSUN. MAŞALLAH, ÇOK VELUT BİR KALEMSİNİZ. BİZ DE YENİ ÇIKACAK KİTAPLARINIZI SABIRSIZLIKLA BEKLEYECEĞİZ. ÖZELLİKLE DE ROMANLARINIZI. BİZE ZAMAN AYIRDIĞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ.
Ben de sizin nezdinizde Kayseri Anadolu Haber Gazetesi’ne teşekkür ederim. Nâdide okurlarınıza binlerce selâm…
Sergül VURAL kimdir?
1964’te Kayseri’de doğdu. İlköğrenimini Bilecik’te, liseyi Erzincan’da bitirdi.
1995 yılında Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi lisans bölümünden mezun oldu.
1997-2008 yılında özel bir araştırma şirketinin Kayseri temsilciliğini yürüttü.
Katıldığı birçok şiir yarışmasında ödüller aldı.
Şiir ve denemeleri Akpınar, Bayatî, Berceste, Bizim Ece, Çemen, Dikili Ekin, Erciyes, Fidayda, Gonca, Güllük, Gün Doğumu Kültür-Sanat, Güncel Sanat, İdakörfez Fanzin, İklim, İslami Edebiyat, Kayseri Kültür Ocağı, Kültür Çağlayanı, Kümbet Altında, Mavi Sürgün, Okumaca, Ortanca, Sakızağacı, Şiir Vakti, Somuncu Baba, Sükût, Vezin, Yedi İklim ve Yeniden Diriliş, dergilerinde yayımlandı.
2009 yılında Kayseri Hakimiyet Gazetesi’nde “Duygu Yansımaları” isimli köşe yazılarına Kayseri Gündem Gazetesi’nde devam ediyor.
Anadolu İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği yönetim kurulunda iki dönem görev aldı. İki dönemdir de Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi yönetim kurulu üyesidir. Kayseri Enstitüsü Derneğinin kurucu üyelerinden olan şair-yazar, Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin de üyesi olup evli ve iki çocuk annesidir.
Yayınlanmış eserleri şunlardır:
Şiir: Naz Çiçeğim (Geçit Yayınları, 2002), Bir Günde Dört Mevsim (Gündüz Yayınları, 2006), Süveyda (Laçin Yayınları, 2009)
Derleme: İncesu’dan Sesleniş, (İncesu Belediyesi Kültür Yayınları-2, 2006, Mehmet Sarı ile ortak çalışmadır), Üşüyorum Şiir Güldestesi (Laçin Yayınları, 2010 ), Göç Hikayeleri( Melikgazi Belediyesi Kültür Yayını, 2013)
Çocuk Kitapları: Anne Peygamber Nerede (Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2011), Anne Seccadem Nerede (Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2011)
Deneme: Sızı (Mola Kitap, Ocak 2012), Eserlerden Esintiler (Şiir Vakti Yayınları, Mayıs 2015)
Araştırma: İstasyon Mahallesi Demiryolunda Zaman Yolculuğu ( Heyamola Yayınları Mart 2014)
Roman: Siyah Elmas (Hz. Bilâl), (Mola Kitap, Ağustos 2012; Paradoks Yayınları, Nisan 2014)