- Haberler
- Röportaj
- Yangın, deprem, sel, felaketler… - Çocuklarda travma oluşumunu engellemek için ne yapılmalı?
Yangın, deprem, sel, felaketler… - Çocuklarda travma oluşumunu engellemek için ne yapılmalı?
Ülkemizde yaşanan felaketler yediden yetmişe herkesin psikolojisinde derin etkiler bırakıyor. Deprem, sel, yangınlar basında ve sosyal medya da büyük yankı uyandırırken ebeveynler çocuklarının psikolojisi için endişe duyuyor. Psikolog Tuğba İnce bu durumlarda neler yapılabileceğini gazetemize tek tek açıkladı. İşte detaylar Kayseri Anadolu Haber'in Kayseri haberinde…
Bolu Kartalkaya’da meydana gelen otel yangını sonrasında sosyal medya da ve basında yer alan görüntüler yediden yetmişe herkesi derinden etkiledi. Yangından etkilenen ve kayıp yaşayan bütün vatandaşların profesyonel destek alması gerektiğini ifade eden Psikolog Tuğba İnce görüntüleri izleyen çocukların psikolojisi için neler yapılması gerektiğini açıkladı.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde çıkan otel yangının da 78 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ülkeyi yasa boğan yangının görüntüleri sosyal medya da ve basında paylaşılırken bu görüntüleri çocukların da izlemesinden kaynaklı bazı ebeveynler tedirgin. Bizde Psikolog Tuğba İnce ile felaketlerin çocuklara nasıl aktarılması gerektiğini konuştuk.
Ülkemizde yaşanan bu acı günler için çok üzgün olduğunu ifade eden Tuğba İnce sözlerine ‘Kartalkaya’da meydana gelen yangın faciasında hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve dayanma gücü diliyorum’ ifadeleri ile başladı. Yangına maruz kalan ve yangında hayatını kaybeden yakınları bulunan vatandaşların kesinlikle profesyonel destek alması gerektiğini ifade eden İnce, ‘‘Bolu’da meydana gelen otel yangını, büyük bir afet olarak psikolojik açıdan ciddi etkiler bırakabilmektedir. Yangının mağdurları, kurtarma ekipleri ve toplumsal yapı, bu travmayı atlatabilmek için önemli bir psikolojik destek sürecine ihtiyaç duyacaktır. Profesyonel terapiler, toplumsal dayanışma ve uzun vadeli psikolojik izleme, iyileşme sürecinde kritik rol oynar’ dedi.
‘Çocukların duygularını ifade etmeleri sağlanmalıdır’
Görüntülerin sosyal medya kanalları üzerinde çocukların da erişebildiği alanda bulunduğu ve genç-orta-yaşlı yaş grubunun bile dayanamadığı görüntülerden çocukların nasıl etkileneceğini ve nasıl tedavi edilebileceği hakkında İnce, ‘Çocuklar, korku, kaygı, öfke ve üzüntü gibi duyguları anlamakta ve ifade etmekte zorlanabilirler. Aileler, çocuklarının hissettiklerini anlamaya çalışmalı ve onları duygularını açıkça ifade etmeleri için teşvik etmelidir’ dedi.
Çocukların yaşlarına uygun şekilde bilgi verilmesi gerektiğini ifade eden İnce, 'Küçük yaştaki çocuklara olaylar çok ayrıntılı bir şekilde anlatılmamalı, sadece yaşadıkları duygusal etkilerle başa çıkmalarına yardımcı olacak basit ve sakinleştirici açıklamalar yapılmalıdır’ dedi. İnce büyük çocuklara yapılacak açıklamada ise durumun doğru bir şekilde anlatılması gerektiğini bu doğru açıklamanın çocuklarının kaygılarını azaltacağını ifade etti. Fazla korkutucu ve ayrıntılı anlatımlardan ise kaçınılması gerektiğini ekledi.
‘Çocuklara güven duygusunu aşılamalıyız’
Yangın gibi büyük felaketlerde sonrasında izledikleri görüntülerin ardından çocukların kendilerini ve ailelerini güvende hissetmekte zorlandığını gözlemleyen İnce, ‘Burada iş aileye düşüyor. Ailelerin çocuklarına güven vermesi çok önemli. ‘Burada seninle birlikteyiz, güvenli bir yerdeyiz ve her şey kontrol altında’ gibi cümlelerle güven duygusu pekiştirilmeli. Eğer çocuk korktuğunu ifade ediyorsa birlikte nasıl güvende olabileceklerini konuşmak, onlara çözüm önerileri sunmak faydalı olacaktır. Yangın alarmı, çıkış yolları, deprem anında neler yapacağını bilmesi gibi konularda bilinçlendirme yapılmalıdır’ dedi.
‘Görüntüler çocukları kaygılandırabilir’
Çocuklar, sürekli olarak televizyonda ya da sosyal medyada yaşanan olayları izlediklerinde daha da kaygılanabilir diyen İnce, ‘Ailelerin, medyanın çocukların üzerinde yarattığı etkiyi denetlemeleri çok önemlidir. Çocuklar için haberlerin izlendiği süre sınırlanmalı ve gereksiz yere korkutucu görüntülerden uzak tutulmalıdır. Aileler, çocukların izlediği haberlerin ve videoların içeriğini kontrol ederek, uygun olmayan veya çok korkutucu içerikleri engelleyebilirler’ dedi. Çocuklar, yaşadıkları korku, kaygı ya da üzüntü gibi olumsuz duyguları içlerine atmak yerine, bunları ifade edebilmeli diyen İnce bu durumu da bütün sorumluluğun aileye düştüğünü ifade etti. Çocukla olan biteni birlikte konuşmak, çocukların kafalarındaki soru işaretlerinin giderilmesine yardımcı olacaktır.
Eğer çocuk, felaketler sonrası uzun süreli korkular, travmalar ya da uyku problemleri gibi ciddi etkiler yaşıyorsa, bir uzmandan yardım almak gerekebilir. Psikolojik destek, çocuğun duygusal iyileşmesine yardımcı olacaktır. İnce konuşmasına ‘Aileler, çocuklarının duygusal durumlarına dikkat ederek, onlarla açık ve güven verici bir iletişim kurmalı, yaşanan olaydan kaynaklanan kaygılarını birlikte çözmelidirler. Çocukların, korkuları ve endişeleri hakkında konuşabilmesi, bu tür travmatik olaylardan sonra iyileşme süreçlerini hızlandıracaktır’ ifadeleri ile son verdi.