Yıllar önce Avrupa'da öğretmenlik yapan bir yakınımla sohbet ediyorduk. Sohbet sırasında Avrupa insanı ile Türkiye insanı arasındaki başarı konusu gündeme geldi.
Neden Avrupa insanı yaptıkları işte başarılı da biz aynı başarıyı gösteremiyor gündeme geldi. Yakınım Avrupa ve Türkiye toplumunu karşılaştırırken şu tespitte bulundu. Aslına bakarsak Avrupa insanı bizim insanımızdan daha zeki insanlar değil lakin orada kurallı ve planlı olma, buna bağlı çalışma, hayatın vazgeçilmezi haline gelmiştir. Her insan yapacağı işin planlamasını ve bu plan dahilinde hangi kurallara göre çalışacağını biliyor ve bundan taviz vermeden hayatını devam ettiriyor. Başarısının arkasındaki sır budur diye sözünü tamamladı.
Vergisini kurallara göre vaktinde ödüyor, arabasını kurallara uygun olarak park ediyor, arabasının hız limitini kurallara göre ayarlayıp ona göre seyahat ediyor, evinin çöpünü ya da eline geçen bir çöpü kurallara uygun yerlere bırakıyor. Böylece ferdi hayatta da toplum hayatında da başarılı oluyorlar diye ekledi.
Aynı yakının bizim ülkemizde de devletin insan hayatını kolaylaştırmak için koyduğu kuralların Avrupa'da olduğu gibi caydırıcı cezalar olmadığı aynı zamanda ülkemizde kurallara uygun yaşama alışkanlığı eğitimi verilmediği için kurallı yaşama ve başarılı olmada Avrupa'nın gerisinde kaldığımızdan dert yandı.
Benzer bir tespiti geçen bir dostumla sohbette dinledim. Dostum sohbet sırasında yakın bir arkadaşının Çin'e giderek yerleştiğini orada lokantacılık yaptığını söyledi. Çin toplumu ve çalışma şartları hakkında görüşlerini sorduğumda arkadaşının şu tespitlerini anlattığını söyledi. Çok dakik, çalışkan ve kurallardan taviz vermeyen insanlar. Mesaiye vaktinde gelirken hile diye bir şeye teşebbüs etmezler, yalan söylemezler, her türlü kurala riayet ederler buna bağlı olarak da toplumda kavga dövüş, anlaşmazlık pek yaşanmaz.
Dünyanın neresine gidersek gidelim insan insandır. Avrupa'da, Çin'de de kurallara alışmış ve kuralı yaşamayı hayatın bir parçası haline getirebilen insanın Türkiye dahil dünyanın başka bölgelerinde kurallara alışamama ya da kurallı yaşamayı becerememe diye bir durumu söz konusu olamaz.
Sanırım aslolan şey toplumun bir arada yaşaması için kurallar koyan devletin kuralların gerekliliğini ve kurallara uygun yaşamanın getireceği faydaları yeni kuşaklara aktarmakta sıkıntılar yaşaması. Aynı zamanda kurallara uyumama karşılığı verilmesi gereken cezaların insanlar arasında makam, mevki ayrımı yapmadan caydırıcı bir metotla uygulanmamasının sonucu ortaya çıkan laubalilik ve başıboşluk olsa gerek.
İnsan düşünmeden edemiyor neden bizim devletimiz, toplumumuz, insanımız idealist kurallı ve adaletli bir toplum ve devlet hayatını başarıyla inşa edip uygulamasın. Başka toplumlardan eksik neyimiz var sanki. Ne diyordu atasözümüz
Haset etme, imrenme ne olur
Çalış, gayret et senin de olur
Öyleyse tüm ön yargı ve refleksleri bir kenara atarak devlet, toplum el ele verirsek bizi biz yapacak kuralları ve uygulama alışkanlıklarımızı kuşanabiliriz.
Haydi öyleyse elimizden alan mı var.