30 Haziran akşamı ve 1 Temmuz akşamları Kayseri'de Melikgazi ilçesi Danişment Gazi Mahallesi'nde başlayıp daha sonra Osmanlı ve Selçuklu mahallelerinde Suriye uyruklu insanların iş yeri ve arabalarına yönelik yakma, yıkma, yağma etme şeklinde saldırılar yaşanmıştı.
Daha sonraki günlerde saldırılar Küçük Mustafa, Kocasinan ilçesine bağlı Sahabiye, Fevzi Çakmak, Argıncık, Yeşil Mahalle gibi mahallelere de sıçramıştı.
Eli sopalı ve yanıcı madde (Benzin, mazot) taşıyan çoğunluğu cezaevi görmüş hükümlü ve 15-20 yaşlarında gençlerden oluşan, bir siyasi grubun yönlendirdiği saldırılar emniyet istihbarat ve güvenlikçe gerekli önleyici tedbirlerin zamanında alınamaması sebebiyle zor bastırılmış, başlangıçtan bir hafta sonra şehirde sükunet sağlanabilmişti.
Devletin valisine, polisine ve yetkililerine yönelik hakaretlerin de saldırganlar tarafından ortaya konduğu saldırılarda 400'den fazla araba tahrip edilmiş, 500 kadar iş yeri de yakılmış, kundaklanmış ve yağma edilmişti.
Yıllar önce İstanbul'da başlayıp daha sonra tüm ülkemize yayılan İstanbul'daki Gezi Parkı olaylarını andıran kural, nizam, hukuk tanımayan saldırılarda bir hafta boyunca Kayseri'de yaşayan Suriye uyruklu insanlar evlerinde mahsur kalmışlar, hayır kurumları ve hayırseverlerin yardımları ile hayata tutunabilmişlerdi.
Olayların üzerinden bir hafta on gün geçtikten sonra evinden çıkan mağdurlar zararlarını tutanak ve dilekçelerle Kayseri Valiliği'ne bildirmişler, mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmişler ve sonucu beklemeye başlamışlardı.
Haziran ayının son günü ve Temmuz ayının ilk günü Kayseri tarihinde görülmemiş saldırıya uğrayıp korku dolu günler yaşayan bu mağdurların tazminat taleplerine valilikten cevaplar gelmeye başladı.
Bu insanlar mağduriyet miktarlarını valiliğe verdikleri dilekçelerde bildirmişlerdi. Valiliğin ödemeye başladığı tazminat miktarları onların uğradığı zararın 100'de, 200’de, 300’de biri miktarı ile ödenmeye başladı. Bana gelen bilgilere göre eğer rakamlar doğru ise araba başı 2550 TL, 3550 TL gibi gülünç ve sadaka miktarı bedeller olduğu kamuoyuna yansımış bulunuyor.
Devletimiz Osmanlı bakiyesi devlet olup geçmişte ülkemize sığınan Tatarları, Çerkezleri, Arnavutları, Boşnakları, Uygurları sonuna kadar korumuş ve ele güne muhtaç etmemişken ne oldu da bize sığınan bu garibanların malını, mülkünü koruyamadığımız gibi sanki sadaka miktarı tazminatları bunlara ödeyerek bir daha yaralıyor, eziyoruz.
Yazık çok yazık, bu uygulama devlet itibarımıza da kamu vicdanına da asla yakışmıyor. Ne edip etmeli ödemeleri yeniden gözden geçirmeli, devlet ve toplum asaletimizi yeniden kuşanmalıyız.