Ayşegül Şerife Akçakaya

Değişmenin Suçu Yok, Çünkü Yaşıyoruz

Ayşegül Şerife Akçakaya

Hayat, durağan bir senaryo değil. Sahne değişiyor, oyuncular değişiyor, dekorlar değişiyor. Ve en önemlisi: biz değişiyoruz. Ne hissettiğimiz, ne düşündüğümüz, neye inandığımız… Dünü bugüne taşımak, her zaman mümkün ya da gerekli değil.

Toplum, bir istikrar takıntısı içerisinde. Aynı fikri savunmak, aynı tarzda yaşamak, aynı insanı sevmek, aynı hayalleri kurmak… Sanki kimliğimizi “sabit” tuttuğumuz ölçüde güvenilir sayılıyoruz. Ama gerçek şu ki, kimseye hayat boyu aynı kişi olma borcumuz yok. Tarzınız değişebilir. Bugün sevdiğiniz kıyafet, yarın size anlamsız gelebilir. Beğenileriniz evrim geçirebilir; bu, sahte olduğunuz anlamına gelmez. Aksine, büyüdüğünüzü gösterir. Fikirleriniz değişebilir. Yeni bilgiler, deneyimler ve bakış açıları edindikçe; dün savunduğunuz bir görüşü bugün sorguluyor olabilirsiniz. Bu, tutarsızlık değil; entelektüel cesarettir. Keyfiniz değişebilir. Daha önce hoşlandığınız bir ortam artık size yabancı gelebilir. Daha önce tolere ettiğiniz bir davranış, artık sizi rahatsız edebilir. Bu, sınırlarınızın netleştiğini gösterir.

Değişmek, samimiyetsizlik değil. Kendinize karşı dürüst kalmak adına değişmeyi göze alabilmek belki de en samimi hali insan olmanın. Dün kabul ettiğiniz bir şeyi bugün tahammül edilemez bulmanız, ne geçmişinizi yalanlar ne de bugününüzü lekeleyebilir.Hayat bir yolculuksa, yönünüzü değiştirmeniz kadar doğal bir şey yok. Yeter ki bu değişim, başkalarının beklentilerine değil, kendi iç sesinize dayansın. Çünkü en büyük sorumluluğunuz başkalarına değil, kendinize sadık kalmaktır. Ben de bir zamanlar hoşuma giden şeylere şimdi göz devirdiğimi fark ediyorum. Eskiden “olmazsa olmaz” dediğim insanlarla artık bir kelime bile konuşmak istemeyebiliyorum. Hatta bazen, kendi kendime bile şaşıyorum: “Ben ne çabuk değiştim böyle?”

Ama sonra anlıyorum… Bu, kötü bir şey değil. Bu, yaşadığımın işareti. Çünkü yaşayan herkes değişir. Değişmek, gelişmenin, öğrenmenin, yanılmanın ve yeniden denemenin bir sonucudur. Tarzım değişti, çünkü eskiden hoşuma giden şeyler artık bana ait hissettirmiyor. Fikrimi değiştirdim, çünkü dinledim, okudum, düşündüm. Keyfim değişti, çünkü hayat beni başka yerlerden geçirdi. Aynı kalamadım… Çünkü aynı kalmak bazen hayatta kalmaya bile yetmiyor. Eskiden tahammül edebildiğim bazı şeylere artık göz yumamıyorum. Bunun adına “hassasiyet” diyen de olur, “şımarıklık” diyen de. Ama ben artık kendimi suçlamıyorum. Çünkü bazen bir sınır çizmek, hayatta kalmak kadar gerekli. Ve belki de en güzeli, kendime şu cümleyi kurabilmem:

“Evet, ben değiştim. Çünkü yaşıyorum.”

İnsan değişiyor. Bunu anlamayanlar, sizin değil, kendi hikayelerinde sıkışıp kalıyorlar aslında. Bırak onlar orada dursun. Sen yürümeye devam et. Çünkü yürüdükçe değişeceksin, değiştikçe kendine daha çok benzeyeceksin.
 

Yazarın Diğer Yazıları