Ayşegül Şerife ÖZCAN

Ev Sahiplerinin Depozito Talebi

Ayşegül Şerife ÖZCAN

Kiralık ev arayışında olan herkesin karşısına çıkan en büyük engellerden biri, ev sahiplerinin talep ettiği depozitolar. Artan kiralar yetmiyormuş gibi birde ev tutmak için sadece kira bedelini değil, genellikle bir ya da iki kira tutarında depozito ödemek zorunda kalıyorsunuz. Üstelik emlak ofisinden kiralıyorsanız emlakçıya da ayrıca para ödemeniz gerekiyor tabi. Bunun üzerine, komisyon ve taşınma masraflarını da eklediğinizde, başlı başına büyük bir yük ortaya çıkıyor. Ancak ev sahiplerinin bu depozito ısrarı, aslında düşündüğümüzden daha büyük bir sorunu işaret ediyor: güvensizlik ve adaletsizlik.

Güvenlik mi, Külfet mi?

Ev sahipleri, depozitonun temel gerekçesi olarak evin korunmasını ve olası zararların karşılanmasını öne sürüyor. Ancak bu gerekçe, pek çok durumda suistimale açık bir yapıya dönüşebiliyor. Kiracı olarak taşındığınızda evi zarar görmemiş şekilde teslim etseniz bile depozitoyu geri almak bir mücadeleye dönüşebiliyor. Eksik ödenen depozitolar, uydurma tamirat masrafları ya da ev sahibinin keyfi gerekçeleri, kiracıyı mağdur eden durumlar arasında yer alıyor. Peki, ev sahiplerinin bu talebi ne kadar haklı? Bir evin normal yıpranması zaten kiralamanın doğal bir parçası değil midir? Bir kiracı, neden evi kullandığı sürede oluşabilecek en küçük yıpranma için bile peşinen cezalandırılmak zorunda bırakılıyor? Depozito talebi, esasen bir güven sorununun sonucudur. Ancak bu güvensizliğin faturası neden yalnızca kiracılara kesiliyor? Kiracılar, bir ev sahibiyle sözleşme yaparken aynı şekilde güvence talep edemez mi? Örneğin, kiracılar da sözleşme süresi boyunca ev sahibinin keyfi bir şekilde kirayı artırmayacağından ya da onları haksız yere evden çıkarmayacağından emin olmak istemez mi? Ev sahipleri, evlerini kiraya verirken bir gelir elde ederler. Bu gelir, bir ticari faaliyet gibi değerlendirilebilir. Ancak ticaret yaparken oluşabilecek her riski karşı tarafın sırtına yüklemek, adil bir yaklaşım değildir. Tıpkı bir iş yerinin müşterilerine karşı sorumlulukları olduğu gibi, ev sahiplerinin de kiracılara karşı sorumlulukları vardır.
Pek çok ülkede, depozito sistemi daha şeffaf ve adil bir yapıya sahiptir. Örneğin, depozito tutarları yasal sınırlarla belirlenir ve tarafsız bir hesapta tutulur. Kiracı evi teslim ettiğinde, ev sahibi keyfi olarak bu paraya el koyamaz; yalnızca belgelenmiş zararlar için kullanım hakkına sahiptir. Türkiye’de de benzer düzenlemelerin getirilmesi hem kiracıların mağduriyetini azaltabilir hem de taraflar arasındaki güveni artırabilir. Daha da önemlisi, ev sahiplerinin kiracılara bakış açısını değiştirmesi gerekiyor. Kiracıların da birer birey, birer aile olduğu, onların da zorluklarla mücadele ettiği unutulmamalıdır. Depozito gibi maddi külfetler, özellikle ekonomik sıkıntıların yoğun olduğu bu dönemlerde insanlar için daha da ağır hale gelmektedir.
Ev sahiplerinden beklentimiz, kiracılarına karşı daha adil ve empatik bir yaklaşım benimsemeleridir. Depozito talep etmek yerine, kiracıyla açık iletişim kurarak güven inşa etmeyi tercih edebilirler. Ayrıca, devletin bu konuda daha net ve koruyucu düzenlemeler yapması da önemlidir. 
 

Yazarın Diğer Yazıları