KAHRAMANMARAŞ’IN Pazarcık ilçesinde, sabaha karşı saat 04:57’de 7,7 şiddetinde, insanların uyuduğu bir anda deprem meydana geldi. Aradan 9 saat geçmişti ki, Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde öğlen 13:24’te şiddetinde 7.6 şiddetinde, yeni bir deprem meydana geldi.
Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş depremi, o kadar şiddetliydi ki Kayseri, Kahramanmaraş’a kuşbakışı 125 km olmasına rağmen, depremle ilgili ilk haber paylaşımlarını yerel basın kuruluşları, “Kayseri’de deprem” şeklinde verdi.
Kayseri’de’ki vatandaşlar depremde, ilk günden itibaren, evlerine giremez oldu. Çok katlı binalarda neredeyse, ya bir ışık ya da 3-5 ışık yanıyor. Kayserililer belki de, kış aylarında uğrak vermediği bağ evlerinin kapılarını ilk defa açtı.
Bir evin bile yıkılmadığı Kayseri’de ilk gün, tam bir kaos hakimdi. Petrol istasyonlarında yakıt almaya çalışan araç kuyrukları, sokaklarda ateş yakıp bekleyen insanlar…
İşin doğrusu bizde baya tedirgin olduk.
En ufak ses duysak, ev ya da işyerinin tavanında bulunan lambaların, sallanıp sallanmadığına bakıyoruz.
Depremin etkilediği illerde, toplum psikolojik olarak travma yaşanmaya başlandı.
Yüzyılın felaketi Kahramanmaraş depreminin ardından 6 gün geçmesine rağmen Kayseri’deki korku ve paniğin geçmediğini gördüm.
Kayseri’de böyle kaos korku varsa, depremin olduğu Kahramanmaraş’ta durum nasıldı acaba?
Kahramanmaraş’a gitmeye karar verdim.
Benim arama kurtarma konusunda bir tecrübem yok. Aşçılık yapabilecek bir becerimde yok.
Ben gazeteciyim tek yapabileceğim, oradaki insanların feryadını, isteklerini, yardım taleplerini, topluma duyurabilmek.
İşte bende görevimi yapmak, depremzedelerin taleplerini topluma duyurabilmek için ekibimle Kahramanmaraş’a gittim.
Kayseri’den Kahramanmaraş’a kadar yol boyunca, kilometrelerce yardım tırlarını görüntüledik. Çok duygulandım.
Kahramanmaraş’a aracımızla girer girmez, etrafı gözetlemeye başladık. Yüksek yerlerde yapılmış binalar, yeni yapılmış inşaatlar, genelde ayakta duruyordu. Bir benzinliğe girip depremin yıkıma uğrattığı bölgeyi sorduk. Merkeze inmemizi söylediler.
Kahramanmaraş’ın merkezine geldiğimizde dengemiz psikolojimiz birden değişiverdi.
Bölgeyi gezip haber çekim alanlarımızı belirlemeye karar verdik. Mahallelerde yürümeye başladık. Gördüklerimize inanamadık. Ne tarafa dönseniz dönün, koca koca binalar yıkılmış durumda.
Gördüklerimiz tam bir facia.
Yıkılan binaların enkazları, yürümeyle bitmiyor.
Enkaza dönmüş her binanın önünde aileler, yakınlarından gelecek iyi haberi bekliyor.
Birçok enkazın üstünde, Türk ve yabancı arama kurtarma ekipleri canla başla çalışıyor.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen iş makinaları arama kurtarma ekiplerine yardımcı oluyor. Enkazların yanı başında, Türkiye’nin her tarafından gelmiş yardım malzemeleri gönüllüler vasıtası ile vatandaşlara dağıtılıyor.
Gönüllüler her köşe başında sıcak çorba, çay dağıtıyor.
Asker ve polis güvenliği sağlamak ve arama kurtarma ekiplerine yardımcı olmak için sokaklarda geziyor.
Devletin tüm kurumları ile deprem bölgesinde olduğunu şahit olduk.
Bu anlattıklarım yapılan kurtarma ve yardım çalışmalarının iyi yönleri tatbikî.
Çalışmaların, birde üzücü ve eksik taraflarından bahsetmek gerekiyor.
Vatandaşlar, köylerin birçoğuna henüz yardım ve arama kurtarma ekiplerinin ulaşmadığı söylüyor.
Yıkılan bina sayısının fazla olması nedeni ile çoğu binaya arama kurtarma ekipleri gönderilemiyor.
İnsanların gıda, yemek ile ilgili ihtiyaçları kısmen çözülmüş durumda. Ancak kış ayı olması nedeni ile çok ciddi barınma ihtiyacı var.
Konteynerler, çadırlar, odun sobaları, mum ve ısıtıcılar ihtiyaç listesinin birinci sırasında yer alıyor.
Çocuk mamaları, çocuk bisküvileri, çocuk bezleri, kadın pedleri acil ihtiyaç listesinde.
Hem vatandaşlar hem arama kurtarma ekipleri için, en büyük sorun wc.
Bu nedenle prefabrik tuvaletlere ihtiyaç var.
Islak mendil, sıvı sabun ve ilaçlara ihtiyaç var.
Depremle ilgili çalışmaları görmek üzere, Kahramanmaraş’a Koordinasyon valisi olarak görevlendirilen, Kayseri Valimiz Gökmen Çiçek’i, Kahramanmaraş’ta ki AFAD merkezinde ziyaret ettim.
Tam bir arı kovanı, tam bir karınca yuvası, inanılmaz bir çalışma var.
Bir tarafta gelen yardımlar organize ediliyor, bir tarafta başka ülkelerden gelen yabancı arama kurtarma ekipleri koordine ediliyor.
Bir tarafta mobil koordinasyon merkezinden alınan ihbarlar değerlendirilerek, ekipler o bölgelere sevk ediliyor.
Vali Gökmen Çiçek, ömrü boyunca unutamayacağı, hüzünle hatırlayacağı, kimsenin taşıyamayacağı omuzlarındaki o yükü, Allah’ın verdiği sağlam irade ile o güçle, her gece 2 saatlik uyku ile nasıl taşıdığını, çalıştığını gözlerimle gördüm.
Allah, Vali Gökmen Çiçek ve ekibinin emeğini zayi etmesin. Bir insanı kurtarabilmek için, gece gündüz AFAD ta ki koordinasyon merkezinde çalışıyorlar.
Kayseri belediyelerimiz ve Türkiye’de ki tüm belediyeler, ayrıca büyük şirketlerde, arı gibi çalışıyor.
Kahramanmaraş’ta, güçlü bir millet olduğumuzu, görmüş oldum.
Gün boyu Kahramanmaraş’ın sokaklarında canlı yayın yapıp, görüntüler çektik.
Allah hiçbir milletin başına böyle bir felaket vermesin. Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem, hiçbir devletin tek başına altından kalkabileceği bir durum değildir.
Depremde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyor, yerli yabancı, can kurtarmak için mücadele eden herkese şükranlarımı sunuyorum.
Milletimizin birlik beraberliği, içerisinde depremin yaralarını en kısa zamanda saracağımızı umut ediyorum.