Futbolda bir sezonu daha acısıyla- tatlısıyla geride bıraktık…
2021-22 sezonu Trabzonspor’un 38 sene aradan sonra şampiyon oluşu ve Göztepe, Altay, ÇaykurRizespor ve Y.Malatyaspor’un bir alt lige düşmesiyle noktalandı.
A Milli takımımız, Avrupa Uluslar Ligi’nde bir alt kademeye inerken, alışıldığı üzere Avrupa Kupalarında ülkemizi temsil eden takımlarımızın tümü yine arzulanan sonuçları alamadı ve elendi. Ülke puanı olarak giderek zayıfladığımız bir kez daha ortaya çıktı.
Bundan böyle takımlarımızın başta Şampiyonlar ligi olmak üzere diğer kategorilere direkt gitmesinin önü de kapanmış oldu. Eğer Rusya- Ukrayna savaşı statüyü etkilemezse, şampiyonumuz Trabzonspor bile ön eleme oynayacak ?
Yani, bu sezon futbolun hemen her kategorisinde tabiri caizse HAVA aldık (!)
Süper Lig temsilcimiz Kayserispor için bu sezon ligde kalmış olmakla ve İstanbul- Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanan Ziraat Türkiye Kupası finalinde komşusu Sivasspor’a hem de 1-0 öne geçmesine rağmen 3-2 yenilerek üzüntü ve hüsranla son buldu.
Oysa, sezona çok iyi bir giriş yapmış hatta bu ligin daima şampiyonluk iddiası taşıyan ekibi Galatasaray’ı eze eze 3-0 yenerek hayli umutlu başlamıştık.
Haftalar birer birer geride kalırken , taraftarlar ‘ ilk 10 hatta Avrupa Kupalarına katılma hesapları ‘ bile yapıyordu.Çünkü, ligin özellikle alt sıralarındaki takımların sürekli yer değiştirip puan kaybetmeleri, ister istemez herkesi böyle bir beklenti içine sokmuştu.
Uzun bir ayrılık sonrasında lige yeniden dönüş yapan Altay, fırtına gibi bir giriş yaparak herkesi şaşırtmıştı.
Ama bu fırtına sonrası yerini sessizliğe bıraktı ve Ege temsilcisi inanılmaz puan kayıplarıyla dibe pike yaptı. Göztepe, ÇaykurRizespor ve Özgür Kablo Yeni Malatyaspor’ da bir önceki sezondan gereken DERSLERİ çıkaramadıkları için Spor Toto 1. Lige düştüler.
Yukatel Kayserispor özellikle Ziraat Türkiye Kupası’nda inanılmaz iş çıkartıp, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor gibi iddalı rakiplerini devre dışı bıraktığında artık tüm Kayseri 14 sezon önce Tolunay Kafkas döneminde Bursa Atatürk Stadı’ndaki final maçında Gençlerbirliği’ni seri penaltılarla yenerek tarihinde İLKkez kupayı müzesine getiren sarı –kırmızılı temsilcimizden kupayı tekrar kazanarak İKİLEMEyapacağı gibi bir beklenti içine girmişti. Ligde peş peşe yaşanan puan kayıpları kimsenin umrunda bile değildi.
Ama hemen herkesin unuttuğu bir futbol gerçeği vardı :
‘Dereyi geçip, çayda boğulmak !..’
Evet… Kayserispor ligin devlerini elemişti ve tüm spor kamu oyunun da sarı-kırmızılı renklere gönül verenlerin de favorisiydi. Finalde rakibimiz Mark Gradel, Appindangoye, M.Yatabare ve Fisal Fajr gibi oyunculara sahip Demir Grup Sivasspor’du.
Hemen herkes ‘ Kayserispor’un elediği takımlarla Sivasspor’un elediği takımlara bakarak ‘ muhasebe ve yorum yapıyordu.
Oysa futbolun bir gerçeği daha vardı :
‘ Favoriler de kaybeder…’
TFF’nun kupa fikstürü çekiminde belirlediği ‘ Final, 26 Mayıs’ta İstanbul –Atatürk Olimpiyat Stadı’nda yapılacak …’ kararına binaen oynanan karşılaşmaya otobüsle, uçakla, trenle akın akın ve gruplar halinde giden taraftarlarımızla Sivasspor taraftarları arasında yol boyunca özellikle konaklama tesislerinde çıkan tatsız olaylar , maçın hayli elektrikli geçeceği sinyalleri veriyordu ama bu olmadı çok şükür ?
Maç öncesi karşılaşmayı yerinde takibe giden değerli meslektaşım Demet Öztürk ile sosyal medya aracılığıyla yaptığımız kısa sohbette bana ‘ Isınmaya çıkan Kayserisporlu oyuncuların maçı ve rakibi fazla ciddiye almadıklarını hal ve hareketlerinden üzülerek gördüğünü ve açıkçası sonuç için kaygılı olduğunu ‘söyledi. Evet…Aynı durumu ben de görmüştüm ama moral vermek adına ‘ Maç başlayınca hava değişir merak etme ? Hikmet Hoca maç öncesi gereken uyarıları mutlaka yapmıştır.Hemböyle bir maçta motivasyona da gerek yok?’diye cevapladım.
Hakem Halil Umut Meler’inyönettiği büyükfinalde her iki takımın taraftarları kendilerine ayrılan bölümlerdekiyerlerini çoktan almışlardı. Ama, Sivasspor taraftarı bzden daha fazlaydı. Bu da tarihlerinde İLKkez kupayı kazanmayı ne kadar istediklerinin açık bir göstergesiydi. Ramazan Civelek’in golüyle öne geçen Kayserispor, (bana göre yanlış bir kadro kurgusuyla) sahaya çıkmıştı. Mame Thiam’ın yan direkten dışarı giden pozisyonu dışında hiç etkili olamayan ve oyunun kontrolünü özellikle orta alanda rakibe kaptıran Kayserispor’umuz , sonunda gedik verdi ve Appindangoye ile eşitliği sağladı.Bizim takım inanılmaz derecede top kaybıyla oynuyordu. Forvetimiz ise çok etkisizdi.İlkyarı da maçın normal süresi de 1-1 bitti.
Derken, uzatmalar başladı.Bu sezon D.G. Sivasspor’usırtlayan isimler MarkGradel ve Faisal Fajr ilerleyen dakikalarda oyuna ağırlıklarını koyunca 2. golü filelerimizde gördük.
Gradel’in golünde kalecimiz Silviu Lung’un yapacağı hiçbir şey yoktu. Çünkü top üst köşeye ve direğe çarparak ağlara gitmişti.
Tecrübeli forvetimiz İlhan Parlak harika bir kafa vuruşuyla beraberlik golümüzü atınca hepimiz daha bir umutlanmıştık. Maçı en azından penaltı atışlarına kadar taşıyacaktık ?
Ama uzatmaların son bölümündeumduğumuz dağlara kar yağdı ve Kayode’nin attığı golle kupayı Demir Grup Sivasspor’a kaptırdık (!)
Sonuçta onlara COŞKU , bize ise HÜSRANdüştü…
Sözün özüne ve özetine dönersek :
Sezon, Kayserispor’umuzaçısından alınması gerekenDERSLERİNvar olduğu gerçeğiyle kapanırken, önümüzdeki sezonun hazırlıklarına bir an önce başlanmasının, kadroya aşırıya kaçmadan yararlı olabilecek oyuncu transferlerinin nokta atışlarla; eğer olacak ise bir Hikmet Karaman’ın ayrılması sonrasındaözellikle sosyal medya üzerinden Kayserispor’umuza birileri kendi kafalarına göre teknik direktör tavsiye etmeye, hatta bazıları da daha ileri giderek atamaya başladı (!) EğerKayserisporyönetimi takımı başarıya taşıyacak ve spor kamuoyunun İştebu teknik direktör bu işi becerecek bilgi ve yeteneğe sahip? “ diye kabulleneceği bir isimle ve zaman geçirmeden anlaşması gerekir...
Sağlıcakla kalın !..