Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte sosyal medya, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Ancak, bu dijital platformların kullanımının bizi daha bağlı mı yoksa daha bağımlı mı yaptığı konusunda giderek artan bir tartışma var.
Sosyal medyanın birinci önceliği insanları bir araya getirmek ve iletişimi kolaylaştırmak olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Ancak, bu platformların kullanımıyla birlikte gelen bağımlılık riskini de göz ardı etmememiz gerekiyor. Günde saatlerce telefonlarımızı elden düşürmeyen, sosyal medya bildirimlerini kontrol etme ihtiyacı hisseden bir nesil olarak, gerçek dünyadaki etkileşimlerden uzaklaşıyoruz. Çevremizdeki insanlarla daha az iletişime giriyor, neredeyse bütün hayatımızı sosyal medya da yaşıyoruz. Hayat akıp giderken bağlı olduğumuz değerlere uzak kalmaya başlıyoruz… Özellikle gençler arasında yaygın olan sosyal medya bağımlılığı, sosyal ilişkileri ve psikolojik sağlığı olumsuz etkileyebilecek boyutlara geldi. Son zamanlarda gündem olan TikTok uygulamasında yaşanılanlar psikolojimizi etkilerken, uzak kalmaya çalıştıkça bizi içine çeken bir dünyaya ait olmaya başladık. Sürekli olarak beğeni ve takipçi sayılarıyla değerlendirilen bir ortamda, kendimizi sürekli olarak karşılaştırma ve yetersiz hissetme eğilimine soktuk. Ama halledebiliriz…
Sosyal medyanın olumlu etkilerine odaklanmalıyız… Sosyal medya sayesinde bilgiye erişimimiz kolaylaştı, farklı kültürlerle etkileşim imkanı sağladık ve hatta toplumsal değişimlere öncülük etmek gibi birçok konuda sosyal medyadan fayda sağladık. Odağımızı biraz da faydalarına odaklarsak bağlantı kurma noktasında iyi yerlere gelmiş sayılarak, bağımlılığımızı azaltabiliriz….
Sonuç olarak, sosyal medya kullanımının ne kadarı bağlantı kurmayı arttırırken, ne kadarı bağımlılığı tetikliyor sorusu, bireylerin kendi kullanım alışkanlıklarını gözden geçirmesi gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, doğru dengeyi bulunduğunda sosyal medya, güçlü bir iletişim aracı olmaya devam edecektir…