Başlığın ardında yatan güçlü bir mesaj var: Kadınlar, haberin ve gerçeğin peşinden koşarken, aynı zamanda toplumun nabzını tutan önemli birer gazeteci olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Ancak bu yolculuk, hem zorlu hem de ödüllendirici.
Gazetecilik, adeta bir maraton gibi. Kadınlar, bu yolda cinsiyet ayrımcılığıyla başa çıkarken, bilgiye aç olan bir topluma ulaşma amacı güdüyorlar. Her haber, bir hikaye anlatma çabasının bir yansımasıdır; bir yandan da kamuoyunu bilinçlendirmek ve değişim için zemin hazırlamak amacını taşır.
Kadın gazeteciler, sadece haberleri sunmakla kalmaz, aynı zamanda birçok zorluğa göğüs germek zorunda kalırlar. Ancak bu zorluklar, onların kararlılığını sarsmaz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine meydan okuma ve bu alanda daha fazla kadın sesine yer açma konusundaki azimleri, birer rol model olmalarını sağlar.
Fakat Türkiye’de kadın olmak zor, kadın gazeteci olmak daha da zor diyen gazetecilik işiyle uğraşan bir kadın muhabir, sahada pek çok zorlukla karşılaştığını, sen kadın muhabirsin, şu mahallede haberlere gitme, şu saatlerde çıkma başına kötü şeyler gelebilir imalarıyla karşılaşıyoruz dedi. Genel olarak bizleri korumak adına yapılmış bir davranışta olsa, kadın gazeteciler olarak hep erkeklerin bir tık gerisinde kalmak zorundayız. Çünkü asayiş haberine tek gidemez, gece geç saatte bir olay varsa biz orda olamayız. Başımıza gelecekleri sadece biz değil, iş arkadaşlarımız, yöneticilerimiz bile tahmin edemez çünkü. Aslında mesele kadın gazeteci olmakta değil, mesele sadece kadın olmakta…
Unutulmamalıdır ki, kadın gazeteciler sadece kendi hikayelerini değil, aynı zamanda toplumlarının hikayelerini de anlatırlar. Onlar, çeşitliliği kucaklamak ve farklı bakış açılarına yer vermek konusunda liderlik ederler. Bu sayede, haberin gerçek yüzü daha geniş bir perspektiften görülebilir.