Buket Didem Ulu

Sosyal medya mı diploma mı? Gençlik nereye gidiyor?

Buket Didem Ulu

Hafta sonu telefonda bir şeyler izlerken karşıma bir video çıktı. Annesiyle soru-cevap yapan sosyal medya fenomeni kardeşler, eğitimle ilgili sordukları sorulara verdikleri yanıtlarla bu yazıyı kaleme almama vesile oldular. 

***

Videoda, liseden terk olduklarını belirten bu kardeşler, ‘İyi ki de okumamışız, okuyanların halini görüyoruz’ şeklinde açıklamalar yaptılar. Bu olayın hemen ardından da bir başka sosyal medya gündemi patladı: Gurbetçi kızların Türkiye’deki vatandaşlarla girdikleri tartışma. ‘WC temizleyip tatile geliyoruz, siz üniversite bitirip bir şey olamıyorsunuz’ ifadeleri, ne yazık ki bu dönemin ruh halini özetliyordu.

***

Belki de üniversite okuyan, eğitim alan bireylerin bu tür eleştirilere en çok maruz kaldığı dönemden geçiyoruz. Dahası, üniversite öğrencilerinin bile artık ‘okumanın bir faydası yok’ düşüncesine kapıldığı bir zaman dilimindeyiz. Oysa gözden kaçan çok önemli bir gerçek var: Üniversite okumak sadece bir diploma almak, bir üniversiteden mezun olmak değildir.

****

Üniversite, başka şehirlerden gelen insanlarla tanışarak yeni kültürler öğrenilen, farklı bakış açıları kazanılan bir yerdir. Katılan öğrenci kulüpleri, seminerler ve sosyal etkinliklerle birey kendini hem kişisel hem de mesleki olarak geliştirir. Sadece derse girip çıkan ve sosyal yönden kendini beslemeyen kişiler ise genellikle ‘okumanın faydası yok’ düşüncesine kapılırlar. Halbuki mesele sadece okula gidip gelmek değil; okuldan ne alındığıdır. Eğitimin kişisel gelişim üzerindeki katkısı çoğu zaman görmezden geliniyor.

***

Günümüzde sosyal medya sayesinde şöhret ve maddi kazanç elde eden kişiler, eğitimli ama iş bulamayan gençlerin önüne geçmiş durumda. Bu durum, özellikle gençler ve lise çağındaki bireylerde ‘Okumanın ne faydası var?’ sorgusunu tetikliyor. Artık başarı, ne yazık ki maddi kazançla ve sosyal medya takipçi sayısıyla ölçülüyor. Bir zamanlar iyi bir okul bitirmek, saygın bir meslek edinmek başarıyken; bugünlerde ‘Aylık gelirin ne kadar?’ ve ‘Kaç takipçin var?’ gibi göstergeler öne çıkıyor.

***

Yıllarca üniversite sıralarında dirsek çürütüp, ailesinin büyük fedakârlıklarla okuttuğu gençler mezun olduklarında ya işsiz kalıyor ya da asgari ücretle hayata tutunmaya çalışıyor. Bu da toplumda ‘okumanın artık bir değeri kalmadı’ algısını körüklüyor. Bunun yanında sosyal medya kültürü ve hızlı zenginleşme arzusu da bu süreci etkiliyor. 

***

Fenomen kültürü, gençlerde sabırlı öğrenme, disiplinli çalışma ve uzun vadeli plan yapma alışkanlığını sarsmış durumda. Artık bir videoyla milyonlara ulaşmak, bir akım başlatmak ya da trend olmak, başarı ölçütü haline geldi. Eğitim ise zaman kaybı gibi algılanıyor.

***

İçinde bulunduğumuz dönemde okumamak, adeta bir meydan okuma biçimi olarak savunuluyor. Bu tavır, toplumsal saygı ve gelecek nesillerin motivasyonu açısından tehlikeli bir noktaya evriliyor. Ne zaman okumamakla övünmek cesaret sayılmaya başlandı? Ne zaman bilgiye ulaşmak küçümsenir hale geldi? Bu sorularla yüzleşmeden ne gençliğe, ne de geleceğe umut aşılayabiliriz.

***

Evet, belki şu an eğitimli olmak toplumda gereken değeri görmüyor. Ama bu, eğitimin değersiz olduğu anlamına gelmez. Bilgiye inanan, emeğe saygı duyan bir toplum ancak uzun vadede ayakta kalabilir. Kalıcı başarı, ancak sağlam temeller üzerine inşa edilir.

***

Bu yazıyı, iki üniversite bitirmiş ve hâlâ eğitim hayatına umutla devam eden biri olarak kaleme alıyorum. İleride ne olacağını bilmiyorum ama heybeme kattığım her bilgi, her deneyim benim için çok değerli. Ne olursa olsun, ister iş bulsun, ister bulunmasın; üniversitelerde yaşanması gereken bir hayat var. Ve inanıyorum ki, bir gün bu yol bizi her zaman bir adım öteye taşıyacak.

Yazarın Diğer Yazıları