KAYSERİSPOR, Kasımpaşa maçını saymazsanız sahasında kazanamıyor. Kasımpaşa maçında da beğenilen 3 puan değil gençlerin mücadelesiydi zaten.
Sarı kırmızılılar kazansa da kaybetse de iyi mücadele etmiyor, iyi pas yapamıyor, iyi organize olamıyor, kanatları kullanamıyor, gol pozisyonuna giremiyor.
Milli aradan sonra mucize beklemedik. Yani birden bire Sivasspor maçında şahlanan, kanatlardan sağlı sollu ortalar gönderen, rakip kaleyi şut bombardımanına tutan bir takım beklemedik elbette. Ama bu kadar umursamaz bu kadar ağır, bu kadar birbirinden kopuk futbolcu ve futbol da beklemedik.
Kayserispor, Demir Grup Sivasspor maçında nasıl takım olunamayacağının örneklerini verdi sanki. Başlama düdüğüyle birlikte Kayserispor kalesinde tehlike yaratan konuk ekip, galibiyeti ne kadar istediğini gösterdi.
Kayserispor ise, sahadaki 11’e bakıldığında sanki deplasman takımı gibi çıkmayı tercih etti. Milli arayı çok iyi değerlendirmesini beklediğimiz Kayserispor’da anlaşılan o ki Attamah ve Lopez’in testi pozitif çıkmasa muhtemelen kadroda dahi değişikliğe gidilmeyecekti.
Yani demem o ki, Bayram Bektaş bu kadrodan o kadar memnun ki, taraftarın merakla beklediği bir çok ismi yanında tutmayı tercih etti.
Futbolcu tercihleri nedeniyle bir teknik adamı eleştirmek çok doğru değil aslında. Ancak, Bayram hocanın doğruları, sadece bana değil, tüm spor severlere ters.
Kayserispor’da kötü oynayan o kadar çok ki, tek tek isim vermeye hiç gerek yok. Sarı-kırmızılıları birkaç haftadır taşıyan Rumen’ler Sapunaru ve kurtardığı penaltıya rağmen kaleci Lung da bu maçta çoğunluğa ayak uydurunca maalesef Sivas hezimeti yaşandı.
Skor hiç önemli değil, Sivas maçı kaybedildi diye tabi ki karalar bağlanmasın. Kaleci Lung da olduğu gibi futbolcuların da kötü oynama ya da gününde olmama hakkı var.
Ama takım kötü mücadele ediyorsa, hatta mücadele etmiyorsa, top kendindeyken yan toplarla vakit öldürüyorsa, koskoca 90 dakikada Kanga’nın golü, bir de Hasan Hüseyin’in uzaktan şutu dışında pozisyon dahi bulamamışsa ve rakibe goller dışında en az 5 net pozisyon vermişse kimse kusura bakmasın eleştirinin dozunu artırırım.
Ligin başı dedik, Bayram hocayı, iki-üç maçla değerlendirmek doğru olmaz dedik. Peki, Bayram Hoca ne yaptı, lige verilen uzun arada, üstüne ne koydu?
Rakip, Kayserispor’un solunu yol geçen hanına çevirirken nasıl önlem aldı. Oyuncu değişiklikleri için neyi bekledi?
Bayram Hoca’ya ‘Seni yerden yere vuranları haklı çıkar’ deseniz ancak derslik bu kadroyu ve bu futbolu tercih ederdi.
Sanki Hasan Hüseyin, Ackah, attığı gole rağmen Kanga, korona virüs olduğu için bu maçta forma giyemeyen Attamah’ın sözleşmelerinde özel madde var, sakatlıkları olmadığı sürece 11’de oynayacaklarına dair.
Dedim ya Kayserispor, uzun lig maratonunda daha çok maç kazanıp, çok maç kaybedecek. Teknik kadro ya da futbolcu hatalarından daha çok saç baş yolacağız tribünlerde ya da ekran başında.
Benim kabullenemediğim kötü futbol değil, kötü mücadele. Sahaya çıkarken sanki tüm futbolcular ruhunu soyunma odasında bırakmış. Sanki enerjilerini biri enjektörle çekmiş.
Kötü bile oynamayan Kayserispor’da fatura kime kesilir ki? Teknik kadroya mı, futbolculara mı?
Yok yok tek suçlu taraftar. Çünkü sarı kırmızılı taraftar günlerce bu maçı iple çekti. Çünkü taraftar, takımına sonuna kadar güvendi.
Çünkü taraftar karşılıksız sevdi, futbolculardan ise sadece mücadele etmesini bekledi. Uzun dediğiniz lig göz açıp kapayıncaya kadar geçer.
Kayserispor’da kötü oynayanlar kızağa çekilmez, gerekli uyarılar yapılmazsa bir de bakmışınız ki sezon sonu gelmiş ve yine takıp diplerde. Yad a daha kolayını seçin sorumlu basın, yani medya. İlk toplantıda sallayın gazetecilere kurtarın kendinizi!
Biz testiyi kırmadan uyarımızı yapalım. Bu takıma önce enerji, yani ruh yüklemesi yapın. Kayserispor’un, bu şehrin ve taşıdıkları formanın büyüklüğünü anlatın. Sonrası çorap söküğü gibi gelir. Yani suçluyu içinizde arayın.