Biz burada yaşıyoruz. Yaşamak diyorum ama bu biraz şansa bırakılmış bir oyun gibi. Çocuk olursun, tacize uğrarsın. Bir otelde kalırsın, yangında ölürsün. Yolda yürürsün, biri durduk yere yumruk atar. Her an birinin insafına kalmışız gibi… Hayatlarımız bu kadar değerli.
Eğer yaşamanın ne demek olduğunu hissetmek istiyorsanız, en iyisi Finlandiya’ya gitmek. Çünkü orada güven daha net, doğa daha huzurlu ve insanlar daha mutlu. Finlandiya, sadece dünyanın en mutlu ülkesi değil, aynı zamanda huzurun, güvenliğin ve doğanın başkenti gibi...
Finlandiya, 5.5 milyon nüfusuyla küçük ama hayalleri büyük bir ülke. Yemyeşil ormanları, tertemiz gölleri, masalsı manzaraları ve sade yaşam tarzıyla insanı başka bir dünyaya taşıyor. Yaz aylarında 73 gün boyunca güneş hiç batmıyor. Kışın ise 51 gün boyunca hiç doğmuyor. Ama bu zıtlık bile bir uyum içeriyor. Her anı hayranlık uyandırıyor.
Her yıl üst üste dünyanın en mutlu ülkesi seçiliyor olması bir tesadüf değil. Adalet sisteminden eğitimine, refah seviyesinden birey haklarına kadar her şey, insanı merkeze alan bir düzen üzerine inşa edilmiş.
Kuzey Avrupa’nın bu Nordik ülkesi, doğuda Rusya, kuzeyde Norveç ve batıda İsveç’le komşu. Güneyde Finlandiya Körfezi’ne kıyısı var. Coğrafi olarak sakin, politik olarak da nötr bir tavır sergiliyor. Hayat burada dengede…
İşte bir gidebilsek! Finlandiya’ya gitmek ve yeni bir hayat kurmak... Birikim yapmak, planlar kurmak ve oraya adım atmak. Çünkü buradaki günlük hayatta bile yaşayıp yaşamayacağımız bir başkasının insafına kalmışken, biriktir ve git.
İnsanların birbirine saygıyla yaklaştığı, huzurun gerçek bir yaşam biçimi olduğu bir yerde yaşamak... Sadece hayal etmek bile içimizi ısıtıyor, değil mi?
Birikim yapın, Finlandiya’ya kaçın. Çünkü Finlandiya, insana insan olduğunu yeniden hatırlatan bir ülke...