Türkiye, son yıllarda artan enflasyon ve döviz kuru dalgalanmaları nedeniyle ekonomik bir buhranın kararlılığında… Yıl boyunca yaşanan yüksek enflasyon oranları, artan döviz kuru, fiyatlarındaki yükseliş ve temel ihtiyaçlara erişimdeki sıkıntılardan dolayı birçok kişi temel ihtiyacını karşılayamıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) tarafından açıklanan verilere bakıldığı zaman asgari ücret zamlandığı günden bu yana 36,44 oranında değer kaybetti.
Yani asgari ücretlinin cebinden tam 6 bin 195 TL eksildi! 2003 yılında bir asgari ücretli 25 Cumhuriyet altını alabiliyorken bu rakam bu yıl 9,95 üzerinden düşeceği öngörülüyor. Bu düşüş, temel alım gücündeki artışın somut bir göstergesidir. Altının bu denli öngörülemez hızlı yükselişi, temel ihtiyaçların dahi karşılanamayacağı ortaya çıkıyor.
Yoksulluğunun en belirgin örneklerinden birini, Adana'da gördük. Bir vatandaş marketten para çalmak yerine sıvıyağ çaldı. Bir insan neden sıvıyağ çalar? Dünyanın neresinde görülmüş?
Yüksek enflasyon, döviz kurundaki dalgalanmalar, yanlış ekonomik politikalar, hepsi önümüzdeki bu tabloda önemli rol oynuyor. Üretimdeki yavaşlama, işsizliğin artması gibi sorunlar, ülkenin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Özellikle üretim sektöründe yaşanan zorluklar ithalatın fazla olması, enflasyonu tetikleyen temel faktörler arasında yer alıyor. Döviz kurundaki bu dalgalanmalar, ithalat maliyetini artırıyor temel gıda ve ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Bir ülkenin kalkınması için üretmesi gerekiyor!
Önümüzdeki yıllarda yapılan ekonomik tahminler, asgari düzeydeki bileşenlerin daha da zorlaşacağına işaret ediyor. Döviz kurundaki yükselişin sürecek ve bununla beraber altının da yükselmeye devam etmesi, enflasyonun kontrol altına alınamaması durumunda asgari ücrette alım gücünün daha da düşeceği düşünülüyor.
2025 yılı, geçinmenin daha zor olacağı bir yıl olarak öngörülüyor. Temel gıdaya erişimde yaşanabilecek zorluklar, artık her bütçeyi zorlayacak.
