Ecem Yaman

Estetik geçmişte kaldı

Ecem Yaman

Sanat ve zanaatkarlık alanındaki birçok değişim modern dünyamızın değerlerini, hızla değişen yaşam biçimlerini ve kültürel dönüşümünü yansıtıyor. 
Özellikle şehirlerimizin dokusuna baktığımızda geçmişin el işçiliğiyle bezeli, zarif yapıları ile günümüzün hızlı ve genellikle sıradanlaşmış mimari tasarımlarının arasındaki farklar hemen belli oluyor.

1800'lü ve 1900'lü yıllara ait yapılar, yalnızca bir işlevi yerine getiren mekanlar olmaktan çok, estetik, sanatsal ve toplumsal bir ifade biçimi olarak karşımıza çıkıyordu. O dönemin zanaatkarlığı, titiz işçilik, detaylara verilen değer ve emeğin vurgulandığı yapılar o zamanki toplumların kimliğini de yansıtır nitelikteydi.

Birçok binada işçiliğin ön planda olması sadece inşaat süreçlerini değil aynı zamanda bir sanat eserine olan saygıyı simgeliyordu. Her detayı özenle tasarlanmış bir yapılar o dönemin kültürüne dair birer parça olarak günümüze kadar ulaştı.
Bugün ise modern toplumun estetik anlayışı büyük ölçüde popüler kültürün etkisi altına girdi. Popüler kültürün simgesi olan hızlı tüketim, şıklık ve kolaylık arayışı, zanaat ve işçilik anlayışını geri planda bıraktı sanki… Artık binalar ve yapılar daha çok fonksiyonel ve estetik açıdan basit olma eğiliminde…

İnsanların yaşam tarzı ne kadar hızla değişiyorsa, bu değişim yapıların inşasında da kendini gösteriyor.
Çokça karşımıza çıkan cam ve çelikten yapılmış görsel açıdan etkileyici ama ruhsuz yapılar, belki de geçmişin zanaatkarlıkla yoğrulmuş o görkemli binalarının ruhunu aratıyor. O dönemin işçiliği, her bir parçasında bir hikaye barındırıyor. Bugün çoğu binanın bize sadece kullanışlı bir yaşam alanı sunuyor. Yani popüler kültürün hızlı yaşam tarzının etkisi, estetik anlayışımızı da sadeleştiriyor ve zanaatın gücünü gölgede bırakıyor.
Zanaatkarlık, bir dönemin medeniyetini ve estetik anlayışını bir arada sunarken, bugün hızla gelişen popüler kültürün etkisi sadece geçici heveslere dayalı yapılar yaratıyor. Oysa geçmişin büyük zanaatkarları bir binanın yalnızca bir yapı değil, aynı zamanda bir sanat eseri olması gerektiğini savunuyordu.
 

Yazarın Diğer Yazıları