Son yıllarda, televizyon dizileri ve sinema filmleri, toplumsal normları, değerleri ve alışkanlıkları derinden etkilemeye başladı.
Her gün yeni bir dizi veya filmle karşılaştığımız bu dijital çağda, izlediğimiz yapımların hayata yansıyan etkileri hiç olmadığı kadar belirgin hale geldi. İzleyici kitlesinin beğenileri, günlük yaşamlarımızı şekillendirirken, eski zamanlarda hor görülen davranışlar giderek normalleşiyor.
Diziler ve filmler, bazen sadece eğlenceden ibaret olmayıp, toplumun ahlaki ve sosyal değerlerini yeniden şekillendiren araçlar haline geldi. Gerçekçilik algısı, senaryoların ve karakterlerin ikna edici bir şekilde kurgulanmasıyla sağlanıyor.
İzleyiciler, sevdikleri karakterleri benimseyerek, onların davranışlarını örnek alıyorlar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, izlenen içeriklerin izleyiciler üzerindeki etkisinin karmaşık bir doğası olduğudur. Olumsuz veya yanlış davranışlar, ekranda gördüğümüz gibi hoş bir şekilde yansıtıldığında, zamanla toplumda kabullenilebilir hale geliyor.
Eskiden ayıplanan bazı davranışlar, günümüzde popüler kültürde normalleştirilirken, bu durum toplumda bazı olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Mesela, aldatma, şiddet, cinsellik ve benzeri olayların sıkça izlendiği diziler bu davranışların toplumda daha az yargılanmasına sebep olur hale geldi.
Bugün, aldatma, şiddet, cinsellik unsurlarının olmadığı dizi ve filmler fazla ilgi çekmemeye başladı. Eski yapımlarda ise her olayın bir anafikri vardı; insanlara verilmek istenen dersler net bir şekilde ortaya konuyordu. Karşılıksız iyiliğin, kötülüğün bedelsiz kalmayacağının öğretilmesi, o dönemin dizilerinin temel taşlarındandı.
Ancak son dönemlerde, izlediğimiz dizilerde abdest almanın bile erotikleştirildiği sahnelerle bile karşılaştık. Artık, ahlaki değerler sorgulanmadan, adını bile koyamadığım içerikler ön plana çıkıyor.
Bu yüzden artık her içeriğe eleştirel bir gözle bakılmalı. Ve neyin normalleştiği derinlemesine sorgulanmalı.