Özel bir hastanede kalbine stent takılan bir vatandaşın tam ameliyat esnasında, hastanın yanına gelerek stent ücretlerini pazarlık yapmak isteyen bir muhasebeci Türkiye gündeminde yankı uyandıran olaylardan biri olmuştu.
Ne kadar garip, değil mi? Acil bir sağlık durumuyla karşı karşıya kalmış bir insan, hayatı ile ilgili endişelerle beklerken, bir başkası paranın peşinden koşuyor.
Özelleşen sağlık sistemi, yıllardır en büyük tartışmalardan biri haline geldi. Ne yazık ki, burada her şeyin para ile ölçüldüğünü görmek, insanın değerleri ve yaşamını daha da sorgulamasına neden oluyor. Birçok insan hastalandığında ya da bir sağlık sorunu yaşadığında önce parayı, sonra sağlık hizmetini düşünüyor.
İnsanı değil, parayı ön plana koyan bir sistemin içinde, ya da daha doğru bir ifadeyle, "para için" yaşayan bir toplumda, değerlerin her geçen gün daha da yitirildiğini görmek istemiyoruz. Ama bu hepimizin gerçeği…
Ameliyat masasına yatacak bir insanın yanında, o an acısını çeken bir yakınının, tek düşüncesi "acaba bu kadar parayı nasıl ödeyeceğiz" oluyorsa, bu büyük bir sorundur. Birçok ailede, bir yakını hastalanınca, sadece sağlık değil, onun ekonomik yükü de bir kabusa dönüşüyor. Bugün bir sağlık hizmetine ulaşmak, eskisi gibi kolay bir şey değil. İnsanlar hastaneye gitmeden önce bir hesap yapıyor. Hem maddi hem de manevi açıdan. Herkesin cebi, her an bir sağlık krizini kaldıramayacak kadar hassas.
Hastaneye gitmek, tıbbi müdahale almak, bir amaca yönelik yapılan işlem, maddi değerlerden daha önce gelir. Ama görüyoruz ki, artık sağlık da bir metaya dönüşmüş durumda. İnsan hayatı paraya yenilmiş ve sağlık hizmetleri, bir "tüketim malzemesi" haline gelmiş. Bu, sadece bir hastayı değil, tüm toplumu sarsan bir acı gerçektir.
Sağlık hizmetlerinde bu kadar vahim bir noktaya gelmişken, ne yazık ki çoğu kişi, paraya tapan bir sistemde yaşamak zorunda kalıyor. Çünkü ne yazık ki, hastalar artık sadece birer müşteri, hasta değil, birer "kar" haline gelmiş.
