Ecem Yaman

Karanlık bir son değildir

Ecem Yaman

Eski Mısır, yalnızca devasa piramitleri, gizemli hiyeroglifleri ve çölün altın sıcağıyla değil, aynı zamanda insanlığın varoluşsal sorularına verdiği çarpıcı cevaplarla da tarihte ölümsüzleşti.

M.Ö. 4000’lerden Ptolemaios Hanedanlığı’nın son hükümdarı VII. Kleopatra’nın ölümüne kadar süren eski Mısır, yalnızca Mısırlıların değil dünya tarihinin de büyük bir yer edindi.

Mısırlıların evrenin yaratılışına dair anlatıları, büyük bir kaosun içinden düzenin doğduğu bir hikâyeyle başlıyor. Onlara göre evren, sonsuz ve biçimsiz karanlık bir sudan yaratılmıştır. Bu kaotik boşluktan, Mısır mitolojisinin ilk ilahi şekli olan ben-ben tepesinin yükseldiğine inanılır. Tepede ise Atum ya da bazı versiyonlarda Ptah adındaki büyük tanrı bulunuyor.

Bu yalnızca yaratılışın fiziksel yönünü açıklamakla kalmaz, aynı zamanda düzenin kaostan nasıl doğabileceğine dair evrensel bir mesaj taşır. Yani karanlık bir son değil aksine ışığın ve düzenin başlangıcıdır.

Mısır mitolojisinin belki de en etkileyici yönü insanın tanrılarla olan ilişkisine yüklediği derin anlam… Tanrılar, yalnızca ibadet edilen varlıklar değil aynı zamanda insanların hayatını yöneten ve şekillendiren güçlerdir. Atum’un çocukları olan Shu (hava tanrısı) ve Tefnut (nem tanrıçası), yalnızca kozmik düzeni yaratmakla kalmamış, aynı zamanda insanlığın yolculuğunun ilk adımlarını da şekillendirdi.

Bu yüzden Mısırlıların dünya görüşü oldukça çarpıcıdır… Hayat, yalnızca bir başlangıç ya da geçici bir süreç değil ebedi bir yolculuğun parçasıdır. Bu dünyadaki yaşamın kalitesi, sonsuz yaşamın nasıl olacağını belirler. Bu nedenle Mısırlılar için günlük yaşam, öbür dünyadaki huzur ve mutluluk için hazırlanma süreciydi.

Mısır mitolojisi, aslında herkes için derin anlamlar taşır. Hayatın yalnızca bir başlangıç olmadığı kaosun, düzenin başlangıcı olduğu fikri, hepimiz için ilham verici olabilir. İçimizde taşıdığımız kaos ve belirsizlikten yeni bir düzen ve anlam yaratabiliriz.

Bu mitolojik hikayeler, yalnızca geçmişin izlerini değil, geleceğin potansiyelini de taşır. Tıpkı Nu’nun içinden doğan ben-ben tepesi gibi, bizler de kendi kaosumuzdan yeni başlangıçlar yaratabiliriz.
 

Yazarın Diğer Yazıları