Son yıllarda ülkemizde kadına ve hayvana yönelik şiddetin hızla arttığına şahit oluyoruz. Bu şiddet, yalnızca fiziksel zarardan ibaret değil; insanlığımızı, vicdanımızı ve toplumsal değerlerimizi de derinden yaralayan bir durum haline geldiğini düşünüyorum.
İstanbul Büyükçekmece’de yaşanan son olayda şiddetin ne duruma geldiğini bize açıkça gösteriyor. Altı çocuk, başka bir çocuğa bir saat boyunca işkence etti. Peki, bu çocukların içinde biriken öfke nereden geliyor?
Şiddetin toplumumuzda bu denli yaygın hale gelmesinin nedenlerinden biri, şiddetin medya ve sosyal medya üzerinden normalleştirilmesidir. Televizyon dizilerinden, haber programlarına kadar pek çok medya organı, şiddeti bir çözüm yolu olarak sunmakta. Günlük yaşamda yaşanan sorunlar, çatışmalar ve öfkeler, şiddetle çözülmeye çalışılıyor ve bu durum sürekli göz önünde tutuluyor.
Toplumda artan şiddetin bir diğer nedeni ise aile yapısındaki bozulmalardır. Çünkü aile ilk eğitim aldığımız yerlerdir. Artan boşanmalar, ekonomik zorluklar, aile içi şiddet, çocuklara yeteri kadar vakit ayırılmaması, gibi sorunlar, çocukların sağlıklı bir şekilde büyümesini engelliyor. Sevgi ve anlayıştan uzak büyüyen çocuklar, kendilerini ifade edemediklerinde öfkeye başvuruyorlar.
Bir diğer önemli nokta ise sosyal medya…
Şiddet içerikli videoların hızla yayılması, bu tür içeriklere kolayca erişilebilmesi ve bu videoların paylaşılması, çocuklar üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor. Şiddet içeren videolar, gençler arasında popüler hale geliyor ve bir güç sembolü olarak görülüyor. Dolayısıyla şiddet sarmalı da hızlıca yayılıyor.
Toplumda şiddete karşı verilen tepki de oldukça zayıf… Pek çok kişi, şiddetin farkında olmasına rağmen, ya sessiz kalmayı tercih ediyor ya da olayı olağan bir durum olarak değerlendiriyor. Bu da şiddetin artmasına zemin hazırlıyor.
Şiddete karşı toplumda güçlü bir duruş sergilenmediği sürece, bu tür olayların önüne geçmek zor olacaktır.
Bu yüzden, şiddetin kök nedenlerine inmek ve bu sorunlarla yüzleşmek zorundayız.