Ecem Yaman

'Once upon a time' üzerine bir değerlendirme

Ecem Yaman

Türk televizyon dizileri, son yıllarda büyük bir ivme kazandı ve özellikle dramalar, aşk hikayeleri ve günlük hayatın içinden çıkan öykülerle dikkat çekti. Ancak, bir noktada çoğu Türk dizisinin büyük bir kısmı, benzer konular etrafında şekilleniyor. Bu da izleyiciye daha az yenilik sunuyor. Türk dizilerinde bazen derinlikli bir ana fikir, mesaj ve anlatım tarzı eksikliği hissediyorum.
İnsanlara hayatla ilgili dersler veren, onları düşündüren veya toplumun sorunlarını daha kapsamlı bir şekilde ele alan yapımlar ise sınırlı sayıda kalıyor.

İzlediğim bir dizi, alışılmışın dışına çıktı ve fantastik bir dünyayı izleyiciye sunarken, her bölümde önemli dersler veriyor. Adı Once upon e time bu dizi, masal dünyasının en bilinen kahramanlarını bir araya getiriyor ve klasik masalların modern bir bakış açısıyla harmanlanmış haliyle izleyiciyi kendine bağlıyor. Cindrella’dan Pinokyo’ya, Pamuk Prenses’ten Kırmızı Başlıklı Kız’a kadar pek çok masal kahramanını birleştirdi.

Her karakterin kendi hikayesi, modern dünyada ve büyülü bir dünyada sürüyor. Her biri, masal dünyalarının fantastik ögeleriyle şekillendirilmiş ama günümüz dünyasında varlıklarını sürdüren kahramanlar olarak dizide yer edinmiş.

Ancak bu masal kahramanlarının bir özelliği var: Her biri, bir lanetin etkisi altındadır ve tek bir amaca sahiptir: Kendi dünyalarına geri dönmek. Bu arayış, dizinin teması boyunca hem karakterlerin içsel çatışmalarını görebiliyorsunuz hem de izleyiciye farklı mesajlar veriyor.
Dizi, fantastik ögeleri ve masal karakterlerini modern dünyaya taşıyarak, bu karakterlerin geçmişlerinden gelen hatalarla yüzleşmelerine olanak tanıyor. Masal kahramanları, kötü karakterler izleyiciye sadece bir eğlence sunmakla kalmıyor, aynı zamanda bu kahramanların bir bedel ödemeleri gerektiği gerçeğiyle yüzleştiriyor!

Her sihrin, her büyünün bir bedeli olduğu vurgusu dizinin temel taşlarından biri… Masal karakterlerinin geçmişte yaptıkları iyilikler ve kötülükler, bir şekilde karşılarına çıkıyor. Modern dünyada kendilerine yeni bir yer edinen bu kahramanlar, geçmişteki seçimlerinin sonuçlarıyla yüzleşiyorlar. Her bir karakterin hikâyesi, izleyiciye bir hayat dersi veriyor. 

‘Her sihrin bir bedeli vardır’ aslında hayatın her alanında karşılaştığımız bir gerçektir… İyi ve kötü arasındaki ince çizgide yürüyen insanlar, yaptıkları seçimlerin bir gün bir şekilde karşılarına çıkacağını bilirler. Bu, sadece masallarda değil, gerçek yaşamda da geçerli olan bir mesajdır…

Yazarın Diğer Yazıları