Sağlık, bireylerin temel hakkıdır ve bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli kriterlerden biridir. Ancak ülkemizde sağlık sistemindeki yapısal sorunlar, bu temel hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını zorlaştırıyor.
Özel hastanelerde yüksek ücretler nedeniyle birçok vatandaş sağlık hizmetlerinden faydalanamazken, devlet ve şehir hastanelerindeki yoğunluk ise zaman zaman kötü olaylarla sonuçlanıyor.
Özel hastaneler, modern cihazlarla donatılmış, hızlı hizmet almayı vaat eden sağlık kuruluşları olarak görünse de, yüksek maliyetler bu hizmeti birçok kişi için erişilemez kılıyor. Tedavi için talep edilen fark ücretleri, sadece dar gelirli vatandaşları değil, orta gelir grubundaki bireyleri de zor durumda bırakıyor. Öyle ki bazı özel hastanelerde, basit bir muayene için bile yüklü meblağlar talep ediliyor.
Bu durum, vatandaşları devlet hastanelerine yönlendiriyor. Ancak devlet hastanelerindeki yoğunluk ve personel eksikliği, sağlık hizmetine ulaşmayı neredeyse imkânsız hale getiriyor. Mesela Gaziantep’te yaşanan olayda bunun örneğidir…
Kalp krizi şüphesiyle hastaneye başvuran bir vatandaş, sıra beklemesi gerektiği söylenerek acil müdahaleden mahrum bırakılmış ve ne yazık ki sıra beklerken hayatını kaybetti.
Devlet ve şehir hastanelerindeki yoğunluk, hastaların zamanında tedaviye erişimini engellerken, bu durum sağlık çalışanlarının da tükenmesine neden oluyor. Personel sayısının yetersizliği, yoğun iş yükü ve hastalara ayrılan sürenin kısalığı, nitelikli sağlık hizmetinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bunun önüne geçilmedikçe Gaziantep’te yaşanan olay son olmayacak.
