Hayat, bazen bizlere beklenmedik zorluklar ve acılar sunar.
Kimi zaman bu zorlukların içinde boğulduğumuzu hissederiz, kimi zaman ise her şeyin kötüye gittiğine inanırız. Böyle anlarda sıkça duyduğumuz cümlelerden biri, ‘Her şeyde bir hayır vardır’
Bu söz, genellikle teselli vermek, bir çıkış yolu bulmak veya olayların kötü yanını bastırmak amacıyla kullanılır. Ancak, bu söz gerçekten bir teselli kaynağı mı, yoksa sadece kendimizi kandırıyoruz?
‘Her şeyde bir hayır vardır’ ve ‘iyi düşün, iyi olsun’ gibi ifadeler, pek çok kültürde ve inançta yer alan kadim bir anlayışa dayanır. Bu sözler, yaşanan her şeyin bir nedeni olduğuna ve bu nedenin sonunda kişiye bir iyilik getireceğine dair bir inanç sistemini yansıtır.
Özellikle dini inançlarda, bu düşünce çok yaygındır. Örneğin, İslam kültüründe ‘şer gibi görünen şeylerde hayır, hayır gibi görünen şeylerde şer olabilir’ inancı bulunur. Bu anlayış, insanları karşılaştıkları zorlukların ardında bir ders, bir sınav ya da bir ödül olduğunu düşünmeye teşvik ediyor.
Bu durum aynı zamanda psikolojide de geniş bir yer tutar. Olumlu düşünmenin ve olayların iyi tarafını görmenin, bireylerin psikolojik dayanıklılığını artırdığı, stresi azalttığı ve genel ruh halini iyileştirdiği pek çok araştırma tarafından desteklendi.
Ancak, burada önemli bir ayrım yapmamız gerekiyor. Pozitif düşünce, gerçekliği inkar etmek anlamına gelmez. Gerçekleri ve sorunları görmezden gelerek her şeyin iyi olduğunu düşünmek, kısa vadede bir rahatlama sağlasa da uzun vadede sorunlarınızla başa çıkma becerinizi zayıflatabilir.
Hayatta her şeyin iyi tarafını görmeye zorlamak, bizi gerçeklerden uzaklaştırmış olmaz mı?
Belki de burada asıl önemli olan, pozitif düşünce ile gerçekçi bir bakış açısını dengelemektir. Yani dengenizi bulun.