Değerlerimiz bizi biz eden en önemli etkenlerimizdir. Değerlerimiz derken kültürümüz, örf, adetlerimiz, geleneklerimiz, ananelerimiz, dini ve en önemlisi imanî kazanımlarımızdır. Bu kazanımlarımız karakterimizi oluşturan ahlâk değerlerimizin bütünüdür. İnsanı insan eden ve kültürümüzün zenginliğini ve farkındalığını yansıtan bu değerleri çocuklarımıza nasıl aktaracağız?
En değerli bu zengin mirasımızı gelecek nesillere nasıl aktaracağız?
Bu kavramların çocuklarımıza aktarılmasında en önemli kanallar :
1)Aile
2)Okul
3)Akran ve Çevre
Şimdilik en temel kanal olan aileye sonra değineceğiz. Bizler okulda bu değerleri nasıl verebiliriz? Bir ara okullarımızda çokça rastladığımız ama tam manasıyla uygulayamadığımız “Değerler Eğitimi" projemiz ne kadar güzel düşünülmüş bir projeydi.
Değerler Eğitimi, güzel başlanılmış fakat tam manasıyla sürdürülememiş bir uygulama olarak kalmıştı devamında daha etkin şekilde uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Biz eğitmenler dersimizin beş dakikasını ayırarak bu manevi zenginliğimizi en değerli hazinemiz olan gelecek nesillere nakletmeliyiz. Bu uygulamayı bir vazife bilip akademik bilgi kadar öncelemeliyiz. Biz bu uygulamanın en güzelini Osmanlı zamanındaki Enderun mekteplerinde görmekteyiz. Üniversiteden mezun olacak her öğrenci son senesinde Enderun’da ahlâk dersleri verilir ve bu şekilde mezun olurlar. Böylece mezun olan herkes ilim tahsisinin yanısıra irfan eğitimi de alıyorlardı. Böylece vatana ve millete hayırlı bireyler olarak yetişirlerdi. Biz bu sistemi ilkokuldan başlayıp ünüversiteden mezun olana dek verirsek hem manevi duygulara hem milli duygulara sahip bireyler yetiştiririz.
Unutmayalım Şeytan bilgisizlikten isyan etmemiştir kibir ve enaniyetten kaybetmiştir sadece çocuklara bilgi vererek yetiştirmek onları toplumda menfaati için çalışan bireyler olarak yetiştirir ve bu şekilde bilgi vermiş oluruz. Maalesef günümüzün en büyük problemler ilmi eksik bireyler değil irfanı eksik bireylerdir.
Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit; birincisinde taassub, ikincisinde hile, şübhe tevellüd eder.
Münazarat – 86
Aklın ziyası ve nuru fen ilmidir kalbin ziyası ve nuru iman ilmidir ikisinin bir araya gelmesiyle hakikat ortaya çıkar.
Yıllar önce eğitim konusunda böyle bir tespit yapılmış ne kadarda doğrudur.
Vatana millete hayırlı bireyler yetiştirmek istiyorsak bu değerlere azami surette sahip olup derslerinde bu zengin değerlerimizi bir nakış işler gibi öğrencilerimiz derslerindez. Bir öğretmen arkadaşın çok güzel bir projesi vardı. “Matematikle Allah’ı Anlatmak Projesi” bu proje ile çocuklar matematik ilmi ile beraber ahlaki değerler kazanıyorlardı. Aynı bu arkadaş gibi bir gaye ve amacımız olması gerekir ve bu amacı hayata geçirmek hayatımızın gayesi olması gerekir bir eğitimci olarak .Bu gayemizle hem ilim sahibi hem de irfan sahibi bireyler kazanacağız .
O zaman manevi ve milli değerlerimize sahip gençler yerleştirebiliriz.