Her öğrencimiz de çoklu zeka kuramına göre kendine ait bir zeka ile dünyaya gelir öğrencilerimizin ya mekanik zekası y sözel zekası ya da dinle teselli zeka dediğimiz bir dakika ile biz öğretmenlerin eline gelir.
Burdanda anlayacağımız gibi her öğrencinin kendine ait bir zekası var . Bir öğrenci matematik yapamıyor olabilir fakat onunda sosyal veya sözel zekâsı vardır biz öğretmenlere düşen en önemli iş bu zekayı bulup yorumlayarak çocuğu zekasına göre yönlendirmektir
Ülkemizdeki çok zeki öğrencilerimizi pırlanta gibi gençlerimizi Tam Eğitim içinde yoğrulmadığı için elimizden kaçırmaktayız öğrencilerimizi ilkokuldan sonra sınıf öğretmenleri hangi zeka grubuna aitse onlara ayırmalı çoklu zeka kuramına göre o çocuğun hangi mesleğe daha yakınsa ortaokul öğretmeni ile ilkokul öğretmeni çocuğun mesleğini yönlendirmeli bu çocuk ortaokuldan başlayarak lise ve Üniversitede Kendi isteği ve kabiliyetine göre bir mesleki çalışmanın içerisine girmeli örnek verecek olursak:
Bir öğrencimizin zekası ve kabiliyeti mekanik zeka dediğimiz robotik kodlamaya yakınsa bu öğrencimizi Ortaokulda bilgisayar yazılım ve robotik kodlama bölümünde ağırlıklı bir şekilde okutmamız gerekiyor daha sonra lisede yazılım üzerinde bilgisayar ve kodlama üzerinde ağırlıklı bir şekilde okunması gerekir ve bu çocuk verilecek puanlarla Üniversitede bilgisayar ve kodlama üzerinde okuduğu zaman biz bu çocuktan çok verimli bir şekilde Vatanımıza ve milletimize hayırlı icraatlar yapacağını bekleyebiliriz. Biz buna ihtisaslaşma diyoruz çocuk hangi bölümü okuyacaksa ortaokul lise ve üniversite bölümlerini de aynı şekilde okuması o konuda uzman bir birey olarak yetişmesi gerekmektedir bir öğrencimiz kabiliyeti ve isti'dâdı elektrik üzerine ise bu çocuğa ortaokul lise ve üniversitede elektrik bölümünü okuduğu zaman ve elektrik-elektronik mühendisi olarak mezun olduğu zaman bu öğrenciden birçok icat bekleyebiliriz biz buna ihtisaslaşma diyoruz.