Merhaba,
Kitaplarla arası iyi olanlar bilir. Dünya klasikleri başta çok sıkıcı görünen ve kalınlığıyla gözümüzü korkutan ama başladıktan sonra asla elimizden düşüremediğimiz kitaplardır.
Tıpkı geçen aylarda okuduğum, bir türlü bitmesini istemediğim ama sonunda 30 sayfalık bir kitapmışçasına çarçabuk biten Jane Eyre gibi…
Şu zamana kadar pek çok kitap okudum ama açıkçası hiçbiri Jane Eyre’in üzerimde bıraktığı hissi uyandıramadı.
Konusu kısaca:
‘Roman yetim bir kız olan Jane Eyre’in çocukluktan yetişkinliğe uzanan zorlu hayatını anlatır. Küçük yaşta yetim kalan Jane, kötü muamele gördüğü teyzesi Mrs. Reed’in yanında büyür. Daha sonra gönderildiği Lowood Okulu’nda zor şartlar altında eğitim alır ve burada karakteri şekillenir. Lowood’dan ayrıldıktan sonra Jane, Thornfield Malikanesi’nde mürebbiye olarak çalışmaya başlar ve malikanenin sahibi olan Edward Rochester ile tanışır. Jane ve Rochester arasında güçlü bir bağ gelişir ve birbirlerine âşık olurlar. Ancak, Rochester’ın sakladığı bir sır, Jane’in hayatını yeniden altüst eder.
Peki neden bu kitabı çok sevdim?
Bir kere roman yazıldığı dönemin çok çok ilerisinde.
Basıldığı yıllarda ‘ahlaksız bir metin olduğu, kadınlar için uygun olmadığı ve devrimi kışkırttığı gerekçesiyle kınanan’ bu romanda, ana karakter olan Jane Eyre’dir.
Ve roman boyunca, kahramanımızın; başkaldırmanın adeta ‘intihar olarak kabul edildiği’ ve Victorya’cı ahlak anlayışının hâkim olduğu öyle zorlu bir dönemde, attığı her adımda toplumun stereotiplerine meydan okuduğunu görebiliyorsunuz.
Bu gerçekten cesaret ister!
İkinci olarak… Kitabın kahramanı bir kadın ve aşk teması da roman boyunca işleniyor. Ama diğer kitaplarda olduğu gibi Jane ‘ çekici ya da güzel’ bir kadın olarak sunulmuyor.
Zaten kitap bittiğinde aklınızda kalan dış görünüşü ile alakalı detaylardan ziyade aşkına rağmen ‘verdiği o birey olma savaşı’ oluyor.
Bu da kitabı benim için özel yapan bir diğer detaylardan biri.
‘Jane Eyre’ aşkın, güçlü olmanın, peş parasız yollara düşmenin, kendi talihini inşa etmenin ve kendine değer vermenin hikayesi…
Aslında anlatılacak çok şey var ama bu detaylara bakmak yerine kitabı okumanızı daha çok isterim.
Özellikle de ‘kendi değerinin ne olduğuna, kendinden başka kimsenin karar vermesine ‘asla izin vermeyecek olanlar’ ve kaderinin iplerini eline almayı tercih edenler bu kitabı mutlaka okusun.
