Merhaba!
Bu yıl harika geçecek derken, art arda kötü haberler aldığım, bu yüzden tamamen kötü geçecek sandığım ama sürprizleriyle beni şaşırtan bir yıl oldu, oluyor da hala. Kayıplarım oldu, üzüldüğüm çok şey yaşadım, kalbimin bir yarısı hala yaralı ama biraz dikkatli düşününce aslında iyi şeyler de oldu.
Öncelikle en önemlisinden başlayayım. İliklerime kadar işleyen, içimde bana yeterince iyi olmadığımı veya geri kaldığımı söyleyen o sesi susturabilmeyi öğrendim.
Geride kalması gerektiğini bildiğim halde, bir şekilde içimde beslemeye devam ettiğim “geçmişi” nihayet arkamda bırakabildim.
Önümde uzun bir yol var. Neler yaşanacak, henüz bilmiyorum. Ama yolculuğumu her haliyle kucaklamam gerektiğini öğrendim.
Bazı spesifik hedeflerim vardı. Merak edip durduğum ama bir şekilde ertelediğim 20 kitap ve 20 kült film. Bunları neredeyse tamamladım, üstelik yılın bitmesine 4 ay daha varken.
Blog yazmayı ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz. Web sitem yenilendi ve artık beni daha iyi yansıtan bir ara yüzü var. Güne erken başlayıp, evin içinde kahve kokusu yayılırken bilgisayarın başına geçip aklımdan ve kalbimden taşan her şeyi yeniden yazıyorum. Bu duyguyu çok seviyorum!
Almak istediğim eğitimleri ve sertifikaları aldım. Avrupa Birliği bursiyeri oldum. Çalışsam da bir doktora öğrencisi için bu çok anlamlı inanın bana!
İyi bir beslenme düzeni oluşturdum. Pinterest dünyasındaymış gibi renkli ve sağlıklı tabaklar hazırlıyor ve kendimi biraz şımartıyorum.
İstanbul merkezli, harika bir eğitim/üretkenlik grubuna katıldım. Her branştan insanın yer aldığı bu grupta bambaşka hikayelerle tanıştım. Birbirimize bazen yaralarımızı açtık bazen mutluluğumuzu paylaştık ve bazen de yeni şeyler öğrettik. Hala her ay zoom üzerinden toplantılar yapıyoruz. Birbirimizin gelişimini takip ediyor, öneriler sunuyoruz. Discord ya da çoğu kez WhatsApp gibi platformlardan sohbet ediyor ve en önemlisi çeşitli fırsatları, duyuruları birbirimizle paylaşıyoruz. Bu harika bir şey!
Öğrenci olmayı sevdiğimi biliyorsunuz zaten. Ama doktora süreci üzerimde inanılmaz bir yıpranmışlık hissi yaratıyordu. Hayatımı resmen “Bugün Aslında Dündü” filmine benzetmişti. Ben de ablamın önerisiyle yeni bir adım attım. Ve İstanbul Üniversitesi’nde Marka İletişimi okumak üzere 2. üniversiteme kaydoldum. Bu bana kendimi, ruhumu yenilenmiş gibi hissettiriyor.
Yeni bir işe girdim. Birbirine bağlı birkaç medya şirketinin kurumsallaşma sürecini iyileştirmek için Kurumsal İletişim Uzmanı olarak başladım. Yabancısı olmadığım bir iş bu. Ve herkes inanılmaz derecede cana yakın, içten. Bu kadar hızlı kabul almak huzurlu hissettiriyor. Diğer yandan bir kuruma istediklerini vermek, onu büyütmek, hedeflediklerine ulaştırmak yani elimdeki markanın büyüdüğünü görmek özlediğim bir duyguydu. Şimdi yeni projeler ve yapacağım her şey için çok heyecanlıyım!
Ve elbette kalbimin en derinlerinde bu yıl için bir dileğim daha var. Üstelik bu defa çok daha yaklaştığımı hissediyorum. Eğer o şey bu yıl gerçekleşirse kendimi gerçekten çemberimden taşabilmiş hissedeceğim.
Siz bu yıla hangi duygularla başladınız ya da şu an hangi duygularla devam ediyorsunuz bilmiyorum.
Ama umarım bu yıl bitmeden gerçek kabulü bulursunuz.
Umarım iliklerinize kadar işleyen ve yeterince iyi olmadığınızı veya geri kaldığınızı söyleyen o sesi susturmanın bir yolunu bulursunuz.
Umarım kendinizi affedebilirsiniz ve iyi şeyleri hak ettiğinize kalbinizi ikna edebilirsiniz.
Umarım nefesinizi kesecek, sizi yepyeni hissettirecek anlar yaşayıp yeni adımlar atarsınız.
Umarım küçük şeylerle bağ kurmanın, bir sohbetin ortasında karşınızdakine bakıp hissettiğiniz duyguların karnınızda yankılandığını hissedersiniz.
Spontane olmanızı teşvik eden ve böyle olduğunuzda sizi daha çok seven insanlarla çevrelenirsiniz.
Umarım gerçekten yaşarsınız. Nefes almaktan bahsetmiyorum, biliyorsunuz. Gerçek anlamda ne varsa yaşamanızı, geri çekilmemenizi diliyorum. Bu dünyada hissedilecek çok şey var. Umarım hepsini hissedersiniz.
Ama en önemlisi, umarım kendinizi bulursunuz. Kalbinizi, zihninizi çözersiniz. Başkalarının gittiği yollardan gitmek yerine, kendi yolunuzun yokuşlarında yorulup, bu yolda yaşadıklarınıza rağmen kendinize nasıl nazik olacağınızı ve bulunduğunuz yolculuğu nasıl kucaklayacağınızı öğrenmenizi dilerim.
Ve hoşça kalın, sizi çok seviyorum. Ki bunu da biliyorsunuz!