Burak Yılmaz neden gitti ki şimdi?
Tabii ki başlıkta ironi yapıyorum.
Geç bile kaldı aslında.
Geçtiğimiz 5 hafta içinde defalarca haber, birkaç tane köşe yazısı yaptım Burak Yılmaz ile bu işin olmayacağı yönünde.
Geçtiğimiz sezon, takımı kümede bıraktı, emeklerinden dolayı teşekkür ederiz, giderken de düzgün ayrıldı.
***
Biz her zaman Burak Yılmaz’ın kişiliğine saygı duyduğumuzu yazmıştık, ama teknik direktörlük konusunda çok acemi ve bu yükü taşıyamayacağını dile getirmiştik.
Boşuna 3-5 hafta sabredildi, zaman da bize haklı çıkardı.
Burak Yılmaz için gitmesi gerektiğini söylediğimde tepki gösteren, eleştirinler oldu.
Normal karşılıyorum, futbolu bilmek bambaşka bir şey, duygularımızla hareket etmemenin haklılığını yaşıyoruz.
***
Burak Yılmaz ile 2.5 yıllık sözleşme imzalanmasıyla başladı her şey.
Daha futbolculuk kariyerini yeni sonlandıran, yardımcı antrenörken Beşiktaş’tan hemen ayrılan ve damdan düşer gibi Kayserispor’un başına getirilen bir isimdi Burak Yılmaz.
Kayserispor gibi büyük bir takımı çalıştırmak için öncelikle tecrübe gerekiyor, bilgi gerekiyor, bu işi daha önce başarmış biri gerekiyor.
Burak Yılmaz, geçtiğimiz sezon aslında başarılı olmadı, ilk yarıda kazanılan puanların ekmeğini yedi.
***
Recep Uçar’ın inanılmaz bir çıkışı vardı, sonrasında yaşanan sakatlıklar ve takımdan ayrılanlar tüm dengeyi bozmuştu.
Burak Yılmaz da, ilk geldiğinde kan değişikliğinden dolayı ufak bir kımıldama oldu, ama gerisini getiremedi.
Kayserispor yönetimini tebrik ediyorum, bu sabırlarından ötürü.
Toplamda 22 maçta, 3 galibiyet alan, son 18 maçta 1 galibiyet alan ve son 9 maçta kazanamayan bir teknik direktöre bu kadar sabrettikleri için.
***
Burak Yılmaz’ın ekibi de çok zayıftı, hatırlayın sezon başında ilk yazdığım konu Hari Vukas gibi bir ismi ‘İnşallah aramayız’ şeklinde olmuştu.
Burası deneme tahtası değil, burası Süper Lig, tabiri caizse Kurtlar Sofrası.
Ligi bilmeyen birinin burada çalışması takıma büyük zarar verir.
Futbolculuk egosundan kopamayan Burak Yılmaz, hem kendine hem de Kayserispor’a zarar verdi.
***
Belki de tartışmadığı futbolcu kalmadı diyebilirim, rakip taraftarlarla kavga eden, maç sonunda ne dediği belli olmayan Burak Yılmaz, egosunun kurbanı olmuştur.
Baran Ali Gezek gibi bir futbolcuyu böylesine zorluk derecesi yüksek bir maçta oynatması bile ne kadar acemi ve bilgisiz olduğunu gösteriyor.
Hatırlayın, geçtiğimiz sezon da Çağdaş Atan, Baran Ali Gezek’i sezonun ilk haftasında Galatasaray maçında oynatmış ve seyircinin önüne atmıştı.
Çağdaş Atan, ‘Transfer yoksa bu gençlerle ancak bu kadar olur’ mesajı vermiş ve gitmek için kendine zemin hazırlamıştı.
***
Burak Yılmaz da aynı şekilde veda konuşmasında da belirttiği gibi ‘Her şeyi denedik, 18-19 yaşlarındaki gençlerle bile oynadık olmadı, her şeyi denedik, denemedik tek şey benim gitmem’ dedi.
Keşke bu hassasiyeti geçtiğimiz sezonun bitiminde göstermiş olsaydı.
Sevgili okurlar, bu takımın kadrosu çok boş değil, geçtiğimiz sezon neler yaptığımız ortada!
Yapılacak tek şey, futbolcuların özgüvenini kazandırmak ve onlara güvenmek, bu ara Baran Ali Gezek adamdır, oyundan çıkarılmayı hak etmiyordu.
***
Bir Mame Thiam, bir Olivier Kemen’in yokluğunu dolduramadık, bu ayrı bir konu, ancak yaşanan sakatlıkların da başarısızlıkta büyük bir payının olduğunu söylemekte de fayda var.
Ama, bu iş sadece bununla bitmiyor, futbolcuya iyi sinyal göndermek gerekiyor, tartışmak, hele hele herkesin ortasında adam bozmak da nedir yahu?
Hangi çağda yaşıyoruz, hiç mi empati bilmez insan?
Neyse, lafı çok uzatmaya gerek yok.
Yarın da Kayserispor’un nasıl bir teknik direktöre ihtiyacı olduğunu yazmakla devam edelim.
***
Aslında yazımın içinde birkaç tavsiye var, yeter ki, istişare yapalım, yeni teknik direktörü birilerinin adamı olduğu için gelmesin, tecrübeli olsun, başarıya aç ve gençlere ve futbolculara saygısı olan biri olsun. Gelen teknik direktör Kayserispor'u Uçar'sın
