İlk yarıda çok iyi oynadığımız söylenemez, ama ikinci yarıda kazanma isteği fazla olan bir Kayserispor izledik.
Maçın hakkı kesinlikle beraberlikti, fakat zamansız bir penaltı, sonrasında gelen kontratak golü, farklı bir yenilgiye sebep oldu.
Yenildikten sonra ha 2-1 ha 3-1 fark etmiyor.
Kazanmaya, sevinmeye bu denli alışmışken, üst üste gelen yenilgiler ister istemez moral bozuyor.
***
Maçı izlemeyen birine Sivasspor 3-1 kazandı dense, şaşırır.
İç sahada ikinci yenilgiyi aldık, ilk kez Fenerbahçe maçından sonra evimizde farklı yenildik.
Kayserispor’da eksiklerin çok fazla olmasının sıkıntısı yaşandı.
Kemen’in ayrılışı, Carole’un sakatlığı, Hosseini, Mane ve Julian’ın da milli takımlarına gitmeleri, tüm dengelerimizi bozdu.
Belki ilk 11’de çok fazla bir eksiğimiz yokmuş gibi görünse de yedek kulübesi fazlasıyla zayıfladı, hamle şansımız azaldı.
***
Özellikle defansın belkemiği Majid Hosseini’in yokluğunu fazlasıyla hissettik.
Yerine oynayan Arif Kocaman da sağ olsun, kendi kalesine attı (!)
Hatta Arif, az kalsın gol sayısını ikiye çıkaracaktı, kaleyi tutturamadı.
Sıfır konsantrasyonla maça çıkan, aylardır oynamayan bir futbolcudan çok fazla bir şey beklemek de saçma olurdu.
***
Ama, kesinlikle Dimitrios Kolovetsios ile başlamak gerekiyordu.
Arif, gelişim gösteren genç bir oyuncu, fakat bu tarz hataları çokça yapıyor.
Olan oldu, ama bari bu maçta kötü oynadı diyerek, yedeğe çekilmemeli.
Futbolcuyu tamamen kaybederiz.
Gençler tabi ki hata yapacak, ama Arif geçtiğimiz sezondan tecrübe kazanmış bir isimdi.
***
Böylelikle görülüyor ki, futbolcu oynamadığı zaman körelebiliyor.
Bu tarz oyuncuları pat diye koymak yerine yavaş yavaş alıştırılmalıydı.
Mane, Julian haydi neyse ama Hosseini’in yerine mutlaka ya Arif ya da Kolovetsios daha öncesinden adapte edilmeliydi.
Çok kötü oynamadık, ama iyi de oynadığımız söylenemez.
Ama kesinlikle Sivasspor’dan daha iyi oynadık.
***
Sen gel, birkaç hafta öncesine kadar 7 maçın 6’sını seri bir şekilde kazan, 1’in de berabere kal ve ardından son 3 maçını da kaybet.
Ama, futbolda ne yazık ki bu var.
Hoca 6 maç kazandırırken iyi, kaybettirirken de kötü diyemeyiz.
Hocayı da, futbolcuları da desteklemeye devam edelim.
***
Afrika Kupası, Asya Kupası, Olivier Kemen’in ayrılması da çok kötü oldu.
İnanıyorum ki, 2 gün sonra oynanacak olan Karagümrük maçını kazanır ve kötü seriye son veririz.
Bu kadar fazla maç trafiğinin içinde üstümüzden ölü toprağını atarak, çıkışa geçmeliyiz.
Şu ana kadar 29 puan topladık, ama bunun verdiği rehavetle hareket etmemeliyiz.
***
Süper Lig’de gerçekten de kolay maç yok.
Karagümrük maçını oynadıktan sonra yine İstanbul’da Galatasaray’ın konuğu olacağız.
Eminim yiğit düştüğü yerden kalkar.
Bunun için moral bozmamalıyız, her ne olursa olsun, geçmişi bir yana bırakıp, geleceğe, önümüze bakmalıyız.
***
Penaltı kararında da Attamah’ın istemeyerek de olsa penaltıya sebep olduğu görünüyor.
Attamah’ın ayağı zemine takılıyor, yere düşüyor, ister istemez rakibinin önüne düşüyor, hakem es geçiyor ama VAR penaltı verdiriyor.
Böylesine basit bir penaltı ister istemez herkesi çileden çıkardı.
Konyaspor maçında da iki uyduruk penaltı canımızı yakmıştı.
***
Ali Çamlı’nın çiçek olayı bu hafta çok konuşulur, ama her ne olursa olsun, bugünlerde destek vermeliyiz, köstek olmamalıyız.
Ali Çamlı Başkanın maç bitiminde konuytuklarını Salı gününe yazacağım, onu da belirtelim.
Belki, Karagümrük ve Galatasaray maçlarını da kaybedeceğiz, ama yazımın başında da belirttiğim gibi futbolun doğasında inişler de var, çıkışlar da.
Başarıyı herkes paylaşır, biz başarısızlığı da paylaşıp, gerekli dersleri alıp, önümüze bakmalıyız.