Kayserispor düşer mi? Ya da kümede kalır mı? Bu sorunun yanıtını hep birlikte arayalım.
Geçtiğimiz hafta sonu Kayserispor, Mersin’de son derece zor bir maçtan 3 puanla dönmeyi başardı.
Sarı-Kırmızılılar, 6 puanlık maçı kazanarak bu ligde ‘Ben de varım’ mesajı verdi. Oyun olarak belki çok iyi oynamadık, ama elde edilen sonuç ve girilen pozisyonlar umudumuzu artırdı. Bu yeter mi? Tabii ki de hayır!
***
Kayserispor’un daha derli toplu oynaması gerekiyor. Gol dışında net 3 pozisyon yakalıyorsun, ama çok cömertçe harcıyorsun!
Eğer maçın hemen başında verdiğimiz iki net pozisyondan biri gol olsaydı, şu an çok daha farklı şeyler yazıyor olacaktık. Şükür olsun ki, kalede Bilal vardı, kabus görmemizi engelledi.
***
Öncelikle hocanın sahaya sürdüğü kadro ve oyun sisteminden biraz bahsedelim. Joseph Attamah’ı kadroda görünce ‘korkmadım’ diyemiyorum. Attamah’ın sahada olması bile rakibe güven veriyor. Dakika bir, Ganalının yaptığı kademedeki hatasıyla yine saç baş yoldurdu.
***
Sinan Kaloğlu, sahaya bu kez 5’li defans kurgusuyla başladı. Evet, defans kalabalıktı; ancak futbolcular bu sistemi kavrayamamış olsa gerek, pozisyon üstüne pozisyon verdik. Defans 5’li olunca orta saha zayıf kaldı. Rakip de orta sahayı çok rahat geçerek tehlike oluşturdu.
***
Su molasında Sinan Kaloğlu yaptığı yanlışı fark etti ve eski sisteme döndü.
Böylelikle Kayserispor hem pozisyon vermedi hem de bilindik futbolunu ortaya koydu. Aynı sistemle devam edilseydi, galip gelmemiz mümkün görünmüyordu. Ben dahil herkes Gaziantep FK maçında oynanan oyunu görmek istiyordu ve böyle bir beklenti oluşmuştu; ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
***
Bu galibiyet bizi aldatmasın!
Rakip biraz dişli olsaydı, farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Rakibimizin de durumu gerçekten iyi değil; Hatayspor’da da problemlerin çok olduğu açık bir şekilde belli.
Her maçlarını deplasmanda oynuyorlar. Taraftar desteği alamayan, galibiyeti bulunmayan Hatayspor’un Adana Demirspor’dan sonra düşmeye ikinci aday olduğunu söyleyebilirim. Rakip kim olursa olsun, kazanmalısınız, rakibin konumu rehavete sokar, bu da en büyük tehlike!
***
Deplasmandan alınan galibiyetler bizi kümede tutar; ancak iç sahada maç kazanmanız ve kaybetmemeniz şartıyla.
Bundan dolayı, Kayserispor’un bu hafta evinde oynayacağı Adana Demirspor maçı da en az Hatayspor maçı kadar önemli. Kaybetme veya beraberlik gibi bir lüksümüz yok, kesinlikle galip gelmemiz gerekiyor; yoksa Hatayspor galibiyetinin anlamı kalmaz.
***
Kayserispor’da Baran Ali Gezek’i beğendiğimi söyleyemem; ancak bu oyuncular da böyle böyle şans bularak pişecek. Yine de Baran’ın oynaması gereken maç bu maç değildi. Hoca kadroyla çok oynuyor; elinde oturmuş bir kadro var, bunu daha da iyi değerlendirebilir. İlk yarıda Duckens Nazon’u, ikinci yarıda da Stephane Bahoken’i oynatabilir. 45 dakika birine, kalan 45’te diğerine şans verilirse daha fazla verim alınabilir. Tabii ki bunları öncelikle hafta içinde çalışmak gerekiyor; yoksa kaybedersiniz.
***
Hafta içi demişken, antrenmana çıkmayan bir Kayserispor’u da konuşmak gerekiyor.
Futbolcuların antrenmana çıkmadığını sayın Alpaslan Baki Ertekin’in paylaşımından öğrendik. Futbolcular, 3 aylık maaş, prim ve maç başlarını alamıyorsa burada büyük bir sıkıntı olduğunu zaten söylemeye gerek yok. Çok şükür ki, para bulundu; 1 Kasım’da ödemeler yapılacak.
Ancak, nereye kadar, haydi bu ay parayı buldunuz, bir ayı kurtardınız, sonrasında ne olacak?
***
Bu maçta Miguel Cardoso’yu çok durgun, isteksiz, formsuz ve mutsuz gördüm.
Taktik paylaşılırken bile ortamdan uzaklaşan, ayakları zorla giden, gelen her pası direkt ayağından uzaklaştıran Cardoso’ya bu tavırlar hiç yakışmadı. Gaziantep FK maçının yıldızı olan Cardoso’nun probleminin çözüm bulması gerekiyor. Mehdi Bourabia’nın da artık bir zahmet kendine gelerek sorumluluk alması şart! Bizim bildiğimiz Mehdi bu değil.
Süper Lig’de 10 hafta geçti; hâlâ kendini bulamadı, çok formsuz ve yetersiz.
***
Mehdi’nin ilk etap kampına katılmadığını da hesaba katmak gerekiyor. Takım arkadaşları çalışırken kendisi pazarlık peşindeydi. Kendisince haklı olabilir; ama ekstra antrenman yaparak eksiklerini gidermesi gerekiyor. Yazımın sonuna geldik; sezon başından beri söylediğimi yineliyorum: Bu takım düşer. Düşmemesi için, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi, öncelikle kenetlenme olmalı, futbolcular zamanında paralarını almalı, sakat oyuncular da dönüp takıma katkı sağlamalı. Majid Hosseini’nin dönmesi, eksiklerini gidermesi, form bulması ancak ikinci yarıya denk gelir.
***
Evet, Kayserispor kazandı, umudumuz arttı; ama işimiz hâlâ çok zor.
Bir çiçekle bahar gelmez; bu galibiyet bizi yanıltmasın, başarı da başarısızlık da yönetime yazar.
Napolyon’un da dediği gibi ‘para, para, para’. Bundan dolayı, iç dengelerin bozulmaması adına Berna Gözbaşı’nın temlik konusunda kolaylık sağlamasının vakti geldi de geçiyor bile. Kayserispor kaybederse, kendisi de kaybeder; bunu biliyordur sanırım. Kolaylık sağlasın, yoksa topyekûn herkes kaybeder. Bu konuyu başka bir zamanda daha geniş bir şekilde açalım; sayfalar almaz.