Yaşadığımız terör eyleminde bir kez daha gördük ki ani ve sıcak gelişmelerde irili ufaklı tüm sosyal medya hesapları ve bazen de yayın kuruluşları etik ilkeleri göz ardı edebiliyor. Bu durum habercilikte ‘hızlı olan kazanır’ anlayışı ile örtüşen bir durumdur. Ancak bazı durumlarda haberi doğrudan girmek yerine önce çok kısa bir mantık terazisinde tartmak ve ön değerlendirme yapmak etik ihlallerin önüne geçmek için önemli bir adım olacaktır.
Etik değerlerler benimsenmeli
Etik değerleri benimsemeliyiz. Ve yalnızca haberler için değil tüm sosyal medya paylaşımlarımızda bu değerlere saygı göstermeliyiz. İçerikleri paylaşırken neyin iyi veya kötü olduğuna biz karar vermeli mantık süzgecinden geçen içerikleri paylaşmalıyız.
Her içerik paylaşılmamalı!
Sosyal medyada kriz zamanlarında her gördüğümüz içeriği paylaşmamalı, alıntılamamalıyız. Lakin bu tarz söylemlerin neticeleri geri alınamaz sonuçlar doğurabilir. Hatta bazen bu tarz paylaşımlarla suça ortak olabilir bilmeden aracılık edebiliriz.
Oklar yine dijital okuryazarlık eğitimine çevriliyor.
Bu kapsamda yine karşımıza dijital okuryazarlık eğitiminin önemi çıkıyor. Okuryazarlık eğitimi sayesinde dezenformasyona uğramış veya kasıtlı yönlendirme amacı taşıyan içerikleri anlayabilir ve bu yönde bireysel tedbirlerimizi alabiliriz.
Medyanın sorumluluğu
Bu noktada medya kuruluşlarımıza düşen en önemli görev ise sorumlu ve bilinçli bir yayın faaliyeti yürütmektir. Reyting kaygısı ile etik anlayıştan uzak yayınlar gerçekleştirilmemelidir. Bu konularda etik değerlere saygılı, sorumlu yayın faaliyeti yürüten gazetecileri ve iletişimcileri toplumun hizmetine kazandırmak için İletişim Fakülteleri’nin önemi bir kez daha tartışılmalı ve idrak edilmelidir.
Yazıma son verirken TUSAŞ’a gerçekleştirilen hain terör saldırısında şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah milletimizi ve devletimizi muhafaza etsin.