Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Seçimin ülke ekonomisine maliyeti çok büyük oldu. Hükumet ister istemez seçim ekonomisi uyguladı. Hem seçim için harcanan para hem de toplumun çeşitli kesimlere yönelik vaatler bütçeye ciddi yük bindirdi.
En büyük bütçe kalemi EYTlilere ayrıldı. Tam rakamı bilmiyoruz ama yüz binlerce kişi genç yaşta emekli oldu ve birkaç aydır devletten maaş almaya başladı. Daha binlerce kişi de emekli olma sırası bekliyor. Başvuru yapanlar geriye dönük maas alacak. Bir taraftan da çeşitli nedenlerden dolayı henüz başvurmayan ama koşulları sağlandığında emekli olacak kişiler var. Yani sırası geldikçe emekli olacaklar bulunuyor. Bütün bunlar hesap edildiğinde devletin kasasına milyarlarca lira ek yük bindiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Emekli ve diğer kamu personeline yapılan zamlar da hesaba katıldığında bu rakam katlanarak büyüyor. Sosyal yardımlar, seçim yatırımları ve her şeyden önemlisi deprem felaketinin yol açtığı zararları telafi etmek için harcanan paralar düşünüldüğünde devletin karşı karşıya kaldığı büyük harcamalar ürkütücü boyutlara ulaşıyor.
Son günlerde dövizde büyük artışlar olmaya başladı. Bu durum ödenecek borç faizlerini önemli ölçüde artıracak. Milletin cebinden çıkacak harcamaların da artması anlamına geliyor. Piyasalar bir türlü fiyat istikrarı sağlayamadı. 7’den 70’e her ürünün fiyatı neredeyse günlük artıyor. Yapılan denetim ve müdahaleler yetersiz kalıyor.
Biz ekonomist değiliz ve bu yüzden somut çözüm önerileri sunamiyoruz. Ancak ülkemizin acilen girdiği bu sarmaldan kurtulması gerektiğini söylemek için ekonomist olmaya gerek yok. Hem devletin hem de milletin tez elden bu bunalımdan çıkması gerekiyor. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde kemer sıkmak, tasarruf yapmak elzem hale gelmiştir. Milletin biraz daha kemer sıkması lazım. Ama asıl tasarruf yapması gereken devletin kendisidir. Zira kamu harcamaları çok ama çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. Buna bir çözüm kaçınılmaz hale gelmiştir.