Aslında bu klasik başlık, yıllardır Türkiye’de yaşadığımız hayatın bir özeti.
Yıllar önce gazeteci meslektaşlarımızın yazılarına, yaptıkları haberlere baktığımızda hep aynı konuya temas ettiklerini görüyor.
Üstelik attıkları başlıklar bile aynı.
Gerçekten de ülkemizde yıllardan beri seçimler, adeta bir kan davası havasında gidiyor.
Siyasi partiler, adaylar, yaptıkları projeleri ortaya koyup, halkın refahını daha fazla nasıl temin edeceklerini söylemek yerine, devamlı olarak karşı tarafı itibarsızlaştıracak söylemlerde bulunuyorlar.
İlk dönemlerden itibaren bizim siyasi partilerin yürüttükleri seçim kampanyalarını incelediğimizde bu baskın anlayışı fark etmemek mümkün değil.
Kampanyaların, söylemlerin, sloganların ana temasını, “rakipler” değil, “düşmanlar” oluşturuyor. Hal böyle olunca da millet olarak devamlı gergin bir atmosferde seçime gidiyor, tercihlerimizi buna göre gerçekleştiriyoruz.
Oysa daha çok projelerin konuşulduğu, yapılacakların anlatıldığı yumuşak tonda bir seçim havası ne güzel olurdu. Böyle bir ortama ülke olarak ne çok ihtiyacımız var?
Yıllardan beri suni gündemlerle uğraşıp, vaktimizin büyük çoğunluğunu boş tartışmalarla geçiren bir ülke olarak, asli işimizi hep öteledik, ötelemeye de devam ediyoruz. Kimse kendi evinin önünü süpürmüyor, sürekli sisteme veya başkalarına kızıp duruyor. Eleştirmek, bizim insanımızın kalıcı karakteri haline geldi. Eleştirirken de kendimizi hiç sorgulamıyor, hesaba çekmiyoruz. Bizim dışımızdaki herkes kötü, yanlış, eksik… Sadece iyi olan biziz…
Dünya önemli bir virajdan geçiyor. Küresel ekonomik kriz giderek derinleşiyor. Bu durum karşısında tedbir almak, geleceğimizi hazırlamamız gerekirken, fazla siyasi tartışmalara girmek bizi geriye götürür.
Keşke bu seçimlerde sadece parti odaklı, aday odaklı bir süreç yaşasaydık.
Hepsini tam manasıyla ölçüp, tartıp ona göre bar karar verseydik.
Elbette ülkemizin bekası çok önemli. Elbette birilerine hikaye gibi gelen “dış güçlerin” bizim üzerimizdeki oyunları var..
Elbette bazı siyasi partiler, ülkemizin geleceğini tehlikeye atacak oluşumlarla kol kola giriyor.
Bunları da ne olursa olsun göz ardı etmemek lazım.