Temizliğe son derece önem veren ecdadımız yıkanmak amacıyla kullandığı suyu tedavi maksadıyla da kullanmıştır.
İslam'ın altın çağının en önemli hekimlerinden olan ve 10.Yüzyılda yaşamış olan İbn-i Sina’nın çalışmalarından birisi de su ile tedavi üzerine olmuştur. İşte bu noktada 12.yy’da Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde Kayseri’mizde inşa edilen Gevher Nesibe Şifahanesi’nden bahsetmek gerekir. Devrin tıp merkezlerinden olan ve halka ücretsiz olarak hizmet veren bu Şifahane’de İbn-i Sina’nın tedavi yöntemlerinden yoğunlukla istifade edilmiştir. İçerisinde dâhiliye, cerrahi ve göz, akıl hastanesi ve ruh hastalıkları bölümleri ile eczane bulunan şifahanede pek çok tedavi yönteminin yanı sıra “su ile tedavi” yöntemi de kullanılmıştır.
Avlusunun ortasında havuz ile çeşme de bulunan şifahanede su ve ses akustiği ile ruh sağlığı tedavileri gerçekleştirilmiştir. Ecdadımız akıl hastalarını meczûbi yani Allah katına “cezb edilmiş” hasta olarak görmüşken Avrupa’da akıl hastası, şeytan tarafından ruhu kabz edilmiş, ancak cismen insan olan bir varlıktı.
Akıl hastalarının içlerinde şeytan olduğu inancıyla zincire vurup, vücutlarındaki şeytanın çıkarılmaya çalışılması, dövülmesi, aç ve susuz bırakılması; ta ki şeytan acıya, açlığa ve susuzluğa dayanamayıp def olsun düşüncesi, çoğunlukla da ruhunun şeytandan kurtarılarak Tanrı’ya havale edilmesi için yakılması ne kadar medeni değilse işte aynı dönemde ecdadımızın inşa ettiği Gevhernesibe Şifahanesi dünyanın gönül yarasına şifa arayan ilk hastanesi olarak literatüre geçmiş olması o derece medeniyet göstergesidir.
Nihayet kim medeni? Kim barbar? Sorusunu cevaplayabiliriz. Bir topluluğun tek başına ekonomik olarak güçlü olması onu medeni, tek başına ekonomik olarak güçsüz olması da barbar yapmaz. Esasen cambaza bak cambaza oyunu oynayarak bize barbar yakıştırması yapan, kendi barbarlığının üstünü örtmek için kendini medeni ilan eden batı dünyası İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in 103 yıl önce İstiklal Marşı'nda çok da yerinde söylediği gibi “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.” dır.