İlk yazımda bahsettiğim, bu yapı içinde bulunan “T” harfi şeklindeki kaya sütunların “ellerini göbeğinin üzerine bağladığına benzetilen insanı” ya da “bazı inançlarda diğer dünyayla iletişim kurmak için yer altını yer üstüyle birbirine bağlayan hayat ağacını tasvir etmekte olduğu sanılmaktadır.
Bu sütunlardaki hayvan çizimleri bazı kimseler tarafından bu yapıyı inşa eden klanlara dair totemleri, bazı kimseler tarafından ise nuh tufanından kurtulan insan ve hayvanları tasvir ettiği şeklinde yorumlanmaktadır. Diğer taraftan yüz hatlarıyla insan heykeli yapmayı bilen bu insanların dikilitaşlara neden bunu resmetmediği, neden başı olmayan insan ve hayvan resimleri yaptığı gibi pek çok soruya cevap aranmaktadır. Ayrıca bu yapıda dikkat çeken bir diğer görsel burada yer alan doğum yapan kadın figürüdür.
Göbeklitepe; Hz.İbrahim’in ateşe atıldığı balıklı göl gibi pek çok kutsal mekânı barındıran “Peygamberler Şehri” Şanlıurfa’dadır. Göbeklitepe’nin bulunduğu bölge Kâbe ile aynı boylamda olduğu gibi Kâbe yönüne bakmakta olan merkez sütunu mevcuttur. Ayrıca bu konum Kâbe’yi, Kudüs’ü, Mezopotamya’yı ve Mısır’ı da içine alan çemberin içinde kalmaktadır.
Bir diğer enteresan bilgi buraya yaklaşık 14 km mesafede bulunan bir yerde yapılan kazıda “dünyanın bilinen en eski insan heykelinin” keşfedilmiş olmasıdır. Tüm bu nedenlerle Göbeklitepe konumu itibarıyla da merak uyandırmaktadır.
Göbeklitepe’yle ilgili ilginç diğer bir durum ise bu yapının inşasından 1000 yıl sonra üzerinin insan eliyle örtülerek gizlenmiş olmasıdır.
Yapının gömülmesinin sebebi “insanların yaşam şekillerinin değişmesi” , “kutsallarının başka grupların eline geçmesinden korkmaları” ya da “buz devrinin sona ermesi sebebiyle eriyen buzulların su taşkınlarına sebep olup bu yapıyı yıkıp bozmaması” olabilir. Aksi halde burayla bir işleri kalmasaydı bu yapıyı yıkıp ortadan kaldırırlardı herhalde.
Göbeklitepe ile ilgili olarak son söylemek istediğim konu buranın keşfedilme öyküsüdür. Kazı ve keşfinden önce buranın üzerini süren bir kişi burada sıradışı taşlar bulduğunu söyler ve incelenmesi için müzeye götürür. Müze görevlileri bu taşları alır, inceler ve müzeye koyar. Bundan uzun yıllar sonra bu yerde yapılan keşifle insanlık tarihini sıfırlayan bu dev megalitik yapı ortaya çıkar.
Göbeklitepe’nin de hikayesi işte böyle..