Sadesi, salçalısı, domatesli biberlisi ve kıymalısı..Sarımsaklı yoğurt ile haşır neşir olduktan sonra olsa da yesek dedirten şebitler bütünüdür yağlama.
Lezzetine meftun bir Kayserili için tok iken acıktıran bir lezzet şölenidir. Tadı bilinse ülke ve dünya çapında lezzetler kervanında ilk sırada olması gereken akıllara ziyan lezzet bombası olan yaglama yiyen kişiyi kendisine mest eden ve bir kez yiyenin artık müptelası olduğu hamur işidir. Durduk yere mutlu olmak için bir reçete, bir antidepresandır. Tokken bile yutkunma vesilesidir yağlama.
Lahmacuna ve pizzaya benzetenler olsa da yağlamayla bunları kıyaslamak elmayla armutu kıyaslamak olur. Bir de superfreshi, paket servisi falan olmaz yağlamanın. Taze pişer, taze yenir yağlama. Çok yiyemem diyenlerin dilini şişirir.
Kayseri’de festivali yapılması gereken ve bence mantı ile at başı giden yiyeceklerden birisi kesinlikle yağlamadır. Şehrimizde yok diye biliyorum ama sırf yağlama yapan bir 'Yağlama Restaurant' da açılmalı aslında Kayserimize. Böyle bir yerin lokasyon olarak Kayseri’yi tercih edecek olan turistlerin dahi en uğrak yeri olacağını sanıyorum. Çünkü mideden kalbe giden bir yoldur yağlama, bir tür yemek felsefesidir. Kayseri’linin gönlünün güzelliğini resmeder, yansıtır. Yemekte ne var sorusuna en güzel cevaptır yağlama. 'Yarın akşama yağlama var' denildiği günün ertesi gün, bir türlü akşam olmamasıdır yağlama. Sabırla beklenen o andır. Servis edildikten sonra yemek masasındaki derin sessizliktir. Doyar doymaz tekrarı istenendir.
'Balık, tavuk, kelle hepsi yenir elle' özdeyişine eklenmesi gereken bir yiyecektir. Şebitini dürüm gibi kıvırıp, ucunu bol sarımsaklı yoğurda bandırıp yenildiğinde çıkar tadı.
Yağlama olan sofrada başka bir yiyecek de aramaz gözler. Yağlama tek başına bir dev kadrodur. Elbette bağda, bahçede, açık havada sac tavada pişirildiğinde daha bir ayrı olur, göz göz kabaran şebit yağlama. İftar sofrasında hele hele bambaşkı olur tadı. Hayırlı iftarlar, afiyetle..