Birinde; şehir dışında yaşayan bir vatandaşımız rüyasında Cemil Baba’yı görür. Bunun üzerin yaşadığı etki üzerine Cemil Baba’yı görmek üzere Kayseri’ye doğru yola çıkar. Gelir Kayseri’ye, çarşıda gezer tozar sorar esnaftan kendisini sorar “nerde bulurum?”. Esnaftan biri “benim dükkana şu saatlerde uğrar” der, akşama kadar bekler gelmez Cemil Baba. O gün, hava kararmaktayken çıkagelir Cemil Baba, celallidir o gün kızgındır. “Baba nerelerdesin seni biri soruyor” deyince, Cemil Baba “aramaz olsun Allah’tan isteyeceğini benden istiyor” der.. Kıssadan hisse işte Cemil Babanın belki de hurafeye düşecek insanları uyarma görevi vardı..Bazen böyle Türbeden medet uman Allah’tan isteyeceğini kuldan isteyen kişilere tam bu örnekte olduğu gibi tepki vermek uyarmak lazım gelir zannımca..
Bunun gibi nice örnek anlatılır, mesela şehir dışından evine ziyarete gelen yabancıya çok soğuk bir kış günü tabak çanak dolabından çıkardığı üzerinden buhar çıkan sıcacık yemekleri ve o çetin kış gününde dilimlenmiş karpuz ikram etmesi..Bir başka örnekte birisini öldürmeye giden kişi karanlıkta bu amaçla ilerlerken karşısında ansızın Cemil Baba belirir..Dur gitme orda ateş var der..Adam şaşkın, mübareğin dediğinden irkilir geri döner, bir sonraki gün haberini alacaktır, öldürmeye gittiği kişinin önce gece evi yanar ve ölür..Bazen yıldızlardan, aydan güneşten de bahsettiği astronomi ile ilgili de birşeyler bildiği..İçinde Cemil Baba’nın da bulunduğu Hac kafilesinin Kabe’ye bir otobüs tek depo benzinle gelip gidildiği, Hac’da arapça dua ettiği ordaki yerli yabancı herkesin ağladığı..vs çok sayıda üzerine menkıbeler var, varda var..Elbette bu menkıbeler dilden dile dolaştıkça biraz değişiyormudur, karışıyormudur onu ben de bilmiyorum..
Vefatından bir gün önce etrafındakilere anam beni çağırıyor anama gideceğim, Allah’tan anamı istedim vermiyor, bu yüzden ben ona gideceğim der, gördüklerinden helallik ister, o geceyi ibadet içinde geçirir, sabah yola çıkacağım diyerek abdest alır, Seyyid-i Burhaneddin Hz. Türbesini ziyaret eder, sonra vefat eder.
Ölümünden sonra kabrine su girer, birisinin rüyasına girer ona söyler ve gerçekten kabrine su girmekte olduğu görülür, başka bir rivayet kabrinin açılıp üstüne türbe yapılmasına kalkışılır ancak mezar ustalarının rüyalarına girer ve kabrimi açmayın der..
Tıpkı bu anlattıklarım gibi, Cemil Baba bir gün karşılaştığımızda, “Cemil Baba nasılsın” dediğinde “oğlun olacak oğlun!” dedi, elime de bir mavi boncuk verdi, sahiden de sonradan oğlum Cüneyt dünyaya geldi. Bundan çok uzun bir süre sonra karşılaştığımızda yüzüme gülümseyerek bakıp “oğlun oldu” dimi dedi. Gerçekten de çok etkilenmiştim.
Bu yazıyı kalem altına alırken şuanda telefonumda kayıtlı bir kişinin whatsapp durumunda haritada Cemil Baba Mezarlığını işaretleyerek telefonundaki kimseleri yarın sabah çok yakınında bulunan Dedeoğlu Camiinde namazı buluşmasına davet ettiğini görüyorum..İşte Cemil Baba böyle bir zat..
Yazımı himmetiyle hazineler saçan “Öyle aşık ol ki, aşıklar sana aşık olsun” diyen Cemil Baba ile ilgili yazı erimi tamalarken hislerimi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz’lerinin şu güzel sözleri ile ifade etmek istiyorum.
Harabat ehlini hor görme Zakir,
Defineye malik viraneler var...
Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakir,
Defineye malik viraneler var.